Hafta İçi : 09:00-18:00
·

TTK ve ÖZEL KANUN HÜKÜMLERİNE GÖRE İFLASA TABİ OLAN KİŞİLER

İflasa Tabi Olan Kişiler

TTK ve ÖZEL KANUN HÜKÜMLERİNE GÖRE İFLASA TABİ OLAN KİŞİLER

 

Türk Ticaret Kanunu’na göre, sadece tacirlerin iflasa tabi olacağı kabul edilmiştir. Ancak bu kuralın bazı istisnaları söz konusudur. İflasa tabi kişiler üçe ayrılarak değerlendirilir.

  1. Ticaret Kanununa göre tacir sayılanlar.
  2. Tacir olmadıkları halde iflasa tabi olanlar.
  3. Tacir olmamalarına rağmen özel kanun hükümleri gereği iflasa tabi olan kişiler.

 

Ticaret Kanununa Göre Tacir Sayıldıkları İçin İflasa Tabi Olanlar

  • Gerçek kişiler.

 

TTK MADDE 12

(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.

(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.

(3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.

 

TTK MADDE 13

 Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten yasal temsilci, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur.

 

TTK MADDE 14

Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır.

 Birinci fıkraya aykırı hareketin doğurduğu hukuki, cezai ve disipline ilişkin sorumluluk saklıdır.

 

Bir işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir denir ve bu kişiler iflasa tabidir.

 

Küçük ve kısıtlılar da yine kanuni temsilcileri aracılığıyla ticari işletme işletebilirler. Ancak bu durumda tacir sıfatı yasal temsilciye ait olmayacaktır. Küçük veya kısıtlı tacir sayılacaktır. Burada ticari işletme iflas ederse müflis sıfatını küçük ve kısıtlı alır. Ancak burada şöyle bir durum söz konusudur, cezai hükümlerin uygulanmasında yasal temsilci tacir gibi sorumludur.

 

Bir gerçek kişi bir ticari işletmeyi kurup açtığını radyo, televizyon, gazete, sirküler ve sait ilan vasıtaları ile bildirmişse veya ticari işletmesini ticaret siciline kaydettirerek durumu ilan etmişse, kişi fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır ve iflasa tabidir.

 

Ticaretten men edilmiş olmalarına rağmen ticari işletmelerini işletmeye devam edenler de yine tacir gibi sorumludurlar ve iflasa tabidirler. Örneğin kanunen yasak olmasına rağmen bir memurun ticari işletme işletmesi durumunda memur tacir sayılır ve iflasa tabi tutulur.

 

YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ E. 2015/8943 K. 2016/3400 T. 2.6.2016

“…Dava; iflas istemine ilişkindir. İflas davasına bakan ticaret mahkemesi, borçlunun iflasa tabi kişilerden olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorundadır. Davalının gerçek kişi olarak sicilde kaydının bulunmadığı Ticaret Sicil Müdürlüğü ve tacir olarak vergi mükellefiyet kaydının bulunmadığı Vergi Dairesi Müdürlüğü cevabi yazılarından anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalının tacir olup olmadığı hususunda anılan kurumlar nezdinde yapılan araştırmadan başkaca bir araştırma da yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, İlgili illerdeki Ticaret ve Sanayi Odalarından, TOBB’dan, meslek odalarından, borsadan, davalının bir ticari işletmeyi kendi adına işletip işletmediği sorularak ve gerekirse ilgili illerde zabıta marifetiyle bu hususta araştırma yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir…”

 

YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ E. 2013/8272 K. 2014/870 T. 10.2.2014

“…Dava, adi iflas yoluyla girişilen takibe itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir. İflas davasına bakan mahkeme, borçlunun iflasa tabi kişilerden olup, olmadığını re’sen araştırmak zorundadır. ( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. baskı, Ankara, 2013 s.1100 ) İİK’nın 43/1. maddesi “İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır.” hükmünü içermektedir. Davalı R., dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 14/1. (6102 sayılı TTK’nın 12/1 ) maddesi anlamında bir ticari işletmeyi, kendi adına işleten olmadığından bu madde hükmü kapsamında tacir olmadığı gibi, aynı maddenin 2. fıkrası koşullarını haiz de değildir. Limited şirket ortaklığı ve yöneticiliği, tek başına tacir olmayı ve böylece iflasa tabi kişilerden olmayı gerektirmediğinden ve mahkemece adı geçenin tacir olduğuna ilişkin 43/1. madde kapsamında başkaca herhangi bir tespit de yapılmadığından, davalı R. hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…”

 

***6102 sayılı TTK ile yapılan düzenlemeye göre, hakim teşebbüs tacir sayılmaktadır. Hakim teşebbüs, hakim ve bağlı ortaklıklardan oluşan şirketler topluluğudur. Hakim teşebbüs, diğer bağlı ortaklıkları oy çoğunluğu veya diğer hakimiyet araçları ile kontrol eder.

 

  • Tüzel kişiler.

 

TTK MADDE 16

Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.

 Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.

 

TTK MADDE 17

Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır.

 

Tüzel kişiliğe sahip olup da ticari işletme işleten kişiler de tacir sayılır. Buna göre, ticaret şirketleri (kolektif, komandit, anonim şirketler, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler, limited şirketler ve kooperatifler) amacına ulaşmak için ticari işletme işleten dernekler ve vakıflar; kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler tacir sayıldıklarından iflasa tabidirler. Burada dikkat edilmesi gereken, adi şirketlerin tüzel kişiliği yoktur. Adi şirkette tacir sıfatı ortaklara ait olduğu için adi şirket iflasa tabi değildir. Müflis sıfatı, tacir sayılan adi şirketin ortaklarına aittir.

 

Tacir Olmadıkları Halde Ticaret Kanunu Gereğince Tacirler Hakkındaki Hükümlere Tabi Olanlar

 

Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına ister adi şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken varsayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimseler, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu tutulurlar ve iyi niyetli üçüncü kişiler, bu kimselerin iflasını isteyebilir.

Donatma iştirakinin tüzel kişiliği yoktur. Bu sebeple donatma iştiraki tacir değildir. Ancak tacir sayılmasa dahi tacirlere uygulanan hükümlere tabidir. Donatma iştiraki, her türlü borçlarından dolayı iflasa tabidir.

 

Tacir Olmadıkları Halde Özel Kanun Hükümlerine Göre İflasa Tabi Olanlar

 

  • Ticareti terk edenler, ticareti terk etmelerinden (terk ettiğinin ilanından) itibaren 1 yıl daha iflasa tabi olmaya devam ederler.

 

  • Kolektif şirket ortakları. (Yalnızca şirketin borçlarından dolayı) iflasa tabidirler.

 

  • Komandit şirket ortakları. (Komandite ortak, yalnızca şirket borçlarından dolayı iflasa tabidir.)

 

  • Konkordato mühletinin kaldırılması, konkordatonun tasdik olmaması veya konkordatonun tamamen feshedilmesi durumlarında borçlunun İflasa tabi kişilerden olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birisinin mevcut olması halinde Asliye Ticaret Mahkemesi, borçlunun iflasına resen karar verir.

 

  • Bankacılık kanununa göre; bir bankanın yönetici veya denetçilerinin kanuna aykırı olarak yaptıkları işlemleri ile banka hakkında, bankanın faaliyet izninin kaldırılmasına veya fona devredilmesine neden olurlarsa, bankaya verdikleri zararla sınırlı olarak ve şahsen sorumlu olurlar. Ayrıca bu kişilerin TMSF tarafından şahsen iflasları istenebilir.

 

 

***İflas yolu ile takip edilen borçlu, iflasa tabi kişilerden olmadığını iddia ediyorsa bu iddiasını ödeme emrine itiraz yolu ile ileri sürmelidir. Çünkü icra dairesinin, alacaklının iflas takip talebi üzerinde borçlunun iflasa tabi kişilerden olup olmadığını kendiliğinden inceleme yetkisi yoktur. Kişi bu durumda ödeme emrine itiraz ederek, kendisinin iflasa tabi kimselerden olmadığını kanıtlayabilir.

 

***Asliye Ticaret Mahkemesinin, önüne gelen iflas davasında tarafların bu yönde bir talebi olmasa dahi burçlunun iflasa tabi kişilerden olup olmadığını kendiliğinden araştırmak gibi bir zorunluluğu bulunmaktadır.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim