Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Miras bırakanın ölümü üzerine yasal veya atanmış mirasçıların ölenin her türlü borç ve alacaklarıyla birlikte oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerini reddetmesi “reddi miras”tır. Miras bırakan ölmeden ret hakkı doğmaz. Miras bırakan ölmeden önce ancak mirastan feragat sözleşmesi yapılabilir ya da miras hakkının temliki mümkündür. Ayrıca bir kişi kendisine kalan mirası reddetmeden ölecek olursa, mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.

Miras, miras bırakanın ölümüyle birlikte kural olarak mirasçılara bir irade açıklamasında bulunmasına gerek olmaksızın derhal ve kanunen geçer. Mirasın geçmesiyle birlikte artık sadece terekeyle değil, mirasçıların kendi kişisel malvarlığıyla da sorumluluğu olur.

MK m.609’a göre ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan mirasçıların miras bırakanın ölümünden veya mirasçının mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde yazılı veya sözlü olarak mirası reddettikleri yönündeki kayıtsız ve şartsız beyanlarını miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine bildirmeleri ile miras reddedilir. Bu süre içerisinde açıkça mirası kabul beyanında bulunulması da mirasçının ret hakkını düşürür. Ayrıca bu 3 aylık süre dolmadan mirasçı olarak tereke işlerine karışan, olağan yönetim dışındaki tereke işlerini yürüten ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı artık mirası reddedemez! Önemle belirtmek gerekir ki Yargıtay “destekten yoksun kalma” tazminatının mirasçılık sıfatından bağımsız bir nitelik taşıdığını, mirasın reddedilmiş olmasının bu tazminatın talep edilmesine engel olmadığını belirtmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2007/4-222, K. 2007/222, T. 18.04.2007)

Ret beyanı mirasın tamamı için geçerlidir, kısmi ret söz konusu değildir. Ret hakkı özel yetkiye sahip temsilci aracılığıyla da kullanılabilir. Mal ortaklığı rejiminde eşlerden biri diğerinin rızası olmadan ortaklık mallarına girecek bir malı reddedemez ve tereke borca batık ise bunu kabul edemez.

Kayıtsız ve şartsız beyanda bulunulmasının MK m. 614’de düzenlenen istisnasına göre; mirası reddeden mirasçılar, kendilerinden sonra gelen mirasçıların (mirasın resmi tasfiyesinden önce) mirası kabul veya redde davet edilmesini talep edebilirler. Bu durum kendilerine resmen tebliğ edilen mirasçılar 1 ay içerisinde mirası kabul etmezlerse miras onlar tarafından da reddedilmiş sayılır.

Koruma önlemi olarak resmi defterin tutulduğu hallerde TMK m.626’da ret süresi 1 ay olarak düzenlenmiştir. Defter inceleme süresi bittikten sonra mirasçı mirası reddettiğini, resmi tasfiye istediğini veya deftere göre ya da kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan etmelidir. Ancak gerekli hallerde hakim ek süre verebilir.

Mirasın reddi işlemi yanılma, aldatma, korkutma sonucu olmamışsa ret beyanının Sulh Hakimi tarafından tescil işlemi yapıldıktan sonra tek taraflı olarak dönmek mümkün değildir. Yanılma, aldatma veya hile sonucu mirasçının ret beyanında bulunması halinde yapılan ret işlemi için dava yoluyla iptal talebinde bulunulabilir.

TMK m.605’e göre miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmişse herhangi bir irade açıklamasına gerek olmaksızın miras reddedilmiş sayılır. Hükmen ret durumunun tespiti mahkemeden her zaman istenebileceği gibi, tereke alacaklılarının açtıkları davalarda da her zaman ileri sürülebilir. Mirasın açılmasıyla geçici olarak mirasçılar terekeyi bir bütün olarak kazanır ve mirasçıların ret süresini susarak geçirmesi halinde mirası reddettikleri kabul edilir.

Mirasın reddi mirasçılık sıfatını geçmişe etkili olarak sona erdirir. Miras, mirası reddeden mirasçı miras bırakandan önce ölmüş gibi paylaştırılır. En yakın yasal mirasçıların tümünün mirası reddetmesi halinde miras Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Miras altsoyun tamamı tarafından reddedilirse, altsoyun miras payının tamamı miras bırakanın eşine geçer.

Borca batık bir mirası reddeden mirasçı, miras bırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde, olağan eğitim ve öğretim giderleri ile adet üzerine verilen çeyizler istisna olmak üzere denkleştirmeye tabi bir kazandırma almışsa bu miktardan, tereke alacaklılarına karşı paylaşmada geri vermekle yükümlü olduğu değerle sorumlu olur. Kötü niyetli mirasçı geri vermekle yükümlü olduğu kazandırmanın tam değeri ile sorumlu olurken; iyi niyetli mirasçı sadece sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olur.

Borca batık bir mirasçı, sırf kendi alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları ya da hakkında iflas açılmışsa iflas masası yeterli güvence verilmemesi halinde altı ay içinde reddi iptal ettirebilir. Mirasın resmi tasfiyesi sonucunda reddeden mirasçının payına bir şey kalırsa, bu önce itiraz eden alacaklılara ödenir, geriye bir kalırsa redde itiraz etmeyen alacaklıların alacağı ödenir. Bundan sonra da bir şey kalırsa bu da reddeden mirasçının yerine geçen mirasçılara verilir.

Miras Hukukuyla ilgili her konuda bilgi ve yardım almak için  her zaman bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Önceki YazıSonraki Yazı

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim