Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İsim ve Soyisim Değiştirme Davası

 

Kişinin adı ve soyadı, kişinin şahsına sıkı sıkıya bağlı şahıs varlığı haklarındandır. Kişilerin toplum içerisinde tanınmasına hizmet ederek insanın kimliğinin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Bu önemine binaen isim ve soyisim değişikliği belirli bir hukuki prosedür izlenerek gerçekleştirilmek zorundadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 27. Maddesine göre, Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilân olunur. Ad değişmekle kişisel durum değişmez.

***Ayrıca adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir. Ancak buradaki zarar gerçekçi ve sübjektif olmayan(objektif) bir zarar olmalıdır. Ayrıca bu zararın ispatlanabilmesi gerekmektedir.

 

HAKLI SEBEP KAVRAMI

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. Maddesinde; adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, değişikliğin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olmayacağı, bu değişiklikten zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir.

Bu özel ve kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleşmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir.

Türk Medeni Kanununun öngördüğü “haklı neden” bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve kanunun buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun tespiti gerekir. Yargıtay uygulamalarında, kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı ad ve soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir.

Haklı sebep kavramı, çok geniş bir çerçevede değerlendirilmektedir. Kişinin nüfus kimliğinde yer alan isimle tanınmıyor olması, çevresi tarafından farklı bir isimle anılıyor olması bir haklı sebep teşkil edeceği gibi kişinin sahip olduğu isimle ruhsal bir bağ hissedemiyor olması da bir haklı sebeptir. Kişinin isminin gülünç olması, kişiye kötü bir anı/travmayı hatırlatıyor olması, ismin özdeşleştiği anlamı sevmiyor olması, ve ayrıca kişisel, mesleki, sanatsal kaygılar gibi pek fazla gerekçeyle isim ve soyisim değişikliği yoluna gidilebilmesi mümkündür. İsim soyisim değişikliğinde kişinin üstün yararının gözetilmesi gerekmektedir.

 

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2020/2674 K. 2020/3825 T. 16.9.2020

“…Dava; ortak çocuğun soyadının değiştirilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda, velayet hakkına sahip davacı anne, davalı babanın çocuğa karşı ilgisiz olduğunu, çocuğun yaşamını annesi ile geçirdiğini, her türlü işini kendisinin yerine getirdiğini ve resmi işlemler ile çocuğun okul hayatında bu durumun dezavantajını yaşayacağını ileri sürmüş, davacı tanıkları da davalı babanın çocuğuna ilgisiz olduğunu, çocuğu görmeye gelmediğini, çocuğun babayı görse tanımayacağına, okulda annesi ile soyadının farklı olması nedeniyle zorlandığını, öğretmenine evraklara soyadını annesinin soyadı olarak yazmasını istediğini anlatmışlardır. Çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde, üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi, aksine çocuğun soyadının annenin soyadıyla değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunduğu anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin benzer olaylarda verdiği hak ihlaline ilişkin kararları da gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekir…”

 

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2017/6537 K. 2017/16938 T. 14.12.2017

“…Davacı dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanında; babasının annesini ve kendisini terk ettiğini, 2 yaşındayken annesinden boşandığını, terk ettikten sonra ne maddi ne manevi olarak kendisiyle ilgilenmediğini, biyolojik açıdan babası olması dışında kendisiyle hiçbir duygu bağının olmadığını, baba olarak benimsemediği bir kişinin soyadını taşımanın kendisini inanılmaz derecede rahatsız ettiğini, çevresinde…soyadını taşıyan sadece kendisi olduğunu, ayırca bu soyismin hiçbir konuda gayret sarfetmeyen bir kişiymiş gibi algılanması sebebiyle üzüntüye sebep olduğunu belirterek soyadının Ilgaz olarak düzeltilmesini istemiştir.

Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesine göre, haklı nedene dayalı soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir.

TMK’nın 27. maddesine göre ”Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunur. Ad değişmekle kişisel durum değişmez. Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.

Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü “haklı neden” bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve kanunun buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun tespiti gerekir.

Somut olayda, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar dosyada toplanan kanıtlar sözü edilen Kanun maddesine göre haklı neden sayılarak soyadın değiştirilmesi yönünden davanın kabulüyle davacının soyadının talep gibi düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.”

 

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2017/7950 K. 2018/11588 T. 25.4.2018

“…Davacı dava dilekçesinde, …olan adının Sozdar olarak değiştirilmesini istemiş; mahkemece, her ne kadar davacı çevresinde Sozdar adı ile bilindiğini iddia etmişse de Sozdar kelimesinin Kürtçe olduğu, davacının … Üniversitesinde … Öğretmenliği bölümünde öğrenci olduğu, davacının ileride yapacağı iş ile kullanacağı adının çelişkili olacağı, ayrıca Sozdar’ın söylenmesinin zor olduğu, davacının adını Sozdar olarak değiştirmesinde hukuki yararının bulunmadığı, davacının mevcut … adının kötü bir manaya gelmediği, gülünç ve alay edilecek bir nitelik taşımadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

TMK’nın 27. maddesinde, adın değiştirilmesinin ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, adın değiştirildiğinin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, ad değişmekle kişisel durumun değişmeyeceği bu değişiklikten zarar görenin bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlandığından; davacının adını değiştirme talebinin haklı nedene dayandığı, çevresinde Sozdar adı ile tanındığı iddiasının kolluk ve tanıkların beyanı ile kanıtlandığı dikkate alındığında davanın kabulüne karar verilmesi yerine uygun bulunmayan gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir…”

 

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2017/1156 K. 2017/3268 T. 9.3.2017

“…Davacı dava dilekçesinde, “….” olan soyadının ise…… olarak değiştirilmesini istemiş; mahkemece, davacının adli sicil ve arşiv kaydı olduğu, davacının yeni bir kimlik edinme gayesi içinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesine göre, haklı nedene dayalı adın ve soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir.

4721 Sayılı TMK’nın 27. maddesinde; adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olamayacağı, adın değiştirilmesinden zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır.

Mahkemece, davacının dava dilekçesinde dayandığı nedenler ile tarafların göstereceği deliller toplanıp, tanıklar dinlendikten sonra davacının isteminin haklı nedene dayanıp dayanmadığının denetime elverişli biçimde dosyaya yansıtılması ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine uygun görülmeyen gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…”

 

 

 

YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ E. 2014/14304 K. 2015/1247 T. 2.2.2015

“…Davacı dava dilekçesinde, adının ve soyadının İbrahim …. olduğunu, aynı ad ve soyada sahip amcasının çocuğu bulunduğunu, bu durumun karışıklığa neden olduğunu, bu nedenle……olan adının ….., …olan soyadının …olarak düzeltilmesini istemiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, özellikle davalı nüfus müdürlüğünün temyiz dilekçesinin içeriğine göre; davacının amcasının oğlu olduğu belirtilen …’ın 01.01.1952 tarihinde doğduğu ve 01.09.1977 tarihinde öldüğü iddia edilmiştir.

4721 Sayılı TMK’nın 27. maddesinde; “Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunur. Ad değişmekle kişisel durum değişmez. Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.

Mahkemece davacının dava dilekçesinde dayandığı haklı neden olan isim karışıklığı konusunda öncelikle amcasının oğlu olduğu iddia edilen …’ın nüfus kayıt tablosunun getirtilerek ölü olup olmadığı tespit edildikten ve tarafların göstereceği tüm deliller toplanıp, tanıklar dinlendikten sonra davacının isteminin haklı nedene dayanıp dayanmadığının denetime elverişli biçimde dosya içerisine yansıtılması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz araştırma sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…”

 

SUNULMASI GEREKEN DELİLLER

***İsim ve soyisim değişikliği davasında tanık delilinin ehemmiyeti büyüktür. Zira kişinin nezdinde meydana gelen sübjektif durumların ispatı ancak bu yolla sağlanabilecektir. Kişinin isim veya soyisminde absürt sayılabilecek durumlar söz konusu değilse kişinin şahsında meydana gelen sübjektif durumun ispatı bu yolla sağlanabilecektir.

Yine aynı şekilde kişinin kullandığı adı veya soyadı yüzünden resmi işlemlerde veya sosyal yaşantı da bir karmaşa meydana gelmişse, kişinin elinde bu hususları ispatlayıcı belgeler söz konusuysa kişinin bunları da mahkemeye sunmasında fayda söz konusudur.

 

DAVA KİME KARŞI AÇILIR?

Dava dilekçesinde davalı olarak Nüfus Müdürlüğü hasım olarak gösterilmelidir. Hasım olarak anne-baba veya başka birinin gösterilmesi yanlıştır. Dilekçenin tipik formatında diğer dilekçelerden ayrılan bir farklılık yoktur.

 

DAVA NE KADAR SÜRMEKTEDİR?

İsim ve Soyisim değişikliği davası hızlı bir şekilde işletilirse ilk veya ikinci celsede tamamlanmaktadır. Dava ortalama 3-5 ay içerisinde tamamlanmaktadır.

 

DAVANIN HUKUKİ SONUCU NEDİR?

Medeni Kanunu’nun 27. Maddesine göre ad değişmekle kişisel durum değişmez. Yani ad-soyad değişikliğinde kişinin diğer şahsi durumlarında bir değişiklik meydana gelmez.

***Ancak erkek eş soyadını değiştirdiğinde kadının (eşinin) soyadı da değişmektedir. Aynı şekilde 18 yaşından küçük çocuklarının ve evlatlığının soyadı da kendiliğinden değişmektedir.

Ad-soyad değiştirildiğinde adın-soyadın değiştirildiği mahkemece nüfus müdürlüğüne bildirim yapılır. Böylece nüfus siciline kayıt ve ilân olunur. Ayrıca mahkeme, ulusal bir gazetede de değişikliğin ilanını yapar.

YETKİLİ- GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?

Kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması niteliğinde olduğundan bu dava ancak kişinin kendisi veya özel yetkili kılınmak (özel vekaletname vasıtasıyla) suretiyle kişinin yetkilendirdiği avukatı tarafından açılabilir.

Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Davacı ikametgahının bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinde bu davayı açabilir. Davalı olarak, nüfus müdürlüğünce yetkilendirilmiş bir memur davaya katılmaktadır.

 

YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ E. 2021/2945 K. 2021/9107 T. 21.6.2021

“…Sulh hukuk mahkemesince, ad değiştirilmesi istemi, 6100 Sayılı HMK’nın 382/2-a-2 de çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmiştir. HMK 383. maddeye göre çekişmesiz yargı işinde görevli mahkeme aksine bir düzenleme olmadığı surette Sulh Hukuk Mahkemesidir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, haklı bir sebebe dayanmak kaydıyla, adın değiştirilmesi hâkimden istenebilir. Diğer yandan 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun b fıkrasında ise ad ve soyada ilişkin düzenleme bulunmaktadır. Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, 5490 Sayılı Kanunun 36/1-a-b maddesi kapsamında olan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzenlenmiş ve düzeltme davalarında yetki ve görev yönünden ise düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Söz konusu fıkranın (b) bendinde ise ad ve soyada ilişkin düzenleme bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 382. maddesinde, “çekişmesiz yargı işleri” düzenlenmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde, “kişiler hukukundaki çekişmesiz yargı işleri” başlığı altında 2. alt bend olarak “ad ve soyadın değiştirilmesi”ne ilişkin taleplerin “çekişmesiz yargı işi” olduğu belirtilmiştir.

Kanunun 383. maddesinde de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olacağı hükmüne yer verilmiş olmakla birlikte ancak aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece bu çekişmesiz yargı işinin sulh hukuk mahkemesinde görüleceği belirtilmiştir.

Somut olayda; davacı velayeti altında bulunan kızının nüfus kaydındaki isminin “Yeter” olduğunu, ancak aile bireyleri ve arkadaşları arasında “Semanur” ismiyle tanındığını belirterek kızının “Yeter” olan isminin “Semanur” olarak değiştirilmesi talebi, 5490 Sayılı Kanun’un 35 ve devamı maddelerinde düzenlenen nüfus kayıt düzeltilmesine ilişkin olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…”

 

 

 

 

# İsim ve Soyisim Değiştirme Davası İsim ve Soyisim Değiştirme Davası İsim ve Soyisim Değiştirme Davası İsim ve Soyisim Değiştirme Davası

 

 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim