T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/9275
K. 2019/1210
T. 4.2.2019
- TAKİBİN İPTALİ ( Alacaklı Şirketin Tüzel Kişiliği Ticaret Sicilinden Terkin Sonucu Son Bulduğuna Göre Davada Taraf ve Dava Ehliyeti de Bulunmadığı – Mahkemece Öncelikle Borçluya Alacaklı Şirketin Yeniden İhyası İçin Görevli ve Yetkili Mahkemede Dava Açabilmesi İçin Yeterli ve Kesin Süre Verilmesi Gerektiği )
- DAVA ŞARTI ( Vekil Aracılığı İle Takip Edilen Davalarda Vekilin Davaya Vekalet Ehliyetine Sahip Olması ve Usulüne Uygun Düzenlenmiş Bir Vekaletnamesinin Bulunması Dava Şartı Olup Yargılamanın Her Aşamasında Mahkemece Resen Gözetilmesinin Zorunlu Olduğu – Takibin İptali )
- TARAF EHLİYETİ ( Takibin İptali – Tarafların Taraf ve Dava Ehliyetine Sahip Olmalarının Dava Şartı Olduğu/Alacaklı Şirketin Tüzel Kişiliği Ticaret Sicilinden Terkin Sonucu Son Bulduğuna Göre Davada Taraf ve Dava Ehliyeti de Bulunmadığı )
- ŞİRKETİN İHYASI ( Borçluya Alacaklı Şirketin Yeniden İhyası İçin Görevli ve Yetkili Mahkemede Dava Açabilmesi İçin Yeterli ve Kesin Süre Verilmesi Borçlunun İhya Davasını Açmaması ya da Açmak İstememesinin Saptanması Durumunda İse Mahkemece İhya Davası Açılmasını Sağlamak Amacıyla Kayyım Atanmasına Karar Verilmesi Gerektiği )
- VEKALET GÖREVİNİN SON BULMASI ( Sözleşmeden veya İşin Niteliğinden Aksi Anlaşılmadıkça Sözleşmenin Vekilin veya Vekalet Verenin Ölümü Ehliyetini Kaybetmesi ya da İflası İle Kendiliğinden Sona Ermiş Olacağı – Bu Hükmün Taraflardan Birinin Tüzel Kişi Olması Durumunda Bu Tüzel Kişiliğin Sona Ermesinde de Uygulanacağı )
6098/m.513
6100/m.54,55
ÖZET : Dava, takibin iptali istemine ilişkindir. Alacaklı şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin sonucu son bulduğuna göre davada taraf ve dava ehliyeti de bulunmamaktadır. HMK’nın 53. maddesi hükmü uyarınca, dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve ayrıca dava yetkisine sahip olunması; ve bunun yanında vekil aracılığı ile takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması HMK’nın 114. maddesi hükmü gereğince “dava şartı” olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece, re’sen gözetilmesi zorunludur. Alacaklı şirketin ticaret siciline terkiniyle tüzel kişiliği sona ermiş olmasına karşın; vekil, karar tarihine kadar vekillik görevini sürdürmüştür. Halen dahi şirketin ihya olunmadığı da, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Somut olayda uygulanması gereken 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 513. maddesi hükmü gereğince, “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekalet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır. Vekaletin sona ermesi, vekalet verenin çıkarlarını tehlikeye düşürüyorsa, vekalet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilci, vekaleti ifaya devam etmekle yükümlüdür.” Belirtilen yasal nedenle; mahkemece, öncelikle borçluya, alacaklı şirketin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; borçlunun “ihya davasını” açmaması ya da açmak istememesinin saptanması durumunda ise; 6100 Sayılı Yasa’nın 54 ve 55. maddeleri hükümleri uyarınca mahkemece, işlem yapılmalı, ihya davası açılmasını sağlamak amacıyla kayyım atanmasına karar verilmelidir. Alacaklı şirketin ihyasıyla yeniden tüzel kişilik kazanması durumunda da gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması, ve taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın hükme bağlanması gerekmektedir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile borçlu … hakkında başlattığı takipte, borçlu vekilinin sair itirazların yanı sıra bononun vade kısmının çift çizgi ile kapatılarak teminat amaçlı verildiğini, şirketin tasfiye halinde olması sebebiyle takip sıfatının bulunmadığını beyanla takibin iptali ile tazminata hükmedilmesini talep ettiği; mahkemece, takibin HMK’nun 20. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildi.ği, temyiz incelemesi sonucu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03/07/2017 tarih ve 2017/4241 E. 2017/9912 K. sayılı ilamı ile yetkisizlik kararı üzerine süresi içinde alacaklı vekilinin talebi ile dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderildiğini dolayısıyla borçlunun itirazlarının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak, İİK ‘nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verildi.ği, karara karşı alacaklı vekilinin temyiz isteminde bulunduğu görülmüştür.
6102 Sayılı TTK’ nun 545. maddesine göre, “Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.”Aynı Kanunun 547. maddesinde ise; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren ( münfesih ) şirketin, yargılamanın tarafı olmak ehliyeti de bulunmamaktadır. Davadan önce veya dava devam ederken tüzel kişiliğin son bulması halinde davaya devam edilmesine imkan yoktur. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olup hakimin bu hususu resen de göz önünde bulundurması zorunludur.
Ticaret Sicilinden kaydı terkin edilen şirketin tüzel kişiliği son bulur. Terkinin tüzel kişinin bizatihi kendisi hakkında sonuç doğurabilmesi için Ticaret Sicili Gazetesinde ayrıca ilanına da gerek bulunmamaktadır. Zira kural olarak yasada öngörülen istisnalar haricinde-Ticaret Sicili Gazetesinde ilan kurucu değil bildirici bir etkiye sahip olup; üçüncü kişilere karşı değişikliğin hüküm ifade etmeye başladığı tarih, ilan tarihine göre belirlenir ise de tüzel kişinin kendisi yönünden değişikliğin hüküm ifade etmesi ilan şartına bağlanamaz.
10/03/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde; tasfiye halinde … Mühendislik Yapı Malz. Turz. İnş. Ve Taah. San. Tic. Ltd. Şirketi’nin tasfiye sonu beyanının ilan edildiği ve bu doğrultuda adı geçen şirketin tasfiyesinin sona erdiği bildirilmiş olup, sicil kaydının terkin edildiği görülmektedir.
Limited şirketin ticaret sicilinden terkini halinde, yukarıda da belirtildiği gibi tüzel kişiliği sona erer. Somut olayda ise, alacaklı … Mühendislik Yapı Malz. Turz. İnş. Ve Taah. San. Tic. Ltd. Şirketi’nin tüzel kişiliği son bulduğu halde; mahkemece, bu husus gözetilmeden uyuşmazlık karara bağlanmıştır.
Dava ve karar tarihinde 6100 Sayılı HMK yürürlüktedir. Anılan Yasa’nın 50 ve 51. maddeleri gereğince, tüzel kişilerin de taraf ve dava ehliyetlerinin bulunması gerekir. Aynı Kanun’un 52. maddesi hükmü gereğince de; tüzel kişiler davada yetkili organları tarafından temsil edilir. Diğer yandan TMK’nın 48. maddesi hükmüne göre tüzel kişinin hak ehliyeti; 49. maddesi hükmüne göre de fiil ehliyeti belirlenebilir. Az yukarıda açıklandığı üzere; alacaklı şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin sonucu son bulduğuna göre davada taraf ve dava ehliyeti de bulunmamaktadır. HMK’nın 53. maddesi hükmü uyarınca, dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve ayrıca dava yetkisine sahip olunması; ve bunun yanında vekil aracılığı ile takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması HMK’nın 114. maddesi hükmü gereğince “dava şartı” olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece, re’sen gözetilmesi zorunludur.
Alacaklı şirketin ticaret siciline terkiniyle tüzel kişiliği sona ermiş olmasına karşın; vekil, karar tarihine kadar vekillik görevini sürdürmüştür. Halen dahi şirketin ihya olunmadığı da, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Somut olayda uygulanması gereken 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 513. maddesi hükmü gereğince, “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekalet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır. Vekaletin sona ermesi, vekalet verenin çıkarlarını tehlikeye düşürüyorsa, vekalet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilci, vekaleti ifaya devam etmekle yükümlüdür.”
Belirtilen yasal nedenle; mahkemece, öncelikle borçluya, alacaklı … Mühendislik Yapı Malz. Turz. İnş. Ve Taah. San. Tic. Ltd. Şirketi’nin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; borçlunun “ihya davasını” açmaması ya da açmak istememesinin saptanması durumunda ise; 6100 Sayılı Yasa’nın 54 ve 55. maddeleri hükümleri uyarınca mahkemece, işlem yapılmalı, ihya davası açılmasını sağlamak amacıyla kayyım atanmasına karar verilmelidir. Alacaklı şirketin ihyasıyla yeniden tüzel kişilik kazanması durumunda da gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması, ve taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın hükme bağlanması gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan uyuşmazlığın alacaklı … Mühendislik Yapı Malz. Turz. İnş. Ve Taah. San. Tic. Ltd. Şirketi hakkında karara bağlanması isabetli olmadığından mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca re’sen ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.