Hafta İçi : 09:00-18:00
·

TTK’da ortağın haklı sebeple şirketten çıkarılması ve ortaklıktan çıkarma için mahkemeye başvurulması ve ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerle şirketten çıkarılması önemli karar olarak kabul edilmiş ve TTK m. 621’deki nisaplara bağlanmıştır. TTK m. 616/f. 1/h’de bir ortağın çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayılmıştır. Genel kurulun bu kararı, TTK m. 621’deki nisapla alması gerekmektedir.

TTK m.616 uyarınca, “Genel kurulun devredilemez yetkileri şunlardır:  h) Bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması.  … f) Bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması.”

TTK m.621 uyarınca, “(1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir: …

  1. h) Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması.

(2) Kanunda belli kararların alınabilmesi için ağırlaştırılmış nisap aranıyorsa, bu nisabı daha da ağırlaştıracak şirket sözleşmesi hükümleri, ancak şirket sözleşmesinde öngörülecek çoğunlukla kabul edilebilir.

(3) Bir ortağın şirketten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme değişikliği, şirket sermayesini temsil eden tüm ortakların genel kurul toplantısında oy birliği ile karar almasıyla mümkündür.”

İlgili hükümler doğrultusunda, bir ortağın haklı sebeple şirketten çıkarılmasına ilişkin mahkemeye başvurulması için genel kurul kararı alınması; genel kurul kararının alınması içinse TTK m.621’deki nisapların sağlanması zorunludur.

TTK m. 621 uyarınca karar alınabilmesi için, esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun toplantıda hazır bulunması ve yine esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun olumlu oy vermiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla, oy hakkına sahip sermayenin tamamının salt çoğunluğu toplantı nisabı olarak belirlenmiştir. TTK m. 621’de aranan ikinci kriter, toplantıda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin olumlu oy kullanmasıdır. İki ölçüt birlikte sağlandığında karar alınabilir.

TTK m. 621’de öngörülmüş olan önemli karar nisabı, TTK m. 621/f. 2’ye göre şirket sözleşmesinde yapılacak değişiklik ile ağırlaştırılabilir ise de hafifletilemez.

Yine ortağın çıkarılması için TTK m.616/3 gereğince, şirket sözleşmesine ortaklıktan çıkarma sebebi eklenebilir. Söz konusu genel kurul kararının sermayeyi temsil eden tüm ortakların oy birliği alınması gerekmektedir. Sonrasında, şirket sözleşmesinde belirtilen sebepler nedeniyle genel kurul tarafından ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilebilir. TTK m.640/2 gereğince, çıkarma kararı çıkarılan ortağa noter aracılığıyla bildirilir. Ortak kararın kendisine bildirilmesinden itibaren 3 ay içerisinde iptal davası açabilir.

TTK m.640 uyarınca, “ (1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.  (2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.”

 Konuya ilişkin Yargıtay kararına aşağıda yer veriyorum. (Ayrıca ekte iletiyorum):

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/1371 E. , 2018/7059 K. “İlk Derece Mahkemesince, …’nun 640/2. maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarma kararının limited şirket genel kurulu tarafından alınabileceği, davalının şirketten çıkarılması konusunda alınmış bir ortaklar genel kurul kararının bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının, limited şirketler açısından genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olması sebebiyle önemli kararlar arasında olduğu, davalının şirketten çıkarılması konusunda alınmış ortaklar genel kurul kararının, davanın ön şartını oluşturması ve davalının şirketten çıkarılması konusunda alınmış bir ortaklar genel kurul kararının bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nun 114/2, 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, genel kurul kararının varlığına ilişkin kanuni ön şart yerine getirilmeden açılan davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle, istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. … İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davacı yanca yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.”
  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/24 E. , 2016/1120 K. “Dava, limited şirket ortağının ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkin olup dava, 18.07.2013 tarihinde yani 6102 sayılı TTK’nın 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 640. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması için şirket dava açabilir. Ortağın bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceğine dair yasada düzenlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca şirketin bu davayı açabilmesi için de aynı yasanın 616. maddesinin birinci fıkrasının h bendi gereğince, genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerekir. Bu durumda, davacının aktif dava ehliyeti olmadığı gözetilerek davanın bu nedenle reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”
  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/2664 E. , 2017/607 K.”Davacı şirketin ve davalının … Otelcilik Ltd. Şti’nin ortakları oldukları anlaşılmaktadır. Limited şirket ortağının çıkarılmasına ilişkin yasal düzenleme TTK 640 maddesinde düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme gözetildiğinde limited şirket ortağının diğer ortak aleyhine haklı sebeple çıkarma davası açması olanaklı değildir. Böyle bir davanın ancak … Otelcilik Ltd. Şti. tarafından açılması gerekir. Somut olayda davacı ortağın şirket adına açtığı bir dava da bulunmadığından aktif husumet yönünden davanın reddi gerekmektedir.” (İlgili kararda, iki ortaklı şirketler yönünden nitelikli çoğunluk arayan genel kurul karar nisabının uygulanmaması gerektiği, aksi halde ortaklıktan çıkarma davası açılamayacağı yönünde karşı oy vardır.)
  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/2945 E. , 2020/879 K.  “Dava, davalı limited şirketin genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. TTK’nın 621. Maddesinde önemli genel kurul kararlarının düzenlenmiş olup, bu düzenleme içinde 621/1-h maddesinde “Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması.” önemli karar olarak nitelendirilmiştir. Önemli kararların temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği madde hükmünde açıklanmıştır. Dolayısı ile davalı şirketin iki ortağının olduğu göz önüne alındığında, her iki ortağın da aynı yönde oy kullanmaması halinde önemli kararlardan sayılan ortağın haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması için genel kurul kararı bakımından nisabın oluşması mümkün değildir. Bu nedenle 18/06/2013 tarihli genel kurulda alınan “7” numaralı karar bakımından TTK 621/h maddesindeki nisap gerçekleşmediğinden bu maddenin geçersizliğine hükmedilmesi gerekirken mahkemece bu karar bakımından davanın bölge adliye mahkemesince kısmen reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.”

Ortaklıktan çıkarma haricinde ayrıca TTK m.636’da haklı sebeple şirketin feshi düzenlenmiştir. TTK 636/3 uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde her ortak şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Bu doğrultuda Yargıtay’ın, feshin son çare olması ilkesi gereğince, şirketin devamının mümkün olması halinde davacı ortağa payının değeri verilerek ortağın çıkarılmasına  karar verilmesi gerektiği yönünde kararları mevcuttur. Ancak bu durumda önemli husus, açılacak davada öncelikle şirketin feshinin istenmesi gerektiğidir. Yine her ne kadar mahkeme fesih dışında bir karar verebilecek ise de, (çıkan ortağa payının değerinin ödenmesinin şirketi zor duruma düşüreceği gibi sebeplerle) şirketin feshine de karar verebilir. Bizim olayımıza benzer şekilde (çıkarılacak ortağın %50 paya sahip olması), iki ortaklı limited şirketlerde de ortaklıktan çıkarma için mahkemeye başvurulması yönünde genel kurul kararı alınması için nisap sağlanamamaktadır. Konuya ilişkin bir makaleyi ekte iletiyorum. İlgili makalede yer verildiği üzere, ortaklıktan çıkarma için mahkemeye başvurulamamasına ilişkin sorunun “haklı sebeple fesih” davası ile çözülmeye çalışılması değerlendirilmiştir. Ancak yukarıda ifade etmiş olduğum üzere, mahkemenin fesih kararı vermesi ihtimali bulunduğu gibi fesih kararı vermese dahi DAVACI ortağın çıkarılmasına karar verecektir. Bu nedenle ilgili çözümün bizim açımızdan uygun olduğunu düşünmüyorum.

 

TTK m.636/3 “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.”

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim