Usulsüz Tebligat
Genel bir tanım verilecek olursa tebligat, tebligata yetkili makamın belirli hukuki işlemlerden haberdar edilmek için o işlemin muhatabına belli usuller çerçevesinde bildirim yapılmasıdır. Ancak tebligata bağlanan sonuçların önemi nedeniyle, bu bildirim basit bir bildirim değildir. Tebligat ile işlemden etkilenecek olan kişinin haberdar edilmesi ve hukuki dinlenilme hakkının etkin bir şekilde kullanılması amaçlanmaktadır. Hukuki dinlenilme hakkı, T.C. Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile teminat altına alınmış olan adil yargılanma hakkının uzantısıdır.
Tebligata bağlanmış olan sonuçların önemi nedeniyle tebligatın içeriği ve nasıl yapılması gerektiği 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile düzenlenmiştir. İlgili yasal hükümlerin ihlal edilmesi halinde tebligatın yokluğu ya da usulsüzlüğü gündeme gelecektir ve diğer kanunlar ile tebligata bağlanmış sonuçlar ortaya çıkmayacaktır. Tebligat en önemli sonucunu süreler bakımından göstermektedir bilindiği üzere süreler kural olarak tebliğ ile başlamaktadır.
Yineleyecek olursak usulsüz veyahut yok sayılan bir tebliğ kanunun tebliğe bağladığı hukuki sonuçları doğurmayacaktır. Bu aşamada usulsüz ile yok sayılmanın ayrımını yapmak gerekmektedir. Usulsüz tebligattan bahsedebilmek için usule aykırı tebliğ edilmiş olsa dahi bir tebligat söz konusudur. Ancak tebligatın kurucu unsurlarından olan yazılı bildirim ve belgelendirme unsurlarının bir arada bulunmaması halinde tebliğin yokluğu söz konusu olacaktır ve hiçbir şekilde geçerlilik sağlanamayacaktır.
Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu’nun 32. ve yönetmeliğin 52. maddesi ile düzenlenmiştir. İlgili hükümlere göre tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap herhangi bir şekilde tebliği öğrenmiş ise tebliğ geçerli olacaktır. Ancak muhatap usulsüz tebliğden hiç haberdar olmaz ise tebligat yapılmamış sayılacaktır. Görüldüğü üzere usulsüz tebligat ancak muhatabın tebliğden haberdar olmaması halinde geçersiz olacaktır. Usulsüz tebligattan haberdar olunması halinde tebliğ geçerli olacağından, muhatabın yeniden usulüne uygun tebligat çıkarılmasını isteme hakkı bulunmamaktadır.
Tebliğ tarihi olarak ise muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarih kabul edilecektir. Muhatabın usulsüz tebliği öğrenip öğrenmediği ve öğrenmişse bunun tarihi, muhatabın beyanına göre tespit edilecektir. Muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkün değildir.
Tebligatın usulsüzlüğü birçok sebepten kaynaklanmış olabilir zira mevzuat hükmüne aykırı şekilde yapılmış olan her tebliğ usulsüz tebligat olarak adlandırılacaktır ancak sebebi her ne olursa olsun usulsüz tebliğe bağlanan sonuç değişmeyecektir. Muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilip usulüne uygun tebligatın sonuçlarını doğuracaktır. Usulsüz tebligatı alan kimse öğrendiğini beyan ettiği tarihten itibaren, ilgili işlem için belirtilen sürede gereğini yapmazsa hakkını kaybetme tehlikesi ile karşılaşacaktır.
Usulsüz tebligata ilişkin bazı Yargıtay kararlarına sitemizden ulaşabilirsiniz.
- Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 23.05.2019 tarihli, 2018/1046 Esas ve 2019/9007 Karar sayılı kararı
- Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2019 tarihli, 2018/13353 Esas ve 2019/3801 Karar sayılı kararı
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.02.2019 tarihli, 2017/1287 Esas ve 2019/90 Karar sayılı kararı
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2010 tarihli, 2010/6291 Esas ve 2010/6117 Karar sayılı kararı