Açılmış bir Davada Taraf Değişikliği konusu bir çok zaman tartışma konusu olmuştur. Medeni usul hukukunda davanın tarafları, yargılamanın hem şekli hem de maddi sonucunu doğrudan etkileyen temel unsurlardandır.
Taraf sıfatı, maddi hukuk ilişkisinden kaynaklanmakta olup, bu sıfatın doğru belirlenememesi hâlinde yargılamanın sağlıklı biçimde yürütülmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, dava açılırken tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi her zaman davacının ağır kusurundan kaynaklanmaz. Bu noktada, katı şekilciliğin hak arama özgürlüğünü zedelememesi amacıyla kanun koyucu, HMK m.124 ile taraf değişikliği kurumunu açıkça düzenlemiştir.
HMK Madde 124 hükmü şu esasları içermektedir:
“(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızasıyla mümkündür.
(2) Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği taleplerinde, karşı tarafın rızası aranmaz.
(3) Taraf değişikliği hâlinde, dava yeni tarafa yöneltilmiş sayılır ve zamanaşımı ile hak düşürücü süreler bakımından dava tarihinin esas alınacağı kabul edilir.”
Yukarıdaki madde ile kanun koyucu, taraf değişikliğini kural olarak karşı tarafın rızasına bağlamış; ancak maddi hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırılık içermeyen durumlarda bu rızayı aramamıştır.

Özellikle ıslah yoluyla bile değişikliği mümkün olmayan taraf değişikliğinin bu madde ile mümkün hale gelmesi hak kayıplarının önlenmesi açısından oldukça önemli bir düzenlemedir.
Taraf değişikliği, davanın konusunu değil, davanın süjelerini etkileyen bir usul işlemidir. Taraf değişikliği, yeni bir dava açılması anlamına gelmez; mevcut davanın, doğru tarafa yöneltilerek devam ettirilmesini sağlar. Bu durum, özellikle zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin korunması bakımından davacı lehine önemli bir güvence sunar.
HMK m.124’e göre taraf değişikliği esasan karşı tarafın rızasına bağlı bulunmaktadır.Zira, karşı tarafın rızası olmadan davalı sıfatının değiştirilmesi, yeni davalı aleyhine davanın uzamasına ve mevcut davalının savunma stratejisinin bozulmasına neden olabilir.
Kanun koyucu, bazı durumlarda karşı tarafın rızasını aramayı hakkaniyete aykırı bulmuş ve istisnai bir düzenleme getirmiştir. Buna göre; maddi hatadan kaynaklanan taraf değişiklikleri,dürüstlük kuralına aykırılık içermeyen taraf değişikliği talepleri bakımından karşı tarafın rızası aranmamaktadır.
Maddi hata; tarafın gerçek iradesi ile dava dilekçesinde yer alan beyanı arasındaki teknik veya fiilî uyumsuzluğu ifade eder. Ticaret unvanının yanlış yazılması, tüzel kişiliği bulunmayan bir şubeye karşı dava açılması veya mirasçıların eksik gösterilmesi bu kapsamda değerlendirilmektedir.dikkat edilirse burada dava açan tarafın iradesinde ve varmak istediği sonuçta herhangi bir değişiklik söz konusu olmayıp eksik yahut yanlış bir beyanı söz konusudur.
Dürüstlük kuralı, taraf değişikliği talebinin kötü niyetli, yargılamayı uzatmaya yönelik veya karşı tarafı zor durumda bırakan bir nitelikte olmamasını gerektirir. Bu ölçüt, hakime somut olayın özelliklerine göre geniş bir takdir yetkisi tanımaktadır.
Taraf değişikliğinin kabul edilmesi, davanın usulden reddedilmesini önleyerek yargılamanın makul bir sürede sonuçlanmasına katkı sağlamaktadır. Böylece hem mahkemelerin iş yükü azalmakta hem de tarafların yeni bir dava açmak zorunda kalmasının önüne geçilmektedir. Yine aynı şekilde davanın başındaki davacı tarafın iradesinde herhangi bir değişiklik olmaması sebebiyle davacının iyi niyetini koruması ve hak kaybına uğramasını engelleyen ve de aşırı şekilciliği bertaraf eden bir düzenlemedir.Kısacı HMK m.124 Usul Ekonomisi İlkesine büyük ölçüde hizmet etmektedir.
KAYNAKÇA
1-Bakır Kuru / Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları
2-Hakan Pekcanıtez / Oğuz Atalay / Muhammet Özekes, Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2022.




