Trafik Kazası Nedeniyle Uğranılan Zararlar
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, motorlu araçların sebep oldukları trafik kazalarından doğan zararların tazmini borcunu, motorlu aracın işletenine yüklemiştir. KHK’nın 85. maddesinde açıkça ve doğrudan doğruya işleten kavramı düzenlenmiş ve motorlu bir aracın verdiği zarardan işletenin sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde işleten kavramı tanımlanmıştır. Buna göre işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehini gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmıştır. Bunun yanında kanun işletenin belirlenmesinde şekli ölçü yerine maddi ölçüyü esas alarak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğinin ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunun ispat edilmesi halinde bu kimsenin de işleten sayılacağını düzenlemiştir. Buna göre, bir kimsenin araç işleteni olup olmadığının belirlenmesinde trafik sicilindeki kayıtlar tek başına ölçü olarak esas alınmamaktadır.
İşletenin belirlenmesinde şekli ölçüt ve maddi ölçüt olmak üzere iki ölçütten yararlanılır. Şekli ölçüte göre; trafik sicili, trafik belgesi, trafik sigorta poliçesi, vergi kaydı gibi bazı resmî belgelerde ve kayıtlarda ismi geçen kişi gerçek işleten sayılır. Maddi ölçüte göre ise; işleten, araçtan maddi ve manevi fayda sağlayan, aracın giderlerini karşılayan ve tehlikesini üstlenen kişidir.
Motorlu aracın yalnızca işleten tarafından kullanılabileceği günümüz koşullarında elbette düşünülemeyecek bir husustur. Kanun koyucu da bu gerçeği görerek, işletenin sorumluluğunda meydana gelebilecek duraksamaları önlemek adına işletenin, eylemlerinden sorumlu olduğu kişileri düzenleme ihtiyacı duymuştur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 85/f. 4 ve m. 86/f. 1 hükümleri ile işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilere yer verilmiştir. Bu kişiler, işleten olan veya işleten olmayan sürücü ile aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerdir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, işleten sayılan kişi veya kişiler bu zarardan sorumlu olur. İşletilme halinde olan aracın verdiği zarardan sorumluluk değerlendirilirken, KTK gerçek ve özel kişilerle kamu tüzel kişilerinin arasında ayrım yapmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olunmasını öngörmüştür. İşletenin sorumluluğunun birtakım şartları vardır. Bunlar; aracın motorlu bir araç olması, motorlu aracın işletilme halinde olması, aracın işletildiği yerin karayolu olması, aracın işletilmesi sebebiyle bir zararın doğması ve zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağının bulunmasıdır.
İşletilme halinde olmayan bir aracın verdiği zararlar sebebiyle işletenin sorumluluğu KTK m. 85/ f.3 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre; işletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Ayrıca ilgili fıkrada zararın trafik kazası sonucu ortaya çıkması gerektiği açıkça düzenlenmiştir.
Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında meydana gelebilecek kazalarda, motorlu araç işleteninin üçüncü kişilere karşı olan mali sorumluluğunu belli sınırlar içinde karşılamayı amaçlayan ve kanun koyucu tarafından yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüne Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası denilmektedir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, KTK m. 91 hükmünde belirtildiği üzere işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Sigortalı aracın üçüncü kişilere vermesi muhtemel bir zarar söz konusu olduğunda, işleten ortaya çıkan zararı KTK m. 85 uyarınca giderme borcu altındadır. Uygulamada ve halk dilinde zorunlu trafik sigortası, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile işleten KTK m. 85 uyarınca kendisine yüklenen sorumluluğu m. 91 ile sigorta teminatı kapsamına alabilmektedir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigorta ettirenin motorlu aracın işletilmesi sırasında sebep olduğu zararlardan dolayı üçüncü kişilerde veya onların eşyalarında meydana gelen zararların, poliçede belirlenen limitler dahilinde karşılanması amaçlanmaktadır. Bu sigortanın kapsamı, KTK m.91/f.1 ve KTK m.85/f.1’e yapılan atfa dayanılarak belirlenmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3. ve A.5. maddesi ile de teminatın kapsamı düzenlenmiştir. Bunlar:
- Maddi zararlar teminatı
Buna göre, hak sahibinin kaza tarihi itibariyle Genel Şartlardın A.5. maddesinin (a) bendinde tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmaları maddi zarar olarak kabul edilmektedir.
- Sağlık giderleri teminatı
Trafik kazası sebebiyle zarar gören üçüncü kişinin bedensel olarak kaza öncesindeki durumuna kavuşmasını sağlamak üzere protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren bir teminat türüdür. Trafik kazası sebebiyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarınım A.5. maddesinin (b) bendine göre, sağlık giderleri teminatı, KTK m. 98 hükmü uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olup sigortacının ve Güvence Hesabı’nın bu teminata ilişkin sorumluluğu sona ermiştir. Ancak zarar görenin SPK’nın SUT çizelgelerine göre karşıladığı tutarın üzerindeki sağlık giderleri veya hastane masrafları sonrası ortaya çıkabilecek evde bakım giderleri gibi zararları talep edilebilecektir.
- Sürekli sakatlık teminatı
Trafik kazası sonucunda zarara uğrayan üçüncü kişinin, iyileşemeyecek şekilde sakatlanması durumu sürekli sakatlık hali olarak ifade edilmektedir. Sakatlıklar, geçici veya sürekli olabilir. Trafik kazası sebebiyle zarar gören kişinin tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri, bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla, sürekli sakatlık teminatının kapsamındadır.
Bu teminat türüne dahil olarak; ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar ile meslek sahibi olmanın önüne geçilmesi, meslekte yükselmenin engellenmesi gibi zararlardan doğan zarar kalemleri de tazmin edilmektedir.
- Destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı
Ölüm teminatı, üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destekten yoksun kalma zararlarını karşılamak üzere KMAZMSS Genel Şartları ekinde yer alan esasa göre belirlenecek bir tazminattır.
Trafik kazası neticesinde üçüncü kişinin ölümü sebebiyle ölenin desteğinden yoksun kalanların destekten yoksun kalma zararlarını karşılamak üzere, KMAZMSSGŞ Ek: 2 düzenlemesinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminat destekten yoksun kalma tazminatıdır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarınım A.5. maddesinin (ç) bendine göre, söz konusu tazminatın miktarının tespitinde ölen kişi esas alınır. Uygulamada özellikle tazminat hesaplamaları TRH2010 yaşam aktüeli gibi çeşitli teknik ölçütler esas alınarak bilirkişilerce yapılmaktadır.
Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (f) bendi ve KMAZMSS’nin A.6. maddesinin (f) bendinde manevi zararların sigorta teminatının dışında olduğu açıkça düzenlenmiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da manevi tazminata yönelik taleplerin sigorta teminatı dışında olduğuna hükmedildiği görülmektedir: “Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin (f) bendi ile Zorunlu Trafik Genel Şartlarınım 3. maddesinin (e) bendi uyarınca manevi zararlar trafik sigortası teminatının dışındadır. Davalı … Sigorta Şirketi poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olup teminat limiti dışında olan ve teminat limiti üstünde kalan kısım yönünden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı gibi manevi tazminattan sorumlu tutulması da doğru görülmemiş, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmeyeceğinden hükmün, 6100 Sayılı HMK’nin geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 Sayılı HUMK’nin 438/7. maddesi gereğince düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” (1)
İşletenin, trafik kazası nedeniyle şartları varsa manevi zararlardan da tehlike sorumluluğu uyarınca manevi tazminat ile sorumlu olması mümkündür. Ancak manevi zararın giderilmesi için getirilen manevi tazminat, 6085 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 232 sayılı Kanunla değişik 55’inci maddesi uyarınca KMAZMSS teminatına dahil edilmemiştir.
Uygulamada, trafik kazalarından doğan tazminat davalarının büyük çoğunluğunda haksız fiilden zarar görenler sigortacıya maddi tazminat talepleri için doğrudan başvuru yaparken manevi tazminat talepleri için ise motorlu araç işleteni ve sürücüsüne başvurmaktadır. Eğer haksız fiile sebebiyet veren aracın, motorlu kara taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası (uygulamada genellikle kara araçları kasko sigortası sözleşmesi ile aynı poliçeye eklenmektedir) ile ek teminat olarak düzenlenmiş manevi tazminat maddesi bulunmuyor ise veya manevi tazminat maddesi bulunmakla birlikte, mahkemece belirlenen teminatı aşan bir manevi tazminata hükmediliyor ise, manevi tazminat tutarı doğrudan veya aşan kısım için nihayetinde motorlu araç işleteni ve / veya sürücüsüne talep yöneltilecektir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.6. maddesinin (b) bendinde, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışında olduğu düzenlenmiştir. Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerin teminat dışında olması, “hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesine dayanmaktadır.
Ayrıca Kanunu’nun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasında ve 91’inci maddesinde, işletene ait motorlu bir aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişilere doğrudan verilecek beden ve eşya zararları teminat altına alınarak sigortanın kapsamı sınırlandırıldığından, işleten veya sürücünün ölüm ve yaralanmaları halleri teminat dışındadır.
Bunlara ek olarak Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.6. maddesinin diğer bentleri ile beraber bazı haller de teminat kapsamı dışında bırakılmıştır. (2)
KTK m. 109, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak on yıl içerisinde zamanaşımına uğrayacağını düzenlemiştir. Kanun koyucu ayrıca, zararın cezayı gerektiren bir fiil nedeniyle doğmuş olması ve ceza kanunun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü hallerde bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağını belirtmiştir. Örneğin; trafik kazası sebebiyle maddi zarara uğrayan zarar gören, tazminat yükümlüsünü beş yıl sonra öğrenmiş ise zararı ve tazminat yükümlüsünü ancak bu tarihte öğrenilmiş olacağından zarar görenin iki yıl içerisinde dava açma hakkı olacaktır. Ancak aynı zarar görenin, tazminat yükümlüsünü öğrenmesi kazadan itibaren dokuzuncu yılda olmuşsa, kazadan itibaren on yıl dolmadan dava açması gerekecektir.
Öte taraftan, Covid-19 salgını sebebiyle getirilen 26 Mart 2020 tarihli 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (3) ve 30 Nisan 2020 tarihli Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı (4) gereğince yargı alanındaki ilgili süreler durdurulmuş olduğundan hali hazırda doğmuş haklar için bu süreler 13 Mart 2020 (bu tarih dahil) ve 15 Haziran 2020 (bu tarih dahil) tarihleri arasında duracaktır. Ayrıca, bu tarihler arasında doğan haklar için zamanaşımı süreleri ile beraber ilgili tüm yargı alanına ilişkin süreler 16.06.2020 tarihine kadar işlemeye başlamayacaktır.
KAYNAKÇA
(1) Y. 17. HD., T. 24.6.2019, 2016/18108 E., 2019/7837 K.
(3) https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200326M1-1.htm
(4) https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/04/20200430-1.pdf