Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Zor Kullanma Yetkisine İlişkin Sınırın Aşılması Suçu

 

 TCK Madde 256

Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

 

Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar bölümünde düzenleme altına alınmıştır.

Emniyet görevlileri gibi bazı kamu görevlileri kanun gereği birtakım zor kullanma yetkileriyle donatılmışlardır. Ancak kanunda bu zor kullanma yetkisine ilişkin sınırlar çizilmektedir. Bu ölçünün aşılması halinde kamu görevlisinin sorumluluğu gündeme gelmektedir.

Bu ölçünün aşılması halinde kamu görevlisinin gerçekleştirdiği fiil artık hukuka uygun sayılmayacaktır. Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisi, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerce cezalandırılacaktır.

Bu suç ile korunan hukuki değerler öncelikle kamu idaresinin itibarı, idarede disiplinin sağlanması, halkın kamu görevlilerine karşı duyduğu inanç ve itimattır. Bireylerin vücut bütünlüğü ile şeref ve haysiyeti de korunan diğer hukuki menfaatlerdir. Bu suçun faili, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisidir.

 

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2017/3-408 K. 2018/538 T. 15.11.2018

“…Bu suçun faili zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisidir. Somut olayda failin görevli polis memuru olması sebebiyle, polislerin zor kullanma yetkilerinin yasal dayanağına da değinmekte fayda bulunmaktadır.

2559 Sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun “Zor ve Silah Kullanma” başlıklı 16. maddesinin suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâlinde;

Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.

Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.

İkinci fıkrada yer alan;

a- ) Bedenî kuvvet; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî gücü,

b- ) Maddî güç; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını, ifade eder.

Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.

Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder. Ancak, toplu kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir.

…” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Madde metninden de anlaşılacağı üzere polis zor kullanma yetkisini ancak Kanun’un çizdiği sınırlar çerçevesinde, kademeli bir şekilde ve ölçülülük ilkesine uygun olarak kullanabilecektir. Bununla birlikte çağdaş toplumlarda polisin üstlendiği görevin zorluğu ve insanoğlunun öngörülemeyen tutumu dikkate alındığında, iç hukuk yetkililerine yüklenen sorumluluğun ağırlığı tahammül edilemez bir boyutta da olmamalıdır.

Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle kasten yaralama suçunun mağduru, kamu görevlisinin görevinin gerektirdiği ölçünün sınırlarını aşarak kuvvet kullandığı herkes olabilir.

Suçun fiil unsuru, görevin ifası sırasında görevin gerektirdiği ölçünün dışında kişiler üzerinde zor kullanmak olarak belirlenmiştir. Zor kullanmanın mahiyetini tayin bakımından ise kanun koyucu kasten yaralama suçuna atıf yapmıştır. Dolayısıyla bu suç ancak kasten yaralama suçunu oluşturan kişinin sağlığını ya da algılama yeteneğini bozan veya vücuduna acı veren hareketlerle işlenebilir. ..”

 

Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle kasten yaralama suçunun manevi unsuru kasttır. Buna göre, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisi yetkisine ilişkin sınırı bilerek ve isteyerek aşmamışsa, başka bir anlatımla kasten hareket etmemişse madde gerekçesinde de vurgulandığı üzere; ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın aşılmasına dair hüküm çerçevesinde değerlendirme yapılmalıdır.

 

Kasten Yaralama Suçu:

TCK Madde 86

  1. Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  2. Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
  3. Kasten yaralama suçunun;

a- ) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b- ) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c- ) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d- ) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e- ) Silâhla,

İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.

Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.

 

ADLİ PARA CEZASINA ÇEVRİLEBİLİR Mİ?

Adli para cezası da hapis cezası gibi bir yaptırım türüdür. Hapis cezasıyla birlikte veya tek başına hükmedilebilir. Süresi 1 yıl veya daha az süreli hapis cezalarında hakim cezayı adli para cezasına çevirebilmektedir. Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçunda da 1 yıldan daha az süreli hapis cezasına hükmedilirse verilecek ceza, adli para cezasına çevrilebilecektir.

 

 

 

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI MÜMKÜN MÜ?

Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açılanmasının geri bırakılmasıyla birlikte sanık hakkında hükmonulan ceza belirli bir denetim süresi içerisinde hüküm doğurmaz. Denetim süresinin şartlara uygun geçirilmesi ile birlikte hüküm okunmaz, davanın düşmesine karar verilir.

Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi mümkündür.

 

ERTELEME MÜMKÜN MÜ?

İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

Erteleme ile birlikte cezanın infazı cezaevinde gerçekleşmez. Belirli bir denetim süresi uygulanır. Sürenin şartlara uygun geçirilmesiyle ceza infaz edilmiş sayılır. Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçunda da hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya altında olursa cezanın ertelenmesi kararının verilmesi mümkündür.

 

ŞİKAYETE TABİ MİDİR?

Kanun metninden anlaşılacağı üzere zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Bu nedenle re’sen soruşturulur. Bu nedenle bu suç hakkında bir şikayet süresi söz konusu olmadığı gibi, şikayetten vazgeçme de hüküm doğurmayacaktır. Dava zamanaşımına (8 yıl) uyulduğu müddetçe suçun her zaman soruşturulabilmesi mümkündür.

 

 

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2011/8366 K. 2012/18114 T. 24.9.2012

“…Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna dair hükümler uygulanacaktır. Zabıta memuru olan sanıkların, arabasıyla seyyar satıcılık yapan adı geçeni uyararak arabasının muhafaza altına alınacağını söylemesi üzerine, bunu kabul etmeyen adı geçenin arabasından aldığı kurusıkı tabancayla sanıklara doğru ateş ettiği birini göğsünden yaraladığı, sanıkların da vurmak suretiyle adı geçeni basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaraladıklarının kabul edilmesi adı geçenin görevi yaptırmamak için direnme suçundan da hükümlülük kararı verilmesi karşısında, zor kullanma yetkisine sahip belediye zabıta görevlileri olan sanıkların, direnmenin mahiyetine ve derecesi dikkate alınarak görevlerinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanıp kullanmadıkları, eylemlerinin meşru savunma veya meşru savunmada sınırın aşılması olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, zor kullanma yetkisinde sınırın kasten aşıldığının kabulü halinde ise haksız tahrikin varlığı tartışılmadan kasten yaralama suçundan hükümlülük kararları verilmesi hukuka aykırıdır…”

whatsappdestek iletişim iletişim