Hafta İçi : 09:00-18:00
·

MİRAS PAYLAŞMA (TAKSİM) SÖZLEŞMESİ

Miras Paylaşma Sözleşmesi , Mirasbırakanın ölmesiyle birlikte birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Miras paylaşma sözleşmesi niteliği itibariyle mirasçılar arasında mirasın ne şekilde paylaşılacağını düzenleyen özel bir sözleşme türüdür. Bu sözleşme ile miras pay oranları mirasçılar tarafından bizzat belirlenmektedir. Miras paylaşma sözleşmesi yasal veya atanmış mirasçılar arasında gerçekleştirilebilir.

Kendilerine miras payı düşen mirasçılar aralarında anlaşarak mirasın ne şekilde paylaşılacağını belirleyebilirler.

***Miras paylaşma sözleşmesi ancak tüm mirasçıların katılımıyla yapılabilir.

***Paylı mülkiyet halinde bu sözleşme yapılamaz. Elbirliği halinde mülkiyet söz konusu olmalıdır.

***Ancak terekeye dahil malvarlığı hakkında miras paylaşma sözleşmesi yapılabilir.

 

 

TMK Madde 676

Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar.

Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler.

 

MİRAS PAYLAŞMA SÖZLEŞMESİNİN ŞEKLİ

Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Yani mirasçıların kendi arasında miras paylaşma yapabilmesi ve payları istediklerince belirleyebilmesi için en azından adi yazılı bir sözleşmenin bulunması, sözleşmenin geçerlilik şartıdır.

 

TMK Madde 677

Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.

 

Her ne kadar sözleşmenin geçerliliği konusunda kanunda aranan şart yazılı yapılması ise de, miras paylaşma sözleşmesinin konusu bir taşınmaza ilişkin mülkiyet veya başkaca bir ayni hakkın devrini içeriyorsa yazılı yapılması, olası bir ihtilafta ispat noktasında yeterli olmayacaktır. Burada en azından sözleşmenin noter huzurunda akdedilmesi daha güvenli olacak ve ispat kolaylığı sağlayacaktır.

 

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2021/122 K. 2021/4895 T. 9.6.2021

“…Dava, TMK’nin 676.maddesi kapsamında miras taksim sözleşmesine dayalı muris … adına kayıtlı 867 parsel sayılı taşınmazın mevcut tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacılar adına tescil istemine ilişkindir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 676. Maddesi uyarınca miras ortaklığına ( terekeye ) dahil taşınmazlara ilişkin miras taksim sözleşmesinin geçerliliği için tüm mirasçıların katılımı ile adi yazılı şekil yeterlidir. Miras paylaşımı ( taksim ) ancak taksim sözleşmesinin yapıldığı sırada miras ortaklığına dahil, paylaşılmamış olan miras mallar için söz konusudur. Paylı mülkiyete dönüştürülmüş ya da diğer mirasçıların oluruyla bir veya birkaç mirasçı adına tescil edilen durumlarda miras taksim sözleşmesi yapılması sonuç doğurmaz.

Hemen belirtilmelidir ki, TMK’nin 676. maddesinde öngörülen yazılı şekil, bir ispat koşulu değil, geçerlilik koşuludur. TBK’nin 11/2. maddesine göre kanunun emrettiği şeklin dereceyi şumul ve tesisi hakkında başkaca bir hüküm tayin olunmamış ise, akit bu şekle riayet olunmadıkça sahih olmaz. Şekle aykırılığın müeyyidesi az önce açıklanan yasa maddesinde hüküm altına alındığı üzere kanunun öngördüğü bir şeklin kapsam ve sonuçları hakkında başka bir hüküm konulmamış ise, şekle uyulmadan yapılan sözleşme hükümsüzdür. Hükümsüzlüğe bağlanan sonuç 29.9.1988 tarihli ve 2/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi; kanun, öngördüğü şekil şartı bir geçerlilik şartı olarak düzenlenmiş bulunmakta ve buna uyulmadan yapılan sözleşmelere geçersizlik müeyyidesini ( hukuki sonucunu ) bağlamaktadır. Kanunda öngörülen şekil şartı emredici nitelikte olduğundan, hakim şekil noksanlığını her safhada resen gözönüne almak zorundadır. 12.4.1944 tarihli ve 1943/14 Esas, 1944/13 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da belirtildiği gibi, geçerliliği şekle bağlı sözleşmelerde, kanunun öngördüğü şekle uyulmaması sözleşmeyi hükümsüz kılar ve bu husus itiraz nedeni olduğundan hakim tarafından doğrudan doğruya göz önünde tutulur.

Ancak şekle bağlı bir sözleşmede, şekle aykırı olarak yapılan sözleşme kural olarak geçersiz olmakla birlikte, bu sözleşmeden doğan edimler taraflarca tam olarak ifa edilmiş ise, şekil eksikliği nedeniyle geçersizliği ileri sürmek, hakkın kötüye kullanılmasını oluşturur…”

 

YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2019/4447 K. 2020/3929 T. 23.6.2020

“…Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Mirasçıların aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi kendilerini bağlar. Paylaşma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için paylaşma konusu şeyin mirasbırakana ait olması gerekir. Paylaşma sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve bütün mirasçıların katılması zorunludur. Bütün mirasçıların katılmadığı paylaşma sözleşmeleri geçersizdir.

Somut olayda; davacı 13.02.1985 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle satmayı vaad eden …’den 303 parsel sayılı taşınmazın 13.02.1985 tarihli taksim sözleşmesine göre ekli krokide dört numara ile gösterilen 10.328 m2 miktarındaki kısmını satın almayı vaad etmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 676. maddesine göre, paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup bütün mirasçıların katılması zorunludur. Dosya içerisinde bulunan taksim krokisinde murisin tüm mirasçılarının yer almadığı, davacının paylaşım yaptıklarını iddia ettiği 18.05.1965 tarihli miras taksim sözleşmesinin de dosya arasında bulunmadığı anlaşılmıştır…”

 

 

MİRASÇILAR ANLAŞAMAZSA NE OLUR?

Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir.

Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar.

 

Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.

Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.

**Mirasçılardan biri tarafından açılmış olan paylaşma davasına rağmen yine de taraflar arasında paylaşma sözleşmesi yapılması mümkündür. Bu durumda dava, sulh yoluyla sona ermiş olur.

 

PAYLAŞMA SÖZLEŞMESİ NE ZAMANA KADAR YAPILABİLİR?

Mirasçılar arasındaki paylaşma sözleşmesi, mirasın açılmasından itibaren paylaşma tamamlanıncaya kadar yapılabilecektir.

Mirasbırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler ise geçerli değildir. Böyle bir sözleşme gereğince yerine getirilmiş olan edimlerin geri verilmesi istenebilir.

 

MİRASÇILARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Paylaşmanın tamamlanmasından sonra mirasçılar, paylarına düşen mallar için birbirlerine karşı satım hükümlerine göre sorumludurlar.

Miras paylaşma sözleşmesinden sonra pay edilen taşınırlar için devir-teslim, taşınmazlar için ise tapu devir işlemleri yapılmalıdır.

***Taşınmazlar için akdedilen devir sözleşmesi taşınmazın devir şeklinin resmi sözleşmeyle olması kuralına istisna teşkil etmektedir. Buna göre paylaşma sözleşmesi noter huzurunda (onaylama veya düzenleme şeklinde olabilir.) tanzim edilmişse bu sözleşmeyi doğrudan tapuya ibraz ederek tapuya tescil işlemi yapılabilecektir.

 

MİRAS PAYLAŞMA SÖZLEŞMESİ DAVASI VE SONUÇLARI

Mirasçılar arasında miras paylaşma sözleşmesine ilişkin bir ihtilafın çıkması durumunda mirasçılardan her biri, paylaşımın mahkeme kararıyla yapılması hususunda tek başına dava açmaya yetkilidir.

Bu dava, mirasbırakanın son yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır. Bu yetki, kesin yetki kuralıdır. Mirasçılar anlaşarak başka bir yerde dava açamayacaklardır.

Dava açan mirasçı, husumetini diğer mirasçılara yönelmelidir. Yani diğer tüm mirasçıları davalı olarak göstererek dava açmalıdır.

Dava açmak herhangi bir süreye tabi değildir. Herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. Ancak davanın derhal açılması, pratikte pek çok sorunun ortaya çıkmasına engel olmaktadır. Mirasın açılmasından başlayarak, bir şekilde paylaşım gerçekleştirilinceye kadar dava açılması mümkündür.

 

MİRASÇILARIN BİRBİRİNE KARŞI SORUMLULUĞU

Paylaşmanın tamamlanmasından sonra mirasçılar, paylarına düşen mallar için birbirlerine karşı satım hükümlerine göre sorumludurlar.

Mirasçılar, paylaşmada her birine özgülenmiş olan alacakların varlığını birbirlerine karşı garanti ettikleri gibi; borsaya kayıtlı olan kıymetli evrak dışında, alacağın mirasçının hakkına mahsup edilen miktarı için borçlunun ödeme gücünden adî kefil gibi sorumludurlar.

Garantiye ve kefalete dayanan dava, paylaşma tarihinin veya daha sonra yerine getirilecek alacaklarda muacceliyet tarihinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

 

MİRASÇILARIN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KARŞI SORUMLULUĞU

Mirasçılar, bölünmesine veya nakline alacaklı tarafından açık veya örtülü olarak rıza gösterilmemiş olan tereke borçlarından dolayı, paylaşmadan sonra da bütün malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar.

Paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek borçlarda muacceliyet tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle teselsül sona erer.

Paylaşma sözleşmesinde ödenmesi kendisine yükletilmemiş olan bir tereke borcunu veya üzerine aldığı miktardan fazlasını ödeyen mirasçı, diğer mirasçılara rücu edebilir.

Rücu hakkı, ilk önce, ödenmiş olan borcu paylaşma sözleşmesiyle üstlenmiş bulunan mirasçıya karşı kullanılır. Diğer hâllerde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, mirasçılardan her biri terekedeki borçları miras payı oranında ödemekle yükümlüdür.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim