Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Ticaret Sicilinden Terkin Edilen Şirkete Karşı İcra Takibi

 

Bilindiği üzere icra takibinin taraflarını alacaklı ve borçlu oluşturmaktadır. Alacaklı takip talebinde bulunan, borçlu ise kendisine karşı takip yapılan kişidir. İcra takibi süresince, takip içerisinde yer alabilen alacaklı ve borçlu dışındaki kişiler takibin tarafı olmayıp yalnızca üçüncü kişi sıfatına sahiptirler.

Alacaklı ve borçlunun icra takibinde taraf olup, taraf takip işlemlerinde yer alabilmeleri için, taraf ehliyetine sahip olmaları gerekmektedir. Taraf ehliyeti, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda açıkça düzenlenmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesi uygulama alanı bulmaktadır. İlgili maddeye göre 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında hak ehliyetine sahip olan gerçek ve tüzel kişiler, aynı zamanda taraf ehliyetine de sahiptirler.

Taraf ehliyetinin tanımı bu şekilde yapıldıktan sonra sicilden terkin edilmiş şirketlerin durumu ele alınacaktır. Yalnızca hak ehliyetine sahip gerçek ve tüzel kişiler taraf ehliyetine sahip olup icra takibinin tarafını oluşturabileceğinden, taraf ehliyeti bulunmayan kişiler alacaklı ya da borçlu sıfatıyla takipte yer alamayacaklardır. Ayrıca taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olduğundan re’sen incelenecektir ve her zaman ileri sürülebilecektir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 01.10.2018 tarihli, 2018/4016 Esas ve 2018/8889 Karar sayılı kararında “…Ehliyetsizlik hali irade bildirimini geçersiz kıldığından, bu durumda olan kişinin yapmış olduğu işlemler ve tasarruflar da hukuki sonuç doğurmaz. Takip ehliyeti yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre kamu düzenine dair olduğundan, her zaman ( süresiz ) şikayet yolu ile ileri sürülebilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, icra müdürü ve icra mahkemesi de bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden ( re’sen ) gözetmelidir…” ifadelerine yer verilmiştir.

Ticaret sicilinden terkin edilmekle tüzel kişilik sona ermiş olacağından terkin edilen şirketin hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyeti sahip olma imkanı kalmayacaktır. Bu nedenle sicilden terkin edilen şirkete karşı borçlu sıfatıyla takip yapılamayacağı gibi, şirket de alacaklı sıfatıyla takip talebinde bulunamayacaktır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 04.02.2019 tarihli, 2018/9275 Esas ve 2019/1210 Karar sayılı kararında “…Tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren ( münfesih ) şirketin, yargılamanın tarafı olmak ehliyeti de bulunmamaktadır. Davadan önce veya dava devam ederken tüzel kişiliğin son bulması halinde davaya devam edilmesine imkan yoktur. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olup hakimin bu hususu resen de göz önünde bulundurması zorunludur.

 

Ticaret Sicilinden kaydı terkin edilen şirketin tüzel kişiliği son bulur. Terkinin tüzel kişinin bizatihi kendisi hakkında sonuç doğurabilmesi için Ticaret Sicili Gazetesinde ayrıca ilanına da gerek bulunmamaktadır…” ifadelerine yer verilmiştir.

Sonuç olarak sicilden terkin edilmesi nedeniyle tüzel kişiliği sona eren şirket adına ya da aleyhine icra takibi başlatılabilmesi için, ihya davası açılarak şirketin ihyasına karar verilmesi gereklidir. İhya kararı neticesinde taraf teşkili sağlanmış olacağından şirket alacaklı ya da borçlu sıfatına sahip olabilecektir.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim