Vakıf evladiye davaları konusunda ilk akla gelen terim olan Galle, bir vakfın hâsılatı, geliri anlamında kullanılmaktadır. Vakfa tahsis edilen paradan sağlanan faiz, vakfa ait malın kiraya verilmesi yoluyla elde edilen kira geliri, vakfa ait iktisadî işletmelerin gelirleri, vakıf bahçesinin semeresi galle olarak sayılabilir. (Yener, M. S.: Uygulamada Açıklamalı Örnek Kararlı Eski Vakıf Davalarına Giriş Vakfiyeden Doğan Evladiye, Galle, Tevliyet, Ücret ve Sıla Davaları, Kartal Yayınevi, Ankara, Mart 2004, s. 39).
Galle fazlası ise; 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan tanımlara göre, mazbut ve mülhak vakıflarda, vakfın hayrat ve akarlarının onarımı ile vakfiyelerindeki hayrat hizmetlerin ifasından sonra kalan miktarı ifade eder.
743 sayılı Medeni Kanunun kabulüyle birlikte, vakıflar; Medeni Kanunundan önce ve sonra kurulan vakıflar (başka bir ifade ile, “eski vakıf” ve “yeni vakıf”) olarak ikiye ayrılmıştır.
5737 sayılı Vakıflar Kanununa göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflara “Mazbut Vakıf” ve mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş vakıflara da “mülhak vakıflar” denilir. Buna göre, mazbut vakıflar Genel Müdürlük tarafından yönetilirken, mülhak vakıflar vakfedenlerin soyundan gelen kişilerce yönetilir. Mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelenlerin açtığı dava tevliyet olarak isimlendirilmektedir.
Vakıflar genel olarak hayri ve zürri vakıflar olmak üzere iki kısımda incelenmektedir. Hayri vakıflarda vakfın mal ve gelirinden her ihtiyaç sahibi kişi yararlanabilirken, zürri vakıflarda vakfın geliri ve malları vakfedenin evlatlarının ve akrabalarının yararlanmasına özgülenmiştir. Vakfedenin ailesinin de hayri vakıftan yararlanması bu vakfın hayri olma özelliğini kaybettirmeyecektir. Hayri vakıflarda amaç, genel olarak herkesin yararlanması olduğu için, vakfedenin ailesi de herkes kavramı içeresinde sayılmaktadır. Zürri vakıflara aile ve soydan gelenler için vakıf da denmektedir.
Vakıflar Kanununa göre, zürri vakıf niteliğindeki mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (galesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir.
Ölüme bağlı bir tasarrufla evladiye vakfı kurulurken mirasçıların saklı paylarının ihlal edilip edilmediği incelenmeli saklı payların ihlali halinde ölüme bağlı tasarruf mirasçılar tarafından açılacak dava ile iptal olunabilmektedir.
EVLADİYE VAKIFLARININ KURULMASI
Zürri vakıf kurmak isteyen vakfeden, genellikle vakıf gelirlerinden çocuklarını veya torunlarını yararlandırmayı şart koşarak mallarını vakfeder. Bu tür vakıfta, vakıftan yararlanacak kişilerin isimleri ile vakıf gelirleri ve vakıf mallarından ne şekilde yararlanılacağı, ayrıntılı bir biçimde vakıf senedinde belirlenir. Vakıf senedinde evlat kavramı yalnızca bir defa kullanılırsa, bu vakfın gelirlerinden ve mallarından sadece vakfedenin kendi çocuklarının yararlanması mümkündür. Ancak, kuşkusuz vakfeden kendi iradesini açıkça ortaya koyarak, kapsamı daraltıp genişletebilecektir.
Vakfeden, vakfın geliri ve mallarından kimin ya da kimlerin yararlanacağını belirledikten sonra, genellikle vakıf senedinde belirttiği bu kimselerin galleyi (geliri) ne şekil ve hangi oranda bölüşeceklerine de yer verir. Bu hususun vakıf senedinde düzenlenmemesi halinde, galle belirtilen kişiler arasında eşit bölüştürülecektir. Evladiye vakıflarında galle alabilecek bir üst kuşak varken alt kuşak gelirlerden yararlanamayacaktır. Örneğin vakfedenin üç çocuğu varken bunlardan birinin ölümü halinde ölene düşen pay onun çocuklarına değil vakfedenin kalan iki çocuğuna verilecektir.
EVLADİYE DAVALARI
Vakıf evladiye davalarında bir kimsenin, vakfedenin evladından olup olmadığının tespit edilmesi için açılan davalara vakıf evladiye davaları denilmektedir. Dolayısıyla, vakfedenin evladı olduğunu (vakfedenin soyundan geldiğini) iddia eden kişinin, evladiye davası açması gerekmektedir.
EVLADİYE DAVASININ NİTELİĞİ VE TARAFLARI
Evladiye davaları, vakfedenin soyundan geldiğini iddia eden kişi tarafından açılır ve bu kişinin iddiasını ispat etmesi gerekir. Davacı iddiasını, mahkeme ilamları, nüfus kaydı, veraset ilamı hatta tanık beyanı gibi kendisinin vakıfla bağlantısını sağlayacak delilleri sunarak ispatlayabilir. Evladiye davaları usul hukuku açısından tespit davası niteliğindedir. Bundan dolayı bu dava sonucu verilen hüküm bir tespit hükmü olacaktır. Ancak uygulamada kolaylık sağlanması bakımından genellikle evladiye davaları tevliyet ve galle fazlası davaları ile birlikte açılmaktadır.
Verilen hüküm olumlu bir tespit hükmü olmakla birlikte, söz konusu hükmün kesinleşmesi sonrasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne müracaat edilmesi ve diğer koşulların yerine getirilmesi sonrasında Genel Müdürlük tarafından belirlenen tutar davacıya ödeneceğinden eda hükmü ile aynı sonuç doğacaktır. Davanın reddi ya da kabulü aynı koşulları sağlayan üçüncü kişiler açısından bir etki meydana getirmez. Her ilgilinin ayrı bir dava açması ve hak sahipliğini tespit ettirmesi gerekecektir.
Mazbut vakıflarda Vakıflar Genel Müdürlüğü davalı olarak gösterilir. Zira, bu tür vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilip temsil edilir. Buna karşılık mülhak vakıflarda, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu m. 76 gereğince, vakıf yönetimi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü birlikte davalı olarak gösterilmelidir. Çünkü, galleye müstehikliğin tespiti davası, “intifa hakkı” iddiasına dayanır. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu m. 76’ya göre, mülhak vakıflarda intifa hakkı iddiası ile açılan davalarda davalı olarak Vakıf Yönetimi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü gösterilir.
EVLADİYE DAVASINDA GÖREV VE YETKİ
Bu davalarda yetkili mahkeme, vakfın bulunduğu yerdeki mahkeme; görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir. Ancak mazbut vakıflar Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmekte olduğundan, mazbut vakıf söz konusu olduğunda yetkili mahkeme, Ankara mahkemeleridir. Bununla birlikte, mazbut vakfın bulunduğu yerin bağlı olduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğüne de Vakıflar Genel Müdürlüğü adına husumet yöneltilebilir. Dolayısıyla, mazbut vakıflar bakımından Ankara’da dava açılabileceği gibi, ilgili Vakıflar Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yerde de dava açılması mümkündür.