Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Taahhüdü ihlal suçu  ya da kanundaki adıyla ödeme şartını ihlal 2004 sayılı İcra İflas Kanunu ile düzenlenmiş bir icra suçudur. Bilindiği üzere modern takip hukuku sonuçlarını borçlunun mal varlığı üzerinden gerçekleştirmektedir. Eski Çağ hukukunda olduğu gibi borç ödenmediği takdirde borçlunun hatta kimi durumlarda borçlunun aile bireylerinin özgürlüğünden vazgeçilmesi, borca karşılık bireylerin özgürlüğünün feda edilerek “borç köleliği” oluşturulması mümkün değildir. Çağdaş takip hukukunda borç ödenmediği takdirde borçlunun veya aile bireylerinin şahsı üzerinde herhangi bir cebir uygulanmaz.

Ancak borçlunun ve üçüncü şahısların kötü niyetleri davranışlarının hukuk düzeni içerisinde himaye edilmemesi ve takip işlemlerinin sağlıklı ilerlemesini sağlamak amaçlarıyla takip hukukunun özelliklerinden kaynaklanan birtakım suçlar düzenlenmiştir. Yine bu amaçla İİK madde 340 düzenlemesiyle taahhüdü ihlal suçu düzenlenmiştir. İlgili madde düzenlemesi “111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.” şeklindedir.

Taahhüdü ihlal suçu nedeniyle borçlunun cezalandırılabilmesi için suç unsurlarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu unsurlar;

  • Geçerli bir icra takibi olmalıdır.
  • Geçerli bir borç ödeme taahhüdü olmalıdır.
  • Taahhüt geçerli bir sebep olmaksızın ihlal edilmiş olmalıdır.
  • Taahhüdün ihlal edildiğine ilişkin alacaklının şikayeti olmalıdır.

Şeklinde sıralanabilir kanun maddesinde yer verilen unsurlar gerçekleştiği takdirde borçlunun cezalandırılmasına karar verilecektir. Ancak yine kanun maddesinde belirtildiği üzere borçlu taahhüt nedeniyle sorumlu olduğu miktarı öderse icra cezası tüm sonuçlarıyla ortadan kalkacaktır.

Bu çalışmamızda suçun unsurları bakımından en sık sorun yaşanan taahhüdün geçerliliği unsurları üzerinde durulacaktır. Kanun maddesinde iki tip taahhütten bahsedilmiştir bunları alacaklının kabulüne bağlı olan ve alacaklının kabulüne bağlı olmayan taahhüt şeklinde sıralayabiliriz.

İİK’nın 111. maddesine göre kararlaştırılan ödeme taahhüdünde, alacaklının onayı gerekmez. Alacaklının onayı aranmadığı için yasal taksit hakkı olarak da adlandırılan bu kurum uyarınca borçlu hacizden sonra ancak alacaklının satış talebinden önce borcunu eşit taksitlerle ödemeyi taahhüt eder ve birinci taksiti de derhal yatırırsa ödeme taahhüdü gerçekleşmiş olur. Bundan sonra, borçlunun geriye kalan taksitlerden herhangi birini hiç veya zamanında yatırmaması halinde taahhüdü ihlal suçu oluşur.

Diğer ihtimal olarak borçlu hacizden önce veya sonra borcunu taksitle ödemeyi teklif edebilir, borçlunun bu teklifi alacaklı tarafından kabul edilirse ödeme taahhüdü gerçekleşmiş olur. Alacaklı tarafından kabul edilmemiş taahhüdün yerine getirilmemesi halinde şüphesiz suç oluşmayacaktır. Ayrıca ödeme taahhüdüne aykırı davranışın suç olarak kabul edilip borçlunun cezalandırılabilmesi için, takip kesinleştikten sonra taahhütte bulunulmuş olması gerekmektedir.

Geçerli bir taahhüt için Yargıtay’ca da sıklıkla aranan bir diğer husus ise taahhüdün hiçbir şüpheye yer vermeksizin açık ve anlaşılır olması gereğidir. Taahhüt koşula bağlanmamış olmalı ve borcun tamamını kapsamalıdır karşılıklı anlaşma sonucu vazgeçilen bir kısım söz konusu ise bu husus da açıkça belirtilmelidir. Taahhüt nedeniyle borçlunun sorumluluğunun sınırları kesin bir şekilde belirlenmelidir, muğlak ifadelerin kullanılması taahhüdün geçersizliğine sebebiyet verecek olup muhtemel bir şikayet sonucunda beraat kararı verilmesine sebep olacaktır. Vade tarihlerinin ve miktarlarının da açık anlaşılır olması zorunludur. Sıklıkla karşılaşılan bir diğer sorun ise taahhüt tarihine dek işlemiş faize yer verilmekle birlikte son taksit tarihine kadar işleyecek faize ilişkin bir açıklama yapılmamış olması durumudur, taahhüdün geçersiz olmaması için işlemiş ve işleyecek faizlerin de açıkça belirtilip taahhüt kapsamı altına alınması gerekmektedir. Borç kalemleri ayrıntılı olarak belirtilmeli bunlara ilişkin bir vazgeçme söz konusu ise bu durumda açıkça belirtilmelidir. Son olarak taahhüdü ihlal nedeniyle mahkumiyet hükmü verilebilmesi için taahhüdün para alacağına ilişkin olması zorunludur.

Taahhüdü ihlal nedeniyle yapılacak şikayetlerde görevli ve yetkili mahkeme icra takibinin yapıldığı yerdeki icra mahkemesidir.

Taahhüdü ihlal nedeniyle borçlunun cezalandırılabilmesi için şikayetin süresinde olması gerekmektedir. Şikayet süresi İİK’nın 347. maddesi uyarın alacaklının suçun işlendiğini öğrendiği tarihten itibaren üç ay ve her halde suçun işlenmesinden itibaren bir yıldır. Şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığı mahkemece re’sen incelenecek hususlardandır.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim