Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Kararı – Takibe Dayanak İlamda, Borçlunun Vekille Temsil Edildiği Görülmektedir; Azil veya İstifa Karşı Tarafa Bildirilinceye Kadar Tebligat Vekile Yapılır ve Bu Tebligat ile Süreler İşlemeye Başlar.

T.C.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

E. 2018/7358

K. 2018/12714

T. 4.12.2018

 

  • MESKENİYET ŞİKAYETİ ( İ.İ.K.’nin 103. Md. Kapsamında Gönderilen Davetiyenin ve Kıymet Takdir Raporunun Borçlu Vekiline Tebliğ Edildiği – Vekilin Davetiyenin Borçlu Asile Tebliğ Edilmesini Talep Ettiği/Dilekçenin Azil ya da İstifa Niteliği Olmadığından Vekile Tebliğ Edilen İ.İ.K.’nın 103 Davetiyesi Tebliğ Tarihine Göre Şikayetin Yasal Süresinde Yapılmadığı )

 

  • VEKİLE TEBLİGAT ( Meskeniyet Şikayeti – Vekile Tebliğ Edilen İ.İ.K.’nın 103 Davetiyesi Tebliğ Tarihine Göre Şikayetin Yasal Süresinde Yapılmadığı/Vekilin Davetiyenin Borçlu Asile Tebliğ Edilmesine İlişkin Dilekçesinin Azil ya da İstifa Niteliği Olmadığının Gözetileceği )

 

  • ŞİKAYET ( Meskeniyet – Vekilin Davetiyenin Borçlu Asile Tebliğ Edilmesine İlişkin Dilekçesinin Azil ya da İstifa Niteliği Olmadığı/Vekile Tebliğ Edilen İ.İ.K.’nın 103 Davetiyesi Tebliğ Tarihine Göre Şikayetin Yasal Süresinde Yapılmadığının Gözetileceği)

 

7201/m.11

6100/m.73,81,82,83

2004/m.103

 

ÖZET : Dava; meskeniyet şikayeti istemine ilişkindir. Somut olayda; Alacaklı vekili cevap dilekçesinde şikayetin yasal süresinde yapılmadığını savunmuştur.Takip dosyasının incelenmesinde, İİK’nin 103. maddesi kapsamında gönderilen davetiyenin ve kıymet takdir raporunun borçlu vekiline tebliğ edildiği ancak borçlu vekilince icra dosyasına sunulan dilekçeyle “dayanak ilamda borçlu vekili olduğu ancak borçluyu her dosyada temsil etmek zorunluluğu bulunmadığı” açıklaması ile tebligatı iade ederek İİK’nin 103. maddeye ilişkin davetiyenin borçlu asile tebliğ edilmesini talep ettiği, bunun üzerine borçluya tebliğ edilen İİK 103 davetiyesi tebliğinden sonra borçlu asilin meskeniyet iddiası ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır.Takibe dayanak ilamda, borçlunun vekille temsil edildiği görülmektedir. İcra emri tebligatının borçlu vekili adına tebliğe çıkarıldığı ve vekile tebliğ edildiği, İcra Hukuk Mahkemesi’nin dosyasında şikayete konu takip dosyasına ilişkin olarak yapılan faize itirazda borçlunun aynı vekille temsil edildiği anlaşılmaktadır.Taraflardan birinin vekilini azletmesi halinde bu istifa veya azil dosyaya ulaşıp karşı tarafa bildirilmedikçe karşı taraf için hüküm ifade etmez. Bu nedenle azil veya istifa karşı tarafa bildirilinceye kadar tebligat vekile yapılır ve bu tebligat ile süreler işlemeye başlar. Borçlu vekilince icra dosyasına sunulan dilekçenin azil ya da istifa niteliği yoktur. Asile yapılan tebligat hak düşürücü sürenin başlangıcında esas alınamaz.Bu durumda borçlu vekiline tebliğ edilen İİK 103 davetiyesi tebliğ tarihine göre şikayetin yasal süresinde yapılmadığı anlaşılmakla, şikayetin süreden reddi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde borçlunun meskeniyet iddiası ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2016 tarih 2014/24150 E., 2016/5166 K. sayılı kararı ile eksik inceleme nedeni ile bozulduğu, bozma ilamı doğrultusunda mahkemece işin esası incelenerek şikayetin kabulüyle haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11, HMK’nin 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu’nun 41. maddeleri uyarınca, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekir. Vekil varken asile tebligat yapılması halinde asile yapılan tebligat tarihi hak düşürücü sürenin başlangıcında esas alınamaz.Somut olayda; Alacaklı vekili, 05.11.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde şikayetin yasal süresinde yapılmadığını savunmuştur.Takip dosyasının incelenmesinde, İİK’nin 103. maddesi kapsamında gönderilen davetiyenin ve kıymet takdir raporunun borçlu vekili Av. …’a 02.08.2013 tarihinde tebliğ edildiği ancak borçlu vekilince icra dosyasına sunulan 15.08.2013 tarihli dilekçeyle “dayanak ilamda borçlu vekili olduğu ancak borçluyu her dosyada temsil etmek zorunluluğu bulunmadığı” açıklaması ile tebligatı iade ederek İİK’nin 103. maddeye ilişkin davetiyenin borçlu asile tebliğ edilmesini talep ettiği, bunun üzerine borçluya 17.09.2013 tarihinde tebliğ edilen İİK 103 davetiyesi tebliğinden sonra borçlu asilin 23.09.2013 tarihinde meskeniyet iddiası ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır.Takibe dayanak ilamda, borçlunun vekille temsil edildiği görülmektedir. İcra emri tebligatının borçlu vekili Av. … adına tebliğe çıkarıldığı ve 02.08.2013 tarihinde vekile tebliğ edildiği, … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/705 E. sayılı dosyasında şikayete konu takip dosyasına ilişkin olarak yapılan faize itirazda borçlunun aynı vekille temsil edildiği anlaşılmaktadır.Taraflardan birinin vekilini azletmesi halinde bu istifa veya azil dosyaya ulaşıp karşı tarafa bildirilmedikçe karşı taraf için hüküm ifade etmez. Bu nedenle azil veya istifa karşı tarafa bildirilinceye kadar tebligat vekile yapılır ve bu tebligat ile süreler işlemeye başlar. ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, C.5.S 5540 ). Borçlu vekilince icra dosyasına sunulan 15.08.2013 tarihli dilekçenin azil ya da istifa niteliği yoktur. Asile yapılan tebligat hak düşürücü sürenin başlangıcında esas alınamaz.Bu durumda, 02.08.2013 tarihinde borçlu vekiline tebliğ edilen İİK 103 davetiyesi tebliğ tarihine göre şikayetin yasal süresinde yapılmadığı anlaşılmakla, şikayetin süreden reddi gerekirken ilk derece mahkemesince şikayet başka bir gerekçeyle reddedilmiş olup, karar sonucu itibariyle doğru olmakla beraber bu kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2016 tarih 2014/24150 E., 2016/5166 K. sayılı ilamı ile eksik inceleme sebebiyle bozulması maddi hataya müstenit olup, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle belirtilen bu hususun re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, bozmaya uyulmuş olması taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı gibi kararın şikayet eden tarafından temyiz edilmesi halinde dahi aleyhe bozma ilkesi de nazara alınamaz ( Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1 – 433 Sayılı kararında benimsendiği gibi ).O halde mahkemece, yukarıda açıklanan doğrultuda şikayetin 7 günlük yasal süre aşımından reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim