Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Korona Virüs – Mazeret İzni, Çalışmaktan Kaçınma, İşin Durdurulması ve İş Sağlığı Konuları Bağlamında İşveren ve İşçinin Hak ve Yükümlülükleri (Covid-19)

Korona Virüs – Mazeret İzni-Çalışmaktan Kaçınma

İşçinin İş Kanunu’na göre mazeret izni alacağı haller tahdidi olarak sayılmıştır. Bunlar geçici askerlik veya yasal ödev, hastalık -kaza gibi sağlık nedenleri, gözaltı – tutukluluk nedenleri, evlenme veya belirli yakınların ölümü, grev – lokavt, işçi kuruluşu yöneticiliği ve doğum ve gebelik halleridir. Bunların dışında mazeret izni verme takdiri işverene aittir. Ancak İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. Maddesi ve TBK’nın 417/2 maddesi uyarınca işverenin çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü vardır. Bu kapsamda işverenin her türlü önlemi alması gerekmektedir. Özellikle İŞGK maddeleri kanımca burada bize yol gösterecektir. Bu maddelere göre işverenin yükümlülükleri ve işçinin hakları ortaya çıkıyor.

“MADDE 11 – (1) İşveren;

  1. a) Çalışma ortamı, kullanılan maddeler, iş ekipmanı ile çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirerek, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirler ve bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri alır.
  2. b) Acil durumların olumsuz etkilerinden korunmak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yapar, acil durum planlarını hazırlar.
  3. c) Acil durumlarla mücadele için işyerinin büyüklüğü ve taşıdığı özel tehlikeler, yapılan işin niteliği, çalışan sayısı ile işyerinde bulunan diğer kişileri dikkate alarak; önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirir, araç ve gereçleri sağlayarak eğitim ve tatbikatları yaptırır ve ekiplerin her zaman hazır bulunmalarını sağlar.”

İlgili kanuna göre 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu işyerlerinde “iş sağlığı ve güvenliği kurulu” kurulacaktır. Bu konularda ilgili aksiyonlar kurulun kararlarına göre alınacaktır.

İşçinin çalışmaktan kaçınmasını ise 13. Madde düzenlemektedir. Buna göre;

“Çalışmaktan kaçınma hakkı

MADDE 13 –

(1) Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir.Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir.

(2) Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.

(3) Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.

(4) İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir. Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, bu maddeye göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılır.”

Buna göre durumun tespiti varsa kurul veya yokluğu halinde işveren tarafından yapılır. İlgili tedbirler işin niteliğine göre kanun gereğince alınmalıdır. Bir görüşe göre çalışanın iş görmekten kaçınma hakkını kullanabilmesi için kurulun ciddi ve yakın tehlikenin varlığını saptaması yeterlidir. Ayrıca işverence bu konudaki önlemlerin alınıp alınmadığının beklenmesi gerekmez. Bu noktada konu teknik bir konu olduğu için bu teknik yanılgıya düşerek çalışmaktan kaçınan işçiler mazeretsiz olarak işyerine devamsız durumuna düşmüş olacaklardır. Bir görüşe göre ise yakın ve ciddi tehlikenin işten kaynaklanması şart değildir, tehlikenin işçiyi etkileyecek olması gerekli ve yeterlidir.

Diğer yandan İŞGK’nın 25. Maddesi de bu gibi durumlarda uygulama alanı bulabilir. İlgili madde işverenin borçlarıyla ilgili olup, tehlike giderilinceye kadar işin durdurulması da söz konusu olabilir.

“İşin durdurulması

MADDE 25 – (1) İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde; bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur.”

Bizim olayımıza dönecek olursak, konu teknik bir konu olduğu için çalışma koşullarının elverişli olup olmadığına iş sağlığı güvenliği uzmanları, hekimler gibi işverenin kanunen görevlendirmesi zorunlu kişiler ve kurul karar verecektir. Bu durumda her türlü önlemi alınmış ve işçiler açısından sağlık tehdidi bertaraf edilmişse işçi mazeretsiz devamsız olacaktır.

Bununla birlikte Korona Virüs Bilim Kurulu tavsiyeleri ve diğer emsal uygulamalara göre tüm tedbirler alınırsa (maske, dezenfektan, işyeri düzeni, işçilerin uzaktan çalışması vs.) işçilerin kaçınma hakkını kullanamayacağını düşünmekteyiz. Ancak bu konu da bilirkişilerin görüşünde ve mahkemenin takdirinde olacaktır.

Ayrıca virüsün ilacının bulunmaması, kamunun çoğu kuruluşu kapatması durumunda mahkemelerin işverenleri sorumlu tutabileceğini ancak bu durum yaygınlık kazanırsa da ekonomik zarar oluşturmamak için işverenler lehine muhtemel karar alacaklarını düşünüyorum. Konu teknik olduğu için de sağlık açısından konunun uzmanlar tarafından değerlendirme yapılması gerekmektedir.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim