Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Yabancı Para Borçları

Ülkemizde yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik koşullar neticesinde döviz son yıllarda hızlı bir şekilde artmakta. Hal böyle olunca döviz üzerinden borcu olan küçük-büyük şirketlerin veya vatandaşların kur farkından dolayı ciddi anlamda zararları gündeme gelmektedir. Bu yazımızda döviz kurundaki ani değişiklikler karşısında borçlunun başvurabileceği hukuki yollar ve önlemlerden bahsedeceğiz.

6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 99.maddesinde konusu para olan borçların Ülke parasıyla ödeneceği düzenlenmiştir. Ancak sözleşme serbestisi kapsamında sözleşme yabancı para borcu doğuracak şekilde yapılabilir. Yabancı parayla borçlanıldığında; yabancı para birimiyle ifanın zorunlu olması halinde “gerçek yabancı para borcu”, döviz olarak aynen ödemenin dışında TL olarak da ödenebiliyorsa “gerçek olmayan yabancı para borcu”nun varlığından bahsedilecektir.

Aynı maddenin devamı hükümlerinde de “..Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir..” denilerek bu durum açıkça ortaya koyulmuştur.

Sözleşmelerde esas olan ahde vefa yani sözleşmeye bağlılık ilkesidir, ancak kanun koyucu istisnai olarak hakkaniyet prensibi kapsamında edimler arası dengenin katlanılamaz derece bozulması ve bir taraftan ifanın beklenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olacağı, işlem temelinin çöktüğü durumları için de düzenleme yapmıştır.

Borçlar Kanunu’nun 138. Maddesinde aşırı ifa güçlüğü başlığı altında “..Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenemeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve  borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir..” düzenlemesine yer verilmiştir. Maddenin devamında bu madde hükmünün yabancı para borçlarına da uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.

Sözleşmenin değişen şartlara uyarlanabilmesi veya sona erdirilebilmesi için, sözleşme şartlarında meydana gelen değişiklikten sonra taraflardan biri açısından sözleşmeye aynen uymanın beklenemez olması ve bu değişikliğin öngörülemez olması gerekmektedir. Bu düzenleme karşısında döviz kurundaki ani değişiklikler durumunda sözleşmenin değişen şartlara uyarlanması gerektiği anlaşılıyorsa da Yargıtay’ın bu konuda kesin bir görüş birliği yoktur.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E. 2013/11149, K. 2013/26086, T. 28.10.2013 sayılı kararında “..Dövizde günlük artışların yaşandığı bir ortamda davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken serbest iradesiyle kredi türünü belirleyerek yasak olmayan döviz ile borçlanmayı tercih ettiği ve uzun süreli bir sözleşmeyi imzaladığı anlaşılmakta olup, davalı bankanın davacıyı yönlendirdiği iddiası da ispatlanamamıştır..” denilerek ülkemizin ekonomik dengesinin istikrarsız durumunun tahmin edilebilir olduğunu ifade etmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2014/1614, K. 2014/900, T. 12.11.2014 tarihli kararı bu konuda ilke karar niteliğindedir. Bu karar şu şekildedir;  “..Türkiye’de yıllardan beri ekonomik paketler açılmakta, ancak istikrarlı bir ekonomiye kavuşamamaktadır. Devalüasyonların ülkemiz açısından önceden tahmin edilemeyecek bir keyfiyet olmadığı, kur politikalarının her an değişebileceği bir gerçektir. Devalüasyon ve ekonomik krizlerin aniden oluşmadığı, piyasadaki belli ekonomik darboğazlardan sonra meydana geldiği bilinmektedir. Ülkemizde 1958 yılından beri devalüasyonlar ilan edilmekte sık sık para ayarlamaları yapılmakta,Türk parasının değeri dolar ve diğer yabancı paralar karşısında düşürülmektedir.Ülkemizdeki istikrarsız ekonomik durum davacı tarafından tahmin olunabilecek bir keyfiyettir..” Her ne kadar bu şekilde Yargıtay kararları mevcut olsa da son zamanlarda yaşanan olaylar karşısında bu kararların uygulanabilirliği kalmamıştır.

Buna karşılık Yargıtay’ın döviz kurundaki değişikliklerin ülkemizde her zaman tahmin edilebilir olmadığını ifade ettiği kararları da mevcuttur. Yine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2013/16898, K. 2014/18895, T. 13.06.2014 sayılı kararında “..Talep halinde, sözleşme şartlarının bir taraf aleyhine, öngörülemez şekilde, aşırı derece değişmesi durumunda hakime sözleşmeye müdahale etme görevi yüklenmiştir. Mahkemece yapılması gereken iş, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp, uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak, tüm dosya kapsamı belge ve kanıtlar birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin açıklanan kural ve yöntemler gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır..” denilmek suretiyle sözleşmenin uyarlanması için şartların objektif kriterler doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği açıklanmıştır.

Yaşamış olduğumuz tüm hukuki sorunlarda yardım ve bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim