Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Vasiyetnamenin iptali davası, kanunun öngördüğü şartlara ve unsurlara uygun olmayan vasiyetnamelerin iptali için vasiyetnamenin iptal edilmesinde menfaati bulunanlar tarafından açılan davadır.

Vasiyetnamenin İptali Ölüme Bağlı Tasarruflarda Hükümsüzlük (Kendiliğinden Geçersizlik)

TBK m. 27’de düzenlenen işlem yapanının ayırt etme gücüne sahip olmaması, işlemin kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına ve kanunun öngördüğü şekil kurallarına aykırı olması, hukuki işlemin konusunun objektif olarak imkansız olması ve işlemin muvazaalı olması hallerinde hukuki işlem kesin hükümsüz olması nedeniyle baştan itibaren geçersiz bir hukuki işlem olmasına rağmen ölüme bağlı tasarruflarda böyle olmamaktadır. Diğer hukuki işlemlerden farklı olarak ölüme bağlı tasarruflarda bu aykırılıklar, mirasbırakanın iradesine saygı göstermek isteyen mirasçılara imkan tanınması amacıyla kesin hükümsüzlük sebebiyle sakat olsa dahi bir ölüme bağlı tasarruf mahkeme kararıyla iptal edilmediği sürece geçerli olup, geçerli bir ölüme bağlı tasarruf gibi hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. Mahkemece iptal sebebinin sabit olduğu anlaşıldığı takdirde verilecek iptal kararıyla ölüme bağlı tasarruf geçmişe etkili olacak şekilde diğer bir deyişle mirasın açıldığı günden itibaren hükümsüz olacaktır. İptale ilişkin karar yenilik doğurucu bir hükümdür.

İşlemin kurucu unsurlarında eksiklik olması halinde işlem hiç doğmamış sayılır ve o işlem hakkında yokluk müeyyidesi uygulanır. Eğer ölüme bağlı tasarruf baştan itibaren imkansız ise bu durumda da kesin hükümsüzlük müeyyidesi uygulanacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, saklı paya tecavüz eden ölüme bağlı tasarruflarda özel olarak tenkis yaptırımına tabi tutulmuştur.

Vasiyetname tek taraflı bir hukuki işlem olduğundan muvazaa söz konusu olamaz. Güvenin korunması ilkesi tek taraflı irade açıklaması olan vasiyetnamelerde uygulanmayacağından ve vasiyetçinin gerçek iradesi vasiyet yapmak olmadığından latife beyanları hukuken geçersiz olacaktır.

A. Tasarruftan Yararlananın Vasiyetçiden Önce Ölmesi veya Mirastan Yoksun Olması

TMK m. 548’te miras sözleşmeleri için düzenlenen ancak tüm ölüme bağlı tasarruflarda geçerli olan kuralara göre lehine belirli bir mal vasiyet edilen veya mirasçı atananın mirasbırakandan önce ölmesi halinde ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüz hale gelir. Çünkü mirasbırakandan önce ölüm iradi mirasçılığı ortadan kaldıracaktır. TMK m. 581’e göre “Vasiyet alacaklısı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır.” Ancak vasiyetnamede aksi öngörülmüşse geçerlidir. Diğer bir deyişle aksi vasiyetnameden anlaşılıyorsa miras vasiyet alacaklısının mirasçılarına geçecektir.

TMK m. 578’de belirtilen sebeplerden biri nedeniyle lehine vasiyet yapılan mirastan yoksun ise lehine yapılan vasiyetname kesin olarak hükümsüzdür. Çünkü mirastan yoksunluk nedenlerinin bulunması halinde kişi mirasçı olamayacaktır. Ancak yoksun kalan kanuni mirasçı ise alt soyu yoksunluktan etkilenmeyecektir.

B. Bozucu Koşulun Mirasbırakanın Ölümünden Önce Gerçekleşmesi veya Geciktirici Koşulun İmkansızlaşması

Ölüme bağlı tasarrufun kayıtlandığı bozucu koşul mirasbırakanın ölümünden önce gerçekleşir veya geciktirici koşul imkansızlaşırsa, ölüme bağlı tasarruf hükümsüz olacaktır.

C. Boşanmanın veya Evlenmenin Butlanının Gerçekleşmesi

TMK m. 181’e göre; Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

Bu durumda da aksi mirasbırakanca karşılaştırılmamışsa ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüz hale gelecektir.

TMK m. 159’a göre; Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.

Ölüme Bağlı Tasarrufun İptali

Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.

Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde mirasbırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.

Karşılıklı sağlararası sözleşmeler için geçerli olan TBK m. 28 aşırı yararlanma hükmü, karşılıklı olumlu miras sözleşmesi ve mirastan feragat sözleşmesi için uygulama alanı bulur ancak vasiyetnamelerde aşırı yararlanma söz konusu olamayacaktır.

A. Ehliyetsizlik

Ölüme bağlı tasarrufun tasarruf anında ehliyetsiz biri tarafından yapılmış olması iptal sebebidir. Ehliyetsizlik vasiyetçinin 15 yaşından küçük olması veya ayırt etme gücünün bulunmamasından kaynaklanabilir.

Ehliyet tasarruf yapılırken bulunmalıdır. Tasarruf yapılırken ehliyetli olan bir kişinin sonradan ehliyetsiz hale düşmesi tasarrufun geçerliliğini etkilemeyeceği gibi tasarrufu yaparken ehliyetsiz olan birinin sonradan ehliyetli hale gelmesi de tasarrufu kendiliğinden geçerli kılmayacaktır. Tasarrufun geçerli olarak yapılması arzu ediliyorsa tekrardan yapılmalıdır.

Mirasın geçişinden sonra geçersizlik sebebinin ortadan kalkması sebebiyle de tasarruf geçerli hale gelmeyecektir.

Ölüme bağlı tasarruflar vekil veya temsilci aracılığıyla yapılamaz bizzat mirasbırakan tarafından yapılması gerekir.

Ehliyetsizlik iddiası diğer iptal sebeplerinden daha önce incelenir. Nitekim Yargıtay 3. HD., E. 2015/8256 K. 2016/5805 T. 13.4.2016 sayılı kararına göre;

“O halde, mahkemece; davacı tarafın tüm delilleri toplanarak, öncelikli ehliyetsizlik iddiası yönünden, işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması; devamında ise, davacının murisin iradesinin sakatlandığı yönündeki iddiasına ilişkin olarak da araştırma ve bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında rapor alınmış olmasının tek başına vasiyetçinin ehliyetli olduğuna dair kesin delil olmadığına karar vermektedir. Nitekim Yargıtay 3. HD., E. 2017/14130 K. 2019/993 T. 12.2.2019 sayılı kararına göre;

“Bundan ayrı; Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 91 inci maddesi uyarınca, vasiyetname düzenlemek isteyen ilgilinin fiil ehliyetinin tespiti için doktor raporu istenmesi, noterin takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle, noterin ilgiliden fiil ehliyetinin tespiti için rapor istemesi (veya istememesi), işlemin şekil yönünden geçerliliğini etkilemez. Vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında doktor raporu alınmış ise, bu husus, vasiyetçinin fiil ehliyetine dair ihtilaf olması halinde dikkate alınmalıdır. Bu halde ise; vasiyetçinin fiil ehliyetine dair ihtilaf, en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak çözülmelidir. Somut olayda; yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden aldırılan rapor ile mirasbırakanın fiil ehliyetinin yerinde olduğu, dolayısıyla vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında aldırılan sağlık kurulu raporundaki fiil ehliyetinin var olduğuna dair tespitin doğru olduğu belirlenmiştir.”

B. İrade Sakatlığı

Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır. Bütün bu sebeplerle ölüme bağlı tasarruf iptal edilebilecektir.

aa. Yanılma (Hata)

Vasiyet yolu ile yapılan ölüme bağlı tasarruflarda, mirasbırakanın iradesi esas olduğundan, doktrindeki çoğunluk görüşüne göre TBK m. 30 ve 31 maddelerinin aradığı şartlar bulunmasa dahi işlem hata sebebiyle iptali olunabilecektir. Özellikle borçlar hukuku anlamında hukuki işlem saikte hata esaslı olmadıkça iptal edilemediği halde vasiyet saik hatası sebebiyle iptal edilebilecektir. Bu nedenle, ölüme bağlı tasarruflarda hatanın esaslı olup olmadığına bakılmaksızın her türlü hata, tasarrufla hata arasındaki illiyet bağı kurulabildiği ölçüde, vasiyetin iptali için yeterli olacaktır.

Miras sözleşmesi şeklinde yapılan ölüme bağlı tasarruflarda ise borçlar kanunu kapsamında mı yoksa miras hukuku kapsamında mı hata hükümlerinin uygulanacağı tartışmalıdır. Bir görüşe göre, miras sözleşmesinin tarafları arasında bir ayrım yapılmalıdır. Saikte hatanın miras sözleşmesi ile ölüme bağlı tasarrufta bulunan bakımından bir iptal sebebi teşkil edeceği, diğer taraf yani ölüme bağlı tasarrufta bulunmayan kişi bakımından ise bir iptali sebebi teşkil etmeyeceğini, ancak onun esaslı hatasının iptali sebebi olabileceği savunulmaktadır. Başka bir görüşe göre ise, miras sözleşmesinde, vasiyetin aksine irade kuramı değil, güveni kuramı ile çözüm yolu aranmalıdır. Bu sebeple sözleşmenin her iki tarafına da Borçlar Kanunu hükümleri uygulanması gerektiği savunulmaktadır.

TMK m. 504 f.2’ye göre; ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirlenmesinde açık yanılma halinde, mirasbırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, ölüme bağlı tasarruf iptal edilmeyip, mirasbırakanın gerçek iradesine göre geçerli olarak korunacaktır.

Mirasbırakanın yanılmasının düzeltilerek geçerli kılınması iki koşula bağlıdır:

Hata ya ölüme bağlı tasarrufun konusunu oluşturan şeye veya ölüme bağlı tasarrufla mirasçı yada vasiyet alacaklısı olan kişiye ilişkin olmalıdır.

Mirasbırakanın gerçek iradesi kesin olarak tespit edilebilmelidir. Bu yolla mirasbırakanın farazi iradesine göre ölüme bağlı tasarrufun tamamlanması mümkün değildir. Ölüme bağlı tasarrufta lehtarın şahsında değil de onun niteliklerinde düşülen hatalar düzeltilemez, bunlar birer saik hatası olarak ölüme bağlı tasarrufu iptal edilebilir kılarlar. Örneğin, Sezer isimli bir kişinin kendisine sürekli yardım ettiğini sanarak yardımda bulunmuş fakat gerçekte böyle bir durum hiç olmamışsa bu durumda şahısta yanılma değil saik hatası olacaktır. Dolayısıyla ölüme bağlı tasarruf bu sebeple iptal edilebilecektir. Uygulamada daha çok taşınmazların ada parsel numaraların yanlış belirtilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Yargıtay, mirasbırakanın kastettiği taşınmazın kesin olarak tespitinin mümkün olduğu hallerde, bu hatayı bir geçersizlik sebebi olarak görmemektedir.

TBK’ya göre hukuki işlemlerde kendi kusuru ile hataya düşen, işlemin iptali halinde diğer tarafın zararlarını tazmin etmek zorundadır. Fakat bu kural tek taraflı bir işlem olan vasiyetnamelerde uygulanmayacaktır.

bb. Aldatma (Hile)

Ölüme bağlı tasarrufu yapan kişinin aldatılması halinde işlemin iptali mümkündür. Mirasbırakanın gerek vasiyet alacaklısının, gerek üçüncü kişinin aldatması sonucundan sakatlanan iradesiyle yaptığı vasiyet iptal edilebilecektir. Miras sözleşmesi bakımından ise bir görüşe göre ancak karşı tarafın aldatması ile veya üçüncü kişinin lehine yaptığı aldatmayı karşı tarafın bildiği veya bilmesi gerektiği hallerde iptal olunabilecektir. Diğer görüşe göre ise TBK m. 28 f.2 burada uygulanmayacak diğer bir deyişle miras sözleşmesinin iptali için üçüncü kişinin lehine yaptığı aldatmayı karşı tarafın bilip bilmemesin bir önemi olmayacaktır.

cc. Korkutma (Tehdit – Cebir)

Ölüme bağlı tasarrufla korkutma arasında illiyet bağının varlığı halinde, vasiyette her türlü korkutma (tehdit-cebir), iptal sebebi olarak dikkate alındığı halde, bir görüşe göre miras sözleşmesinde ancak esaslı korkutma iptal sebebi olarak kabul edilecektir. Diğer görüşe göre ise miras sözleşmelerinde esaslı olup olmadığına bakılmaksızın her türlü korkutma iptal nedeni olarak kabul edilir.

Mirasbırakanın İradesini Sakatlayan Sebeplerle İptal Edilebilir Olan Ölüme Bağlı Tasarrufun Geçerlilik Kazanması

TMK m. 504 f.2 uyarınca; “Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.” Diğer bir deyişle, bu tarz ölüme bağlı tasarrufların mirasbırakanın ölümünden sonra ilgilileri tarafından iptali mümkün değildir.

Bir yıl içinde yapılacak dönme için mirasbırakan, TMK m. 542 vd. maddelerinde öngörülen herhangi bir yol ile vasiyetten her zaman dönebilir.

Miras sözleşmesi bakımından ise, bir görüşe göre TMK m. 546 f.2,3 hükmünün burada da uygulanmasını yani mirasbırakanın vasiyet düzenleyerek irade sakatlığı sebebi ile geçersiz olan miras sözleşmesini bir yıl içinde ortadan kaldırabileceğini savunmaktadır. Diğer bir görüş ise, burada TBK m. 39 hükmünün kıyasen uygulanacağını yani mirasbırakanın sağlığında karşı tarafa, miras sözleşmesiyle bağlı olmadığını bildirmesinin yeterli olacağını savunmaktadır. Üçüncü bir görüşe göre ise, mirasbırakan miras sözleşmesinden vasiyetle dönebilir, fakat bunu TBK m. 39 gereğince sağlığında karşı tarafa bildirmelidir.

Tasarrufun İçeriğinin, Bağlandığı Koşul veya Yüklemelerin Hukuka ve Ahlaka Aykırılığı

Ölüme bağlı tasarrufun içeriği hukuka veya ahlaka aykırı olabileceği gibi tasarrufun bağlandığı koşul veya yüklemeler de hukuka veya ahlakı olabilir. Ölüme bağlı tasarruf sayılan bu ihtimallerin tümünde iptal edilebilecektir. Ölüme bağlı tasarrufun kendisi ahlaka aykırılık taşımasa bile, ahlaka aykırı bir ilişkinin kurulması veya korunmasına yönelik ise, bunun da geçersiz olacağı kabul edilmektedir. Bu durumda da geçersizlik ancak iptal davasının koşulları çerçevesinde ileri sürülebilecektir.

Ancak hukuk düzeni bir malın intikalini Miras Hukukundan ayrı olarak özel bir biçimde düzenlemiş veya malikin eşya üzerinde her türlü tasarrufunu yasaklamış ise, bu durumda kesin hükümsüzlük yaptırımı uygulanacaktır çünkü bu halleri düzenleyen kurallar Medeni Kanun kurallarına göre özel hükümler içermektedir.

Şekle Ait İptal Sebepleri

Ölüme bağlı tasarruflar TMK’daki şekil kurallarına uygun olarak yapılmalıdır, bu şekle aykırı olarak yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflar iptal olunabilecektir. Vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılması nisbi olarak yasaklanmış kişilerin vasiyetnamenin düzenlenmesine katılmış olmaları vasiyetnamenin tamamının geçersizliğine neden olmaz. Yalnızca katılanlar veya bunların kanunda belirtilen yakınları lehine bir ölüme bağlı tasarruf yapılmış ise sadece bu tasarruflar iptal olunacaktır.

Dava

Ölüme bağlı tasarrufun iptali davası yenilik doğuran bir davadır. Çünkü, iptal kararı ile davacı lehine yeni bir hukuki durum yaratılır.

Tarafları

İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Vasiyeti tenfiz memuru veya tereke alacaklıları ise bu davayı açamayacaklardır. Ancak tereke alacaklıları şartların oluşması halinde tenkis davası açabileceklerdir.

Davalı ise ölüme bağlı tasarrufla doğrudan doğruya miras hukukuna ilişkin menfaatler sağlayan kimselerdir.

Dava Açma Süresi

İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim