Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İtirazın iptali davası ise sadece ilamsız takibin konusu olan bir alacak, söz konusu olduğu durumda karşımıza çıkmaktadır.

Konusu bir paranın ödenmesi veya bir teminatın verilmesine ilişkin olan genel haciz yoluyla takipte, alacaklının talebiyle icra müdürlüğü tarafından borçluya ödeme emri tebliğ edilir, borçlu yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine karşı bir itirazda bulunmaz ise icra takibi kesinleşmiş olur ve bu durumda alacaklı borçlunun gayrimenkul ve menkullerine haciz konulmasını talep edebilir.  Fakat borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi günlük süre içerisinde itiraz ederse, borçluya karşı başlatılan icra takibi 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 66. maddesi gereğince kendiliğinden durur. Duran takibin devamının sağlanabilmesi için, borçlunun itirazının hükümden düşürülmesi gereklidir.  Alacaklı, borçlunun itirazının hükümden düşürülebilmesi için İKK’nın 67. maddesinde düzenlenmiş olan itirazın iptali davasını açabileceği gibi icra mahkemesine başvurup icranın kaldırılması yolunu da tercih edebilir. Ek olarak belirtmek gerekirse İKK’nın 68/68a maddelerinde sayılan belgelerden birini elinde bulundurmayan alacaklı, itirazı bertaraf edebilmek ve icra takibinin devamlılığını sağlayabilmek için sadece itirazın iptali davasını açabilirken İİK madde 68/68a da sayılan belgelerden birine sahipse icra mahkemesine başvurup icranın kaldırılması yolunu da tercih edebilir. Ancak alacaklı önce itirazın iptali davası yoluna başvurmuş ise daha sonra itirazın kaldırılması yoluna başvuramamaktadır zira itirazın iptali davası sonucunda tesis edilen hüküm maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmektedir.

İtirazın iptali davasında; takip alacaklısı davacı, takip borçlusu ile davalı konumundadır. Davacı taraf olan takip alacaklısı bu dava yolu ile takibi durduran itirazın iptalini, duran takibin devamını ve borçlunun icra–inkâr tazminatına mahkum edilmesini talep edebilir. Alacaklı mahkemeden borçlunun icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmez ise, mahkemece resen tazminata hükmedilemez.

Borçlu taraf, borca itiraz edebileceği gibi imzaya karşı da itiraz edebilir. Bu durumda alacaklı hem borca karşı hem de imzaya karşı itiraz hallerinde itirazın iptali davası açabilir.

İtirazın iptali davasının, asıl amacı borçlunun itirazı ile duran takibin devamlılığını sağlamaktır. Eğer borçlu süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı süresi geçtikten sonra yapar ise takip kesinleşeceğinden alacaklı tarafından açılacak olan itirazın iptali davasında hukuki bir yarardan da bahsedilemeyecektir.

İtirazın iptali davası, icra takibinin borçlusu olan ve takibe karşı itiraz eden kişiye karşı yöneltilir. Borçluya karşı yöneltilecek olan itirazın iptali davası, borçlu tarafından ödeme emrine karşı yapılan itirazın alacaklıya veya vekiline tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde açılmalıdır.  Bir yıllık süre hak düşürücü süre olarak düzenlendiğinden, bir yıllık sürenin dolması halinde itiraz eden borçluya karşı alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılamayacaktadır.

Alacaklı bu bir yıllık süre içerisinde borçluya karşı açtığı itirazın iptali davasını kazanması halinde, borçlunun itirazı iptal edilmiş olup; alacaklı itiraz ile duran takibe devam edilmesini, borçlunun menkul ve gayrimenkullerine haciz konulmasını isteyebilecektir. Mahkeme hükmünün kesinleşmemesi icra takibinin devamını ve borçlunun mallarına haciz konmasını engellememektedir.

Alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının kabulü halinde; borçlunun itirazı iptal edilerek alacağın varlığı kabul edilir ayrıca şartları varsa icra – inkar tazminatına karar verilir ek olarak borçluya yargılama giderleri ve vekalet ücreti de yükletilir. Genel mahkemelerde görülen itirazın iptali, esasen bir alacak davası olup yargılama süresince esasa ilişkin bir inceleme yapıldığından yargılama sonucunda elde edilecek hüküm de icra edilebilir nitelikte olacaktır.

İtirazın iptali davasında önemli olan bir diğer konu ise yargılama sonucunda hüküm fıkrasında yer verilen kalemler bakımından takibin ne şekilde devam edeceğidir. İtirazın iptali davası sonucunda hükmedilen alacak kalemlerinden itiraz üzerine duran takipte yer alan kalemler bakımından takibe devam edilebilmesi için kararın icra dairesine sunulması yeterlidir ayrıca bir icra emri gönderilmesine gerek yoktur. İtirazın iptali kararında ilk kez hüküm altına alınan kalemler bakımından ise icra emri gönderilmesi zorunludur. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 07.02.2018 tarihli, 2016/27763 Esas ve 2018/927 Karar sayılı kararında “…İtirazın iptali kararı ile birlikte itirazla duran takibe devam edilir. Takibin devamı için ayrıca icra emri gönderilmesine gerek yoktur. İtirazın iptali kararı ile birlikte, takip, asıl alacak ve faiz oranı yönünden kesinleştiğinden, alacaklı itirazla duran takibe devam etme hakkı kazanır. Daha önce takibe konu edilen ve mahkemece takibin devamına karar verilen alacak kalemleri yönünden takibe devam edilebilmesi için ayrıca bir icra emri gönderilmesine gerek yoktur. Ancak itirazın iptali kararında ilk defa hüküm altına alınan alacakların tahsili için ilamlı icra takiplerinde çıkarılması gereken örnek 4-5 icra emrinin borçluya gönderilmesi gerekir…” ifadeleri yer almaktadır.

Son olarak alacaklı tarafından açılmış olan itirazın iptali davasının reddi halinde ne gibi sonuçlar meydana geldiğinden bahsedecek olursak; mahkeme borçlunun ödeme emrine karşı yaptığı itirazı haklı bulursa, itiraza uğramış olan icra takibi mahkemenin ret kararının kesinleşmesiyle birlikte iptal edilmiş sayılır.

İtirazın iptali davasında esasa ilişkin bir inceleme yapıldığından, davanın reddi ile takip konusu alacağın mevcut olmadığı kesin olarak tespit edilmiş olur ve alacaklı aynı borçluya karşı mevcut olmadığı kesinleşmiş bir alacak için tekrardan takip başlatamayacak ve dava açamayacaktır.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim