Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması
Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi alacak haklarının nispiliği ilkesidir. Alacak hakkı, ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kural olarak borç ilişkisinin dışında bir başka gerçek ya da tüzel kişiye karşı borç ilişkisinden doğan alacak hakkı ileri sürülemez. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi ise bunun istisnalarından biridir.
Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi mevcuttur. Bu ilke uyarınca, şirketin ve ortakların malvarlığı, ayrı ve bağımsız olmalıdır. Tüzel kişi ile ortakları arasında malvarlığı ile sorumluluk ayrılmaktadır.
Ancak uygulamada ve doktrinde tüzel kişi ile ortaklarının alanlarının ve malvarlığının birbirine karışması halinde, yetersiz sermaye durumunda, aynı şirketler topluluğu içinde yer alan kardeş şirketler arasında koşulların varlığı halinde ve çok istisnai hallerde Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği de kabul edilmektedir.
Perdenin kaldırılması kuramı sadece tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanan ve onu dürüstlük kurallarına aykırı biçimde bir kalkan olarak sorumluluktan kurtulmak amacıyla kullanan kişilerin sorumlu kılınması yöntemidir. Nitekim perdenin kaldırılması, kişiler hukukunun temel öğelerinden biri olan tüzel kişilik kavramının yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu nedenle mal varlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teori, istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması farklı görünümlerde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri, tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasıdır. Bu kurum, iki veya daha fazla tüzel kişiliğin birbirini dürüstlük kurallarına aykırı biçimde bir kalkan olarak sorumluluktan kurtulmak amacıyla kullanması halinde söz konusu olacaktır.
Tüzel Kişilik Perdesinin Çapraz Aralanması
Tüze kişilik perdesinin kaldırılmasını farklı bir görünümü olan tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması, genellikle kardeş şirketler arasında söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla, özellikle tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması teorisinin uygulanabilmesi için, ana şirket ile kardeş şirket ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu noktada bu şirketlerin ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş şirketler arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen bu şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuştur. Ayrıca bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir.
Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir.
Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.
Son olarak tüzel kişilik perdesinin kaldırılması bazı durumlarda kaçınılmaz olmakla birlikte burada tek hukuki dayanağımız olan hakkın kötüye kullanılmasıyla ilgili kural genel kural değildir; istisna kuraldır. İstisnaları da dikkatli ve özenle, amacına uygun olarak kullanmak ve istisnaları genel hale dönüştürmemek gerekmektedir. Başka bir anlatımla, bu teori kişiler hukukunun temel ilkesi olan ayrılık ilkesinin özüne dokunduğu için ancak münferit olaylarda, halin icabına göre tatbik edilmeli ve somut olayla sınırlı kalacak şekilde kullanılmalı, genelleştirilmemelidir.