Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Kambiyo Senetlerinde Bedelsizlik İddiası

 

İcra İflas Kanunu’nun 72. Maddesi uyarınca borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilecektir. Aynı kural İİK 170/b maddesinin yollamasıyla kambiyo senetleri hakkında da uygulama alanı bulmaktadır. Buna göre borçlu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte de aleyhine başlatılmış icra takibinden önce veya takip sonra menfi tespit davası açarak, borçlu olmadığının tespitini isteyebilecektir.

Kambiyo senetleri sebepten illi (mücerret) kıymetli evraklardır. Buna göre senedin temelinde yer alan hak, senede konu temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak genellikle kambiyo senedi verilmesinin temelinde taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunmaktadır. Ancak kambiyo senedinin istisnaen de olsa hatır için verildiği de görülmektedir.

Kambiyo senetlerinin mücerretliği (sebepten soyut) nedeniyle bir kambiyo senedi düzenlenince, taraflar arasında artık iki farklı borç ilişkisi söz konusu olmaktadır. Bir işlemin temelinde yatan borç ilişkisi, ikincisi de kambiyo senedi kaynaklı borç ilişkisi. Bu borçlar birbirinden bağımsız oldukları için temel borç ilişkisinin (yanılma, ehliyetsizlik, hata, hile, gabin vs.) türlü sebeplerle bozulmuş olması, kambiyo ilişkisini etkilemeyecektir. Temel borç ilişkisinden doğan defiler de kambiyo ilişkisi düzleminde ileri sürülemeyecektir. Bunun iki istisnası vardır:

  1. Kambiyo ilişkisi ile temel borç ilişkisinin taraflarının aynı olması.
  2. Bile bile (kötü niyetli şekilde) borçlunun zararına hareket edilmesi.

 

BEDELSİZLİK İDDİASI

 

Bedelsizlik, bir kambiyo senedinin tanzim edilmesine sebep olan alacağın, bir şekilde mevcut olmamasıdır. Borçlunun temel borç ilişkisi kapsamında herhangi bir nedenle sorumlu olmayacağına yönelik açtığı menfi tespit davası uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Eğer kambiyo senedinin düzenlenmesine sebep olan alacak geçersizse o kambiyo senedinin bedelsiz olduğu kabul edilmektedir. Bu durumda dikkat edilen temel borç ilişkisinin kendisi değildir. Temel borç ilişkisinden doğan asıl alacaktır.

Bedelsizliğe dayanan menfi tespit davası açılarak borçlu borç ilişkisinin maddi anlamda borçlusu olmadığını tespit ettirmeye çalışmaktadır. Dava neticelendikten ve borçlu maddi hukuk anlamında borçlu olmadığını ispatladıktan sonra borçlu hakkında bir icra takibinin başlanması engellenmiş olacağı gibi halihazırda başlatılmış olan icra takibi de iptal edilecektir.

 

Bedelsizlik iddiası bir kişisel defidir.

 

TTK Madde 687

Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.

 

Bedelsizlik iddiası da kişisel bir defi olduğundan kural olarak senedi düzenleyen tarafından ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Meğer ki, hamil poliçeyi alırken bile bile borçlu zararına hareket etmiş olsun. Bu durumun borçlu tarafından ispatlanması şartıyla kişisel defiler ve kişisel defilerden biri olan Bedelsizlik iddiası ileri sürülebilir.

 

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2021/19-659 K. 2022/82 T. 8.2.2022

“… Dava; çek nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Davacı taraf avans olarak verilen çeklerin bedelsiz kaldığını iddia ettiğinden öncelikle bu iddianın ispat edilip edilmediği hususu açıklanmalıdır. Dosya içerisinde yer alan mail yazışması ile tarihsiz bir yazıda; davalı yetkilisinin davacı şirketle imzalanmış olan sözleşme uyarınca almış oldukları siparişleri maddi zorluklar nedeniyle yerine getiremediklerini, davacı tarafça verilen çekleri de kullandıklarından bahisle iade edemeyeceklerini belirterek, yerine getiremedikleri sipariş listesini ekte gönderdiklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere bedelsizliği ispat yükü davacı tarafa ait olup, davacı taraf bu mail ve yazışma içerikleri ile avans çeklerinin bedelsiz kaldığını ispat etmiştir. Eş söyleyişle; davaya konu çekler avans ödemesi olarak verilmiş, davalı şirket yükümlülüğünü yerine getirmediğinden çekler bedelsiz kalmıştır. Bu durumda davacıların bedelsiz kalan çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadıkları ve çeklerin iade edilmesi gerektiği tartışmasızdır. Ancak bedelsiz çekler lehtar tarafından keşideciye iade edilmemiş, diğer davalı şirkete ciro edilmiştir. Bedelsizlik iddiası kişisel def’î olması nedeniyle kural olarak sadece senet lehtarına karşı ileri sürülebilir ise de somut olayda senet hamili bedelsizliği bilerek ve kötü niyetle senedi iktisap ettiği ileri sürüldüğünden, davalılar arasında gerçekten organik bağ bulunup bulunmadığı hususu sunulan deliller bağlamında değerlendirilmelidir…”

 

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2017/4471 K. 2019/5638 T. 26.12.2019

“…Davacı tarafından ileri sürülen bedelsizlik iddiasının, şahsi bir def’i olduğu, TTK Md. 687/1’in “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun…” düzenlemesini içerdiği, bu hükme göre şahsî def’îlerin kural olarak hamile karşı ileri sürülmesi söz konusu olmayacağı ancak hamil poliçeyi devralırken bile bile borçlunun zararına hareket ederse, bu durumda şahsî def’îlerin hamile karşı da ileri sürülebileceği ve anılan bu düzenleme TTK’nın 818. maddesi göndermesi nedeniyle çekler hakkında da uygulanacağı, davacının davalının dava konusu çeki bedelsiz olduğunu bilerek devraldığını ispat etmesi gerektiği ve bu yöndeki bir iddianın tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği göz önünde tutulduğunda; davacı tanıkları dinlenmiş ise de dinlenen tanıklar, davalının çeki devraldığı anda çekin bedelsiz olduğunu bildiği yönünde beyanda bulunmadığından ve dolayısıyla bu husus ispat edilebilmiş olmadığından davalı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir…”

 

***Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus yukarıda değindiğimiz şekilde kambiyo senetleri sebepten mücerrettir. Buna göre temel alacağın bir şekilde mevcut olmaması veya geçersiz olması kambiyo senedinin de hükümsüzlüğüne yol açmaz. Ancak temel ilişkide var olan bir sakatlıkla birlikte kambiyo senedinin borçlusu, açacağı tespit davasıyla borçlu olmadığının tespitini sağlayarak alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme kaynaklı def’ini ileri sürme hakkını elde etmektedir.

 

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2017/5606 K. 2018/3561 T. 25.6.2018

“…Dava; menfi tespit-istirdat istemine ilişkindir. Davacı şirket yapılan tahkikat sonucunda davaya konu çeklerin verilme nedeni olan protokollerde yazılı kambiyo senetlerinin bedelsiz kaldığını ispat edememiştir. Zira davalı şirket adına davacı tarafın iddialarını destekler yönde beyanlar içeren bir dilekçe sunan kişinin tek başına şirketi temsil etme yetkisi bulunmadığından, davalı şirket açısından davanın kabul edildiği sonucu çıkartılamaz. Dosyadaki belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı şirket ile diğer davalı şirketler arasında kötü niyetli kılacak şekilde bir organik bağın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalı şirketin kötü niyetli olduğunun kabulü de doğru olmamıştır. Öte yandan davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan protokoller ile gerçek bir borç davaya konu çekler verilerek, eski kambiyo evrakının iadesi alınması suretiyle yenilenmiş olduğundan bedelsizlik iddiası dinlenemez. Mahkemece yukarda açıklanan veriler ve ilkeler çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulü şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…”

 

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12370 K. 2017/6659 T. 5.10.2017

“…Dava icra takibine konu çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine yöneliktir. Dava konusu çekte davacı keşideci, davalı limited şirket lehtar, diğer davalı anonim şirketi ise yetkili hamildir. Davalılar arasında factoring sözleşmesi bulunmakta olup, faktoring ilişkisinde çekin bir mal veya hizmet karşılığı verildiğinin belgelenmesi gerekir. Mahkemece davalı limited şirketin davacıya mal teslimi yapmadığı kabul edilmiş olup, bu durumda çeki faktoring sözleşmesi uyarınca elinde bulunduran anaonim şirkete de alacağın temliki hükümleri uyarınca bedelsizlik iddiası ileri sürülebilir. Bu sebeple Mahkemece davalı anonim şirket hakkındaki davanın da kabulü gerekirken yanılgılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir…”

 

Kambiyo senedinin düzenlenmesinde en önemli unsur temel alacağın varlığıdır. Ancak temel alacağın senedin tanzimi anında mutlak surette varlığı gerekli değildir. Başka bir deyişle kambiyo senedinin metninde muayyen bir meblağın yazılması gerekli ise de, bu husus temel alacağın da muayyen olmasını gerektirmez; temel alacak doğduğu anda, senette yazılı olan miktardan az ise, senet kısmi bedelsizliğe uğrar. Bu itibarla taraflar arasında temel ilişkinin varlığına rağmen, temel alacağı doğmamış ancak doğması mümkün ya da şarta bağlanmış bir alacak için veyahut da cezai şarta ilişkin olarak kambiyo senedi düzenlenebilir. Bu şekilde bir alacağa bağlı olarak düzenlenen senet, vadesi gelmesine rağmen alacak doğmamışsa, o an için bedelsizdir. Fakat bu bedelsizlik geçici bir süre için olup, alacak doğunca senedin bedelsizliği alacak miktarı kadar ortadan kalkacaktır. Bu kapsamda kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiği iddiası da temelinde bedelsizliğe dayalı bir iddiadır. Ancak kural olarak kambiyo senedinin teminat olarak verilmesi senedin doğrudan bedelsizliğine yol açmaz; teminat altına alınan borcun yerine getirilmesi ve teminat ihtiyacının ortadan kalkması ile senet bedelsiz hâle gelir.

 

Temel borç ilişkisindeki bir edimin teminatı olarak düzenlenen kambiyo senetlerinde, teminat ettikleri husus gerçekleşinceye kadar geçici bedelsizlik, gerçekleşince kesin bedelsizlik söz konusudur. Eğer teminat ettikleri husus gerçekleşmez ise senette bedelsizlik ortadan kalkacaktır. Bu itibarla kambiyo senedinin teminat amacıyla düzenlenmesi hâlinde borçlu, senet lehtarın elindeyse ( ciro görmemişse ), teminatı talep etme şartlarının oluşmadığını ( riskin gerçekleşmediğini ) ya da alacaklının senedin teminatını oluşturduğu borç miktarını aşan bir talepte bulunduğunu kişisel def’i olarak öne sürebilir. Senet ciro edilmişse hamil senedin teminat senedi olduğunu biliyor ve borçlunun zararına hareket ediyorsa, anılan def’inin hamile karşı da öne sürülmesi mümkündür.

 

Kambiyo senedinin üzerinde teminat kaydı var ise, ancak neyin teminatı olduğu belirtilmemiş ise; bu kayıt kambiyo senedinin mücerrettik vasfını ortadan kaldırmaz. Buna karşılık senet üzerinde asıl borç ilişkisine atıf yapan veya ödemeyi şarta bağlayan kayıtlar olması durumunda senedin mücerretlik vasfı ortadan kalkacağından böyle bir senede dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim