Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi – Hak Sahipleri Tarafından Açılan Hizmet Tespiti Davasında Hak Düşürücü Sigortalı Hayattayken Dolmamış Olması Koşuluyla Ölümden İtibaren Başlar

T.C.

YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/2735

K. 1999/2874

T. 27.4.1999

 

DAVA : Davacı, murisi eşinin davalılardan işverene ait işyerinde 1.9.1989-30.4.1990 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : Davacı, haksahibinin,murisi sigortalının, 1989-1990 yılına ilişkin çalışmasının tesbitine ilişkin istemi, Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle yerinde bulunmamıştır.

Gerçekten, taraflar arasındaki uyuşmazlık, murisin geçmiş sigortalı sayılması gereken süresinin saptanması ile buna bağlı ölüm aylığı koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusuna yöneliktir.

Mahkeme; sigortalının kendisi yönünden söz konusu olan ve hizmetin geçtiği yılın sonundan başlamak üzere, Yasa değişikliğinden önce 10 ve daha sonra 5 yıllık hak düşürücü sürenin, aynen, hak sahibi için geçerli olduğundan bahisle istemi yerinde bulmamıştır. Oysa, bir hak sahibi yönünden, sözü edilen sürenin gerçekleşip,gerçekleşmediğinden bahsedebilmek için, öncelikle, muris’ten bu kişiye sigorta kollarından bir hakkın intikal etmesi ve kişinin buna bağlı bir talep hakkının doğması gerekir.

Henüz hakkının doğmadığı, murisin sağlığında kullanıp kullanmayacağı belli olmayan, murise ait bir hakkın kullanılmamasından ve buna bağlı hak düşürücü süreden söz edilemez. Şu duruma göre, bir hak sahibi yönünden hak düşürücü süre; ancak muristen kendisine sigortalılık tesbit istemine ilişkin bir hakkın intikal ettiği ölüm tarihinde başlamalıdır. Ne varki, muris tarafından sağlığında kullanılmamış ve hak düşürücü sürenin gerçekleştiği bir durumda, artık, hak sahibine intikal edecek bir dava hakkınında söz konusu olamıyacağı kuşkusuzdur.

Dava konusu olayda; murise ait tesbiti istenilen çalışmalar 1985 yılına ilişkindir. Muris ise, 28.07.1992 tarihinde ölmüştür. Murisin ölüm tarihi itibariyle, yukarıda sözü edilen yasa kuralının öngördüğü hak düşürücü süre “10” yıl olarak belirlenmiş bulunduğundan hak düşürücü süre henüz gerçekleşmemiştir. Hak sahibinin talep hakkının kendisine intikal ettiği, 28.07.1992 tarihinde başlamak üzere hak düşürücü süre işlemeye başlayacaktır. Sigortalı murise ilişkin çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin istem ise, 20.6.1997 yılında dava konusu edildiğine ve bu tarihte yasal “5” yıllık hak düşürücü süre henüz dolmadığından artık anılan sürenin gerçekleştiğinden bahisle istem reddolunamaz.

Mahkemenin aksine görüşle istemi reddetmesi ve işin esasına girmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yöne ilişkin istemi kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim