Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Usulsüz Tebliğ Durumunda Yazılı Belge İspatı

Tebligat Kanunu madde 32/2’ye göre, usulsüz tebliğ durumunda, muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih esas alınır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin aksi karşı tarafça tanıkla ispat edilemeyip, sadece yazılı belge ile ispatlanabilir.

12. Hukuk Dairesi      

2015/8686 E. 

2015/10934 K.

  • İHALENİN FESHİ
  • SATIŞ İLANININ BORÇLUYA USULSÜZ TEBLİĞİ
  • İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 127
  • TEBLİGAT KANUNU (7201) Madde 16
  • TEBLİGAT KANUNU (7201) Madde 32

“İçtihat Metni”

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi vekili, kıymet takdiri raporu ve satış ilanının müvekkiline tebliğ edilmediği ve usulsüz tebliğ edildiğini, satış ilanı tebligatı yapılan E.. İ..’yi tanımadığını, bu şahıs ile akrabalık ve yakınlığının bulunmadığını, adı geçenin tebligatın yapıldığı site yakınlarında oturan bir kimse olduğunu ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, esas icra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İnali” olan şahıslara yapıldığını ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmadığını, adresin mernis adresi olup feshi gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçe gösterilerek şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16.maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesine göre; “kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ, aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerden birine yapılır.” 4829 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle Tebligat Kanunu’nun 16. maddesinde yer alan “birlikte oturan ailesi efradı” ibaresi “aynı konutta oturan kişiler” şeklinde değiştirildiğinden, muhatap adına kendilerine tebligat yapılacak aynı konutta oturan kişiler, aile fertleri, yakın ve uzak akrabalar veya hizmetçilerden biri olabileceği gibi bu kimseler dışında kalan ancak muhatapla birlikte oturan diğer kimseler de olabileceklerdir. Muhatapla birlikte oturma şartının gerçekleşmiş sayılabilmesi için muhatapla aynı çatı altında oturmak yetmeyip, aynı daireyi paylaşmış olmak gerekir.
Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir. H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.
Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği’nin 53.maddesinde düzenlenmiş; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Somut olayda, icra dosyası kapsamından taşınmaz maliki olan ipotek borçlusu H.. G..’e yapılan tebligatların tamamının mernis adresi olan, “C.. Mah. Ç..Y..Yolu Cad. No:… İç Kapı No… Koru Merkez Çınarcık/Yalova” adresine yapıldığı anlaşılmaktadır. Aynı adrese gönderilen satış ilanı tebligat evrakının incelenmesinde; “Muhatabın çarşıda olduğunu beyan eden birlikte sürekli ikamet eden tebliğe ehil yeğeni E.. İ.. imzasına tebliğ edildi” şerhi verilerek TK’nun 16. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Şikayetçi, tebligat yapılan E.. İ..’yi tanımadığını, site yakınlarında oturduğunu beyan etmekte olup bu beyanın, tebligat mazbatasında geçen ve Ersin’in “yeğeni” olduğu ve birlikte ikamet ettiklerine yönelik tespitin gerçeğe uygun olmadığı iddiasını da içerdiğinin kabulü gerekir. İcra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İ…” olan şahıslara yapılması ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmaması borçlunun satış ilanı tebligatının usulsüzlüğünü de ileri süremeyeceği anlamında yorumlanamaz. Kaldı ki, borçlu kıymet takdiri raporunun da kendine tebliğ edilmediğini öne sürdüğü gibi evvelce mahkemece yapıldığı kabul edilen tebligatların hiçbirisi satış ilanı tebligatı yapılan “E.. İ..” ye yapılmamıştır.
İİK’nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
O halde mahkemece; şikayetçi, tebligat mazbatasında belirtilen maddi olguların aksini iddia ettiğine göre, HGK kararı uyarınca borçlunun ileri sürdüğü hususlarla ilgili deliller toplanarak ispatlamasına imkan tanınmalı, satış ilanı tebligatı yapılan tarih itibarı ile tebligat yapılan adreste E.. İ..ile birlikte oturup oturmadıkları, aynı daireyi paylaşıp paylaşmadıkları araştırılmalı ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Önceki YazıSonraki Yazı

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim