Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Resmi belgede sahtecilik suçunda belgenin aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığında takdir yetkisi münhasıran hakime aittir. Hakim belgenin aslını incelemek ve belgenin objektif olarak aldatma yeteneğine haiz olup olmadığını tespit etmekle yükümlüdür.

Resmi belgede sahtecilik suçu TCK 204.maddedsinde yer almaktadır.
Madde 204- (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi
başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu
görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde,
verilecek ceza yarısı oranında artırılır.

Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararında da açıklandığı üzere, belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, mahkemece söz konusu belgenin objektif olarak aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının tespitinin mümkün olmaması karşısında; resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmiştir.

 

SUÇUN YALNIZCA KASTLA İŞLENEBİLECEK OLMASI;

Ayrıca Resmi Belgede Sahtecilik suçunda manevi unsur olarak kast söz konusu olmalıdır. Yani bu suç yalnızca kastla işlenebilen bir suçtur. Fail, suçun maddi unsurlarını bilmeli ve istemelidir. Resmi belgede sahtecilik suçu kasten işlenebilen bir suç olup bu suçun oluşması bakımından fail resmi belgede sahtecilik suçunda kastına sahip olmalıdır. Sahtecilik kastı için ise failde zarar vermek bilinç ve iradesi bulunmalıdır.

Örneğin polis kimliğinin sahte olarak düzenlenmesi halinde, işbu fiil  sahtecilik amacıyla değil de tamamen özenme, müspet duygular sonucu düzenlenmiş ve başkalarına ibraz edilmemiş, kullanılmamış olması halinde zarar verme/sahtelik kastı söz konusu olmayacaktır. Çünkü düzenlenen belgenin bu kast çerçevesinde bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Sahte belge düzenleyen kişi bunun suç unsuru oluşturduğunu  bilmemesi halinde ve  düzenlediği belgeyi kişi yahut kuruma ibraz etmemiş ise yukarıda da belirtildiği üzere zarar olasılığı doğurmaya elverişli olmayan evrak, resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturmaz.

 

SAHTECİLİĞİN KİŞİLERİ ALDATACAK NİTELİKTE OLUP OLMADIĞI, TEREDDÜTE YER VERMEYECEK ŞEKİLDE SAPTANMALIDIR;

Konuya ilişkin olarak yukarıda verilen örnekte sahte polis kimliği düzenleyen sanıkla ilgili olarak yerel mahkemede görülen davada Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen raporda , düzenlenen belgenin arkasının tamamen boş olduğu, ön kısımdaki detayların da orijinal belgelere göre farklılıklar içerdiği, renkli fotokopi çıktısı izleri taşıdığı ifade edilmiştir.

Somut olayda arkası tamamen boş şekilde düzenlenen ve soğuk mühür dahi taşımayan, fotokopi çıktıları olduğu açıkça belli olan belgeye istinaden yapılan değerlendirmeyle, belgenin aldatma yeteneğine haiz olduğundan bahsedilemez. Resmi evrakta sahtecilik suçunun söz konusu olabilmesi için, düzenlenen resmi belge için öngörülmüş bir özel şekil şartı mevcutsa, belgenin belirtilen usul ve şekil şartlarına uygun düzenlenmesi gerekir. Kanunda öngörülen usul ve şekle riayet edilmeden düzenlenen belgeler resmi evrak olarak kabul edilemeyeceğinden resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı kuşkusuzdur. Somut olayda da sanığın belgeyi, kanunca aranan usul ve şekle uygun şeklinde düzenlemediği ortadadır; Örneğin soğuk mühür eksikliği, belgede yer alması gereken unsurlardaki eksiklik gibi nedenlerle, evrak kanunda belirtilen usul ve şekil şartlarına sahip değildir. Suçun unsurları bu nedenle oluşmayacaktır.

 

Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 06/02/2020 tarihli ve 2019/4302 esas, 2020/1021 karar sayılı ilâmında yer alan “…Belgelerde sahtecilik suçlarında, belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği…” ifade edilmiştir.

 

RESMİ BELGEDE BULUNMASI GEREKEN SAYI, BAŞLIK, TARİH, İMZA, MÜHÜR GİBİ ZORUNLU ÖGELER MEVCUT OLMALIDIR;

Ceza Genel Kurulu 2017/790 E. 2021/228 K.

“Görüldüğü gibi, mahkemece, suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmî belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğelerin incelenmesi, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının saptanması, duraksama hâlinde ise; mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmasında zorunluluk vardır.”

“Fotokopi veya bir makine yardımı ile orijinal bir belgenin bire bir aynısının oluşturulması şeklinde gerçekleşmektedir. Fotokopi belgenin, orijinal bir belge gibi kanıtlama gücünün olmadığı kabul edilmektedir. Fotokopi üzerinde sahtecilik fiilinin işlenmesi hem kolaydır hem de baskı izi, el hareketleri, yazım şekli, el kaldırma hareketleri vb. yönlerden inceleme yapılmasına imkân veren tanı unsurlarının tespiti çoğu kez mümkün değildir.”

Yukarıda anlatılanlardan yola çıkılarak ,sahte resmi belge düzenleyenlerin(örneğin sahte polis kimliği)bilgisayar ortamında/renkli fotokopi ile oluşturulması halinde kimlik üzerinde güvenlik şeritlerinin bulunmaması, soğuk mühür olmaması vs. nedenlerle aldatıcılık özelliğine haiz olmayan, resmi evrak sayılmasını gerektirecek zorunlu usul ve yasal şartları ve sahtelik kastı taşımayan belge Yargıtay kararlarınca aldatma niteliği kapsamında sahte belge olarak değerlendirilmeyecektir.

 

 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim