T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/4016
K. 2018/8889
T. 1.10.2018
- TAKİBİN İPTALİ ( Kısıtlı Tarafından Doğrudan Takip Başlatılamayacağı Gibi Velayeten ya da Verilen Vekaletname İle Vekilleri Tarafından Takip Başlatılamayacağı – Mahkemece Şikayetin Kabulüyle Takibin Kısıtlının Alacaklı Olduğu Kısımla Sınırlı Olmak Üzere İptaline Karar Verilmesi Gerektiği )
- KISITLILIK ( Takip Tarihinde Alacaklılardan Birinin Reşit Olduğu Aynı Zamanda Sulh Hukuk Mahkemesi Kararı İle Kısıtlandığı ve Vasi Atandığı Dolayısıyla Vesayet Altında Olduğu – Kısıtlı Tarafından Doğrudan Takip Başlatılamayacağı Gibi Velayeten ya da Verilen Vekaletname İle Vekilleri Tarafından Takip Başlatılamayacağı )
- TAKİP EHLİYETİ ( Takibin İptali – Kısıtlı Tarafından Doğrudan Takip Başlatılamayacağı Gibi Velayeten ya da Verilen Vekaletname İle Vekilleri Tarafından Takip Başlatılamayacağının Gözetilmesi Gerektiği )
- TARAF SIFATI ( Davaya Konu Subjektif Hakka İlişkin Olup Bir Subjektif Hakkı Dava Etme Yetkisinin Kural Olarak O Hakkın Sahibine Ait Olduğu – O Hakka Dair Bir Davada Davacı Olma Sıfatının da O Hakkın Sahibine Ait Olduğu/Takibin İptali )
4721/m.405
ÖZET : Dava, takibin iptali istemine ilişkindir. Taraf sıfatı, davaya konu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ), kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu sebeple o hakka dair bir davada davacı olma sıfatı da, o hakkın sahibine aittir. Takip tarihinde alacaklılardan birinin reşit olduğu aynı zamanda Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile TMK.’nun 405. maddesi gereğince kısıtlandığı ve vasi atandığı dolayısıyla vesayet altında olduğu görülmektedir. Bu durumda; yasal ilkeler ışığında, kısıtlı tarafından doğrudan takip başlatılamayacağı gibi velayeten ya da verilen vekaletname ile vekilleri tarafından takip başlatılamayacağı tereddütsüzdür. O halde mahkemece, şikayetin kabulüyle takibin kısıtlının alacaklı olduğu kısımla sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı … ( kendi adına asaleten …’ya velayeten ) verdiği vekaletname ile vekilleri Av. … tarafından borçlu hakkında ilamlı haciz yoluyla takip başlattığı, borçlu icra mahkemesine başvurarak, takibe dayanak ilama dair davanın açıldığı tarihte 15 yaşında olan …’nın …’nın velayeti altında olduğu, ancak takip tarihi itibariyle artık reşit olduğu, reşit olduğu halde velayet ilişkisinin devam ettiğine dair herhangi bir kararın bulunmadığı, mental redartasyon içinde bulunan alacaklı … ile ilgili vesayet kararının da bulunmadığı, ayrıca …’dan alınmış vekaletname de bulunmadığı, …’ya velayeten diğer alacaklı …’nin takip yapma hakkının bulunmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece; kısıtlı …’nın fiil ehliyeti olmadığından ve velayet altında olmadığı aksine kendisine…’ın vasi olduğu, anılan kişi adına hukuki işlemlerin vasisi tarafından yapılabileceği, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından kısıtlının takip dosyasındaki hissesine tedbir konulduğu, kısıtlının hak ve menfaati gereği ve verilen tedbir kararı gereği takibin iptal edilmeden bu paranın, ferilerinin kısıtlı dosyasına ödenmesi gerektiği ve diğer hüküm altına alınan 15.000,00 TL’nin de …’nın bizzat kendi lehine hükmedildiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Dava ( ve takip ) ehliyeti, kişinin bizzat veya temsilcisi aracılığıyla bir davada veya takipte usul veya takip işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek veya tüzel kişiler, dava ( takip ) ehliyetine de sahiptir. Gerçek ya da tüzel kişiliği bulunmayan kimse ve kuruluşlar geçerli bir takip talebinde bulunamazlar.
Dava ( takip ) ehliyeti bulunmayan kişiler, taraf oldukları davalarda ( takiplerde ) kanuni temsilcilerince temsil edilirler ve bu kişiler adına kanuni temsilcisi tarafından dava açılır. Ancak dava ehliyeti olmayan bir kişi davayı kendisi açmış ise, hakim davacının dava ( veya takip ) ehliyetinin bulunmadığını re’sen gözetmek zorundadır.
Ehliyetsizlik hali irade bildirimini geçersiz kıldığından, bu durumda olan kişinin yapmış olduğu işlemler ve tasarruflar da hukuki sonuç doğurmaz. Takip ehliyeti yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre kamu düzenine dair olduğundan, her zaman ( süresiz ) şikayet yolu ile ileri sürülebilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, icra müdürü ve icra mahkemesi de bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden ( re’sen ) gözetmelidir.
Sıfat ( husumet ) ise, davaya konu subjektif hak ( dava hakkı ) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf sıfatı, davaya konu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ), kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu sebeple o hakka dair bir davada davacı olma sıfatı da, o hakkın sahibine aittir. Bir kişinin bir davada gerçekten davacı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, davaya konu ( subjektif ) hakkın özüne dair bir maddi hukuk sorunudur. Bir davada davacı olma sıfatı, davaya konu hakkın sahibine aittir ( Prof. Dr….Hukuk Muhakemeleri Usulü 1990, 5. Baskı 1. Cilt Sy. 755 vd. ). Aynı hususların, bir alacağı takip yetkisi hakkında da geçerli olduğu kuşkusuzdur.
Somut olayda; …’nın kendi adına asaleten …’ya velayeten verdiği vekaletname ile vekilleri Av. … tarafından, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tazminat davası sonucunda verdiği karar dayanak yapılarak borçlu hakkında ilamlı takip başlatıldığı ancak takip tarihinde alacaklılardan …’nın reşit olduğu aynı zamanda … 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1225 Esas, 2013/1485 Karar numara ve 24/09/2013 tarihli kararı ile TMK.’nun 405. maddesi gereğince kısıtlandığı ve…’ın vasi olarak atandığı dolayısıyla vesayet altında olduğu görülmektedir.
Bu durumda; yukarda yer verilen hukukun temel ilkeleri ışığında, kısıtlı … tarafından doğrudan takip başlatılamayacağı gibi … tarafından da velayeten ya da ( … adına velayeten ) verilen vekaletname ile vekilleri tarafından takip başlatılamayacağı tereddütsüzdür.
O halde mahkemece, şikayetin kabulüyle takibin ( kısıtlı …’nın alacaklı olduğu kısımla sınırlı olmak üzere ) iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.