Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Tasarrufun iptali davası icra takibi yoluyla alacağını tahsil edemeyen alacaklının, borçlunun son 5 yıl içerisinde menkul ve gayrimenkul mallarına ilişkin tasarruflarını, mal kaçırma saiki ile yaptığını iddia ederek iptalini talep etmesidir. Bir tür eda davasıdır. İşlem geçerlidir, muvazalı işlem olduğu iddia edilerek tasarrufun iptali davası açılamamaktadır. Alacaklı tarafından borçluya ve malı devralan üçüncü kişiye karşı açılan bir dava türüdür. İİK m. 277 ve devamında düzenlenmiştir. 

TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ TARAFLARI 

İİK m.277’de davayı kimlerin açabileceği düzenlenmiştir. Buna göre elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı, iflas dairesi yahut İİK m.245 ve İİK m.255-(3) fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri bu davayı açabilir. 

İptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. 

Tasarrufun iptali davalarında en az üç taraf mevcut olup, alacağını icra takibi ile tahsil edemeyen ve borçlu hakkında aciz vesikası alan alacaklı davacı sıfatına sahip olur. 

Alacaklıdan mal kaçırma saiki ile hareket etmiş olan borçlu ise davalı taraftadır. Tasarrufun iptaline konu edilen menkul ve gayrimenkul malı elinde bulunduran üçüncü kişi ise davalı olarak davada taraf olmaktadır. 

Dolayısıyla tasarrufun iptalini talep eden elinde gerçek bir alacağı olan alacaklı davacı, mal kaçırma saiki ile tasarrufta bulunan borçlu ve bu tasarrufun diğer tarafı olan üçüncü kişi ise davalı konumdadır. 

Tasarrufun İptali Davasının Şartları 

1-) Tasarrufun iptali davası açabilmek için öncelikli şart alacaklı ile borçlu arasında gerçek bir borç ilişkisi bulunmasıdır. Burada gerçek bir borç ilişkisinin aranmasının sebebi üçüncü iyi niyetli kişinin iktisabını korumaktır. Buradaki gerçek alacaktan kasıt, Yargıtay tarafından geriye doğru düzenlenemeyen alacak türündedir. Örneğin makbuz geriye doğru düzenlenebildiği için gerçek bir alacak hükmünde değildir. Aynı şekilde senetler, çek veya bono da geriye doğru düzenlenebildiği için gerçek bir alacak sıfatı taşımamaktadır. Sadece fatura ve defter kayıtları gibi geriye doğru düzenlenemeyen alacaklar gerçek bir alacak sıfatını taşımaktadır. 

2-) Borçlu hakkında kati veya geçici aciz vesikasının alınması gerekmektedir. Açılan icra takibi alacağın borçlusu hakkında aciz vesikası alınması gerekir. Haciz sırasında hacze kabil mal bulunamamış olması geçici aciz vesikası hükmündedir. Ancak davanın açılması sırasında bu belgeye ihtiyaç yoktur. Uygulamada aciz vesikasını sonradan ikame etmek mümkündür. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus davanın başında geçici aciz vesikası sunan davacının, daha sonra kesin aciz vesikasını dosyaya sunması gerektiğidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/2516 Esas ve 2013/224 Karar sayılı kararında “…Dosyaya kesin veya geçici aciz belgesi sunulmamıştır. Bu durumda mahkemece dava şartı olan kesin veya geçici aciz belgesi sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır …” belirtmiştir. 

3-) Başlatılan icra takibinin kesinleşmiş olması gerekmektedir. Ancak bu konu hakkında Yargıtay’da fikir birliği bulunmamaktadır. Yargıtay bazı kararlarında takibin kesinleşmesi gerektiğini savunurken, diğer kararlarında kesinleşmesini gerekli bulmamıştır. 

Tasarrufun İptali Davası Hakkında Genel Bilgiler 

Tasarrufun iptali davalarına İİK.’nın 281. Maddesince genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir. Uygulamada sıklıkla yanılgıya düşülen bir durum ise dava konusu olan tasarrufun ticari bir ilişkiye dayandığından yahut davacı tarafların ticari işletme olmasından davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılmasıdır. Ancak dava konusu tasarrufun hukuki mahiyetine bakılmaksızın görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. 

Tasarrufun iptali davasında gerçek alacak bono ile temellendirilebilir. Ancak bonodaki borç soyut olduğundan, borcun doğum tarihi senedin tanzim tarihidir. Bu nedenle tanzim tarihinin tasarruf tarihinden önce olması gerekmektedir. 

Aynı şekilde çek için de düzenlenme tarihinin tasarruftan önce olması gerekmektedir. Düzenlenme tarihinin tasarruf tarihinden sonra olması durumunda Yargıtay tarafından aranan “gerçek bir borç ilişkisi” şartı gündeme gelmeyecektir. 

Bağışlamalar, ivazsız(karşılıksız) tasarruflar, borçlunun acz halinde yaptığı tasarruflar, alacaklılara zarar vermek amacıyla yapılan tasarruflar iptale konu olabilecektir. 

Uygulamada yapılan alım-satım sözleşmelerinde bedelin düşük gösterilmesi, ödeme yerine taşınmaz veya ticari işletmenin devredilmesi sıkça rastlanılmaktadır. Bu gibi durumlardan zarar görmemek, mağdur olmamak adına avukatınıza danışarak gerekli hukuksal işlemleri gerçekleştirmeniz önem arz etmektedir. Bu ve benzeri tüm hukuksal işlemleriniz için her zaman bizimle iletişim geçebilirsiniz. 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim