Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Navlun sözleşmesi taşıyanın navlun karşılığında deniz yolu ile eşya taşımayı, taşıtanın da navlun ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. İşbu sözleşmenin unsurları şu şekilde sıralanabilir;

 

  • Taşımanın deniz yoluyla yapılması gerekir.

 

  • Taşıma işi bir gemiyle yapılmalıdır.

 

  • Bir eşya taşımanın üstlenilmesi gerekir. Emredici hükümlere aykırı olmayan ve taşınabilir nitelikteki her şey sözleşmenin konusunu oluşturabilir. Yolcu taşınması ve yolcunun bagajının taşınması ise navlun sözleşmesi kapsamına girmez. Yolcular için yolcu taşıma sözleşmesi uygulanır. Hayvan taşınması ve cansız insan bedeni taşınması da yine navlun sözleşmesine tabidir.

 

  • Taşıyanın eşyanın zilyetliğini elde etmiş olması gerekir. Bu sayede eşya, taşıyanın bakım ve muhafazası altına girer. Taşıyan, bu eşyaya özen göstermek zorundadır. Eşyanın zayi olması veya hasara uğraması durumunda sorumluluk kural olarak taşıyana ait olur.

 

  • Taşıma işinin bir ücret karşılığında yani navlun ücreti karşılığında yapılması gerekir. Ücretsiz yapılan taşımalar navlun sözleşmesi sayılmaz.

 

Navlun Sözleşmesinin Tarafları

Navlun sözleşmesinin 2 tarafı vardır: Taşıyan ve taşıtan. Taşıyan; deniz yoluyla yük taşımayı taahhüt eden kişidir. Taşıtan ise taşıyan ile navlun sözleşmesi imzalayan veya adına veya hesabına navlun sözleşmesi akdedilen ve deniz yoluyla eşya taşıma karşılığında navlun (yani taşıma ücreti) ödemeyi taahhüt eden kişidir. Taşınacak eşyanın taşıtana ait olması gerekmez, bir başkasına ait olan eşyanın deniz yoluyla taşınması için de navlun sözleşmesi yapılabilir. Örneğin, nakliye komisyoncusu da taşıtan sıfatına haiz olabilir.

 

Navlun sözleşmesi, Türk Ticaret Kanunu’nun 1138. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: Taşıyan, navlun karşılığında;

  1. a) Yolculuk çarteri sözleşmesinde eşyayı, geminin tamamını veya bir kısmını ya da belli bir yerini taşıtana tahsis ederek;
  2. b) Kırkambar sözleşmesinde ayırt edilmiş eşyayı, denizde taşımayı üstlenir.

 

Madde tanımından da anlaşılacağı üzere navlun sözleşmesi “charter” ve “kırkambar” sözleşmeleri olarak ikiye ayrılmaktadır.

Yolculuk çarteri sözleşmesinde navlun karşılığında geminin tamamı veya bir kısmı taşıtana tahsis edilir. Geminin yarısı, 4’te 1’i veya belli numaralı ambarlar tahsis edilmişse burada “kısmi yolculuk çarteri” vardır. Geminin tamamının taşıtanın yüklerine ayrılması durumunda ise “tam yolculuk çarteri” söz konusu olur. Bu tahsis kamaralar hariç yapılmış sayılır.

Kırkambar Sözleşmesinde ise taşıyan, ayırt edilmiş bir eşyayı taşır. Özetle;  geminin bir bölümünün taşımaya tahsis edilmesi için yolculuk çarteri, belli bir eşyanın taşınması için ise kırkambar sözleşmesi yapılmaktadır.

Navlun sözleşmesinin kurulması için kanunda belirli bir şekil şartı öngörülmemiştir. Tarafların sözlü olarak iradelerini birbirine uygun şekilde bildirmesi ile sözleşme kurulmuş olur. Uygulamada ise taşınan yükün önemi sebebiyle navlun sözleşmeleri yazılı olarak yapılmaktadır.

 

Navlun Sözleşmesinin İfası

Navlun sözleşmesinin ifa edilmesi için sözleşmede kararlaştırılan geminin yolculuğa hazırlanması, taşınacak eşyanın gemiye yüklenmesi, geminin zamanında yükleme limanında hazır bulundurulması gerekir. Yolculuğun yapılması, yolculuğun sonunda eşyanın boşaltılması ve gönderilene teslim edilmesiyle navlun sözleşmesi ifa edilmiş olur. Taşımada, -eğer sözleşmede kararlaştırılmış ise- kararlaştırılan geminin kullanılması gerekmektedir. Sözleşmede belirlenen gemiden başka bir gemi ile taşıma yapılamaz. Buna ek olarak taşıyan, taşıtanın izni olmaksızın eşyayı başka bir gemiye yükleyemez. Böyle bir durum söz konusu olursa ve bunun sonucunda bir zarar meydana gelirse taşıyanın bu zarar için sorumluluğu doğacaktır. Taşıyan aynı zamanda taşıma borcunun ifasında kullanılacak olan gemiyi yolculuğa hazır hale getirmekle mükelleftir.

 

Taşıma için denize uygun bir geminin seçilmesi ve buna uygun hareket edilmesi gerekir. Hangi denizde, hangi mevsim şartlarında bu taşıma faaliyeti gerçekleşecekse ona uygun bir gemi seçilmelidir. Örneğin; Marmara Denizi’nde yapılacak bir taşıma işiyle Hint Okyanusu’nda yapılacak taşıma işinde farklı şartlar vardır ve gemiler bu şartlara göre belirlenmelidir.

 

Geminin ne zaman yüklemeye hazır olacağı çarter sözleşmelerinde belli bir tarih aralığı olarak belirlenir. Buna ilaveten bir de son tarih belirlenir. Buna “fesih tarihi” (cancelling date) denir. Fesih tarihinde gemi yüklemeye hazır bulundurulmazsa karşı taraf navlun sözleşmesini feshetme hakkına sahip olacaktır.

 

Taşıtan ve yükletenin kural olarak eşyayı yükleme yükümlülüğü yoktur. TTK madde 1143’e göre yükleme işi taşıyanın sorumluluğundadır. Bununla birlikte taşıtan ve yükletene de bu yükün yükletilmesi hakkında görevler verilmiştir. Taşıtan ve yükleten (bunlar aynı kişi de olabilir farklı kişiler de olabilir) eşya hakkında taşıyana, tam ve doğru beyanda bulunmalıdır. Eşyanın cinsi, miktarı, diğer yüklerden ayırt edilmesini sağlayan işaretler, tehlikeliyse bildirilmesi, istiflemenin doğru yapılabilmesi için yükün ağrılığının doğru söylenmesi oldukça önemlidir. Yanlış beyanlar neticesinde geminin batması veya alabora olması durumlarında taşıtanın oluşan zarar için sorumluluğu doğacaktır. Taşıtanın aykırı hareketleri dolayısıyla gemide eşyası bulunan ve bu sebeple eşyası zarar gören kişilere karşı da sorumluluğu oluşacaktır.

 

TTK 1146: (1) Taşıtan ve yükleten, harp kaçağı veya ihracı, ithali veya transit olarak geçirilmesi menedilmiş olan eşyayı yükler yahut yükleme sırasında mevzuata, özellikle kolluk, vergi ve gümrük kurallarına aykırı hareket ederlerse, taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.

 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim