Hafta İçi : 09:00-18:00
·

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanık hakkında verilecek mahkumiyet hükmünün belirli şartların varlığı halinde açıklanmaması şeklinde tanımlanabilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibarıyla bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması hâlinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması hâlinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüdür. İkinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır. (Yargıtay CGK., T. 4.5.2023, 2021/162 E., 2023/255 K.)

Yargıtay, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını hem maddi hukuka hem de usul hukuku özellikleri taşıyan karma bir hukuki kurum olduğunu düşünmektedir. Bu sebeple lehe kanun uygulanması HAGB bakımından da geçerli olacaktır.

HAGB, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade ettiğinden, örneğin bir memur hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse, memurun memuriyet şartlarını kaybettiğinden bahsedilemez.

KOŞULLARI

Yargılama sonunda iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezasına hükmolunmalıdır. Bu bakımdan doktrinde bir görüş, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına suç karşılığında tek tip cezanın öngörüldüğü ya da hapis cezasıyla adli para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü hallerde karar verilebildiğinden, suç karşılığında hem hapis hem de adli para cezasına birlikte hükmedilmesi halinde bu kuruma başvurulamayacağı yönündedir. Yargıtay, adli para cezası ve mahkumiyete birlikte hükmedilmiş olsa dahi hükmolunan hapis cezası iki yılın altında ise HAGB kararı verilebileceği görüşündedir.

Sanık daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunmalıdır. Söz konusu mahkûmiyetin, kasıtlı suçtan ötürü hapis veya adli para cezasına mahkûmiyet şeklinde olması ve kesinleşmesi gerekmekte fakat infaz edilmiş olması gerekmemektedir.

Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması gerekmektedir. Söz konusu kanaate varılabilmesi için sanığın mesleğine, içinde bulunduğu sosyal çevreye, yaşına, gelecekten beklentilerine ve aile yaşamına bakılmalıdır.

Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir. Manevi zarar, uğranılan zarar kavramı içinde değerlendirilmemektedir. Zararın belirlenmesinde hâkim, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de göz önünde bulundurmak koşuluyla, kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hakimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla saptamaya çalışmamalıdır. Zira, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının saptanarak kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır.

HAGB, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.

AYM’nin iptal kararı doğrultusunda, eski düzenlemeden farklı olarak artık HAGB kararı verilebilmesi için sanığın rızası aranmamaktadır.

Ayrıca AİHM ve AYM kararları doğrultusunda işkence, kötü muamele iddiaları ve kamu görevlisinin bu fiilleri işlediği sabit görüldüğünde HAGB kararı verilmemelidir. Nitekim bu yönde verilecek bir karar Anayasa’nın 17. maddesinin devlete yüklemiş olduğu faillere fiilleriyle orantılı cezalar verilmesi ve mağdurlar açısından uygun giderimin sağlanması şeklindeki usul yükümlülüğü ile bağdaşmayacaktır.

Dava konusu olayda uzlaşmanın koşulları gerçekleştiği takdirde öncelikle bu yolun denenmesi gerekli olup, uzlaşmaya tabi olan suçlarda ilk işlem olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemelidir. Denetim süresi içinde de uzlaşma ile kamu davası sonuçlandırılabilir.

Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması hâlinde seçenek yaptırımlara çevrilemez. Bu hükmün amacı sanığın üzerinde ceza tehdidi bulundurularak caydırılmasıdır.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARINA KARŞI KANUN YOLU

272 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlar hakkında 286 ncı madde hükümleri uygulanır. 272 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi hâlinde temyiz yoluna gidilebilir. İstinaf ve temyiz yolunda karar ve hüküm, usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden incelenir.

Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. Açıklanan veya yeni kurulan hükme itiraz edilebilir. İtiraz mercii ancak bu fıkradaki koşullarla sınırlı olarak bir değerlendirme yapabilir.

UZLAŞILAN MİKTARIN TAKSİTLER HALİNDE ÖDENMESİ SURETİYLE HAGB

Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına uzlaşma nedeniyle karar verilmişse artık denetim süresi söz konusu olmaz ve zararın giderilmesine ilişkin bir süreç başlar.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARININ SONUÇLARI

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.

Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Ancak bu süre çocuklar bakımından 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu m. 23 gereğince üç yıldır. Denetim süresi içinde, sanık kasıtlı bir suç işlerse, işlediği bu suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.

Mahkeme bir yıldan fazla olmamak kaydıyla belirlediği süre içinde, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak; bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine, bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına, belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verebilir. Mahkemenin denetimli serbestlik tedbiri uygulanması yönünde bir karar vermesi ise zorunlu değil, takdiridir. Yargıtay, verilen tedbir kararının mutlaka suçla ilgili bir tedbir kararı olmasını aramaktadır.

Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur. Bu kapsamda açıklanması geri bırakılan hükmün sanığın denetim süresi içinde işlediği ileri sürülen yeni ve kasıtlı bir suç nedeniyle açıklanabilmesi, bu yeni suçtan ötürü verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesine bağlı olduğundan, şayet yeni hüküm denetim süresi içinde kesinleşmezse, açıklanması geri bırakılan hükümle ilgili dava zamanaşımı, denetim süresi sonunda kaldığı yerden işlemeye devam eder.

Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

Ayrıca HAGB kararının kesinleşmesiyle beraber müsadereye ilişkin hüküm hukuken sonuç doğuracaktır.

 

whatsappdestek iletişim iletişim