Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İş Kazası Davaları

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13.maddesine göre iş kazası;

  • Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
  • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
  • Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
  • Bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
  • Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.

İş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl içerisinde zamanaşımı süresi geçirilmeden iş kazası nedeniyle tazminat davası açılmalıdır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki,  iş kazası nedeniyle açılan bir ceza davası varsa ve ceza davasının dava zamanaşımı süresi daha fazlaysa, iş kazası nedeniyle açılacak tazminat davasında ceza davası zamanaşımı süresi uygulanır! Zamanaşımı süresi iş kazası nedeniyle yaralanma durumunda, maluliyetin kesin olarak tespit edildiği son rapor tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6.maddesine göre davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri, iş kazası veya zararın meydana geldiği yer, davacının yerleşim yeri iş mahkemesi yetkili ve görevli mahkemedir.

Bir iş kazası meydana geldiğinde öncelikle bu durum işveren tarafından mutlaka Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmelidir.  SGK’ya bildirilmeden tazminat davası açılması durumunda iş mahkemesi tarafından davacıya iş kazası iddiasını SGK’ya bildirmesi için süre verilmelidir. Bu bildirim üzerine SGK müfettişleri tarafından yapılan incelemede meydana gelen olayın iş kazası olup olmadığını, olayın oluş şekli ve tarafların kusur durumunu düzenleyen inceleme raporu düzenlenir.

İnceleme raporunda olayın iş kazası olarak nitelendirilmesi halinde hak sahibi iş mahkemesinde doğrudan maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak ilgili raporda olayın iş kazası olarak kabul edilmemesi durumunda tazminat davasından önce hem SGK hem de işverenin davalı olarak gösterileceği bir “iş kazasının tespiti davası” açılmalıdır.

Tazminat davasından önce iş kazasının tespiti davası açılması gerektiği Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin E. 2014/20986, K. 2015/5902, T. 23.03.2015 kararında “..Kurumca sigortalının maluliyet oranının tespiti ve giderek kendisine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf SGK’nın hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Bu açıklamadan olarak belirtilen husustaki eksiklik giderilmeden Mahkemece neticeye varılması doğru olmamıştır..” denilerek açıkça ortaya koyulmuştur.

İş kazasının tespiti davası tazminat davasından tamamen bağımsız olarak görülmekle birlikte iş kazası tazminat davası için tespit davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerekir. İş kazasının tespiti davası açma süresi, iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu dava sonucunda işçi lehine iş kazasının tespitine karar verilmesi durumunda, belirli bir kısmı tazminat davasında talep edilen tazminat miktarından indirilmek üzere maluliyet halinde işçiye, ölüm halinde ölenin hak sahibi yakınlarına SGK tarafından düzenli bir gelir bağlanır.

İş kazası neticesinde ağır bedensel zarara uğrayan işçi veya ölümlü iş kazasında işçinin ailesi çektikleri acı, elem ve ızdırapların tazmini için manevi tazminat davası açabilir. Bu durumda Hakim tazminat tutarını takdir eder ve bu tazminat işveren tarafından ödenir.

İş kazası sebebiyle açılan maddi tazminat davasında bedensel zarar halinde yapılan tedavi giderleri, kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar ve çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar tazmin edilecektir. Ölüm halinde ise ayrıca cenaze giderleri de tazmin edilecektir.

İş kazasında meslekte kazanma gücü kayıp oranı %10’dan fazlaysa SGK sürekli iş göremezlik geliri bağlamaktadır. Ancak zarar %10’un altındaysa SGK tarafından karşılanmayan zararı işçi iş göremezlik tazminat davası açarak işverenden isteyebilir.

İş kazası tazminatı hesaplanırken işçinin net ücreti dikkate alınmalıdır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin E. 2014/23880, K. 2015/9932, T. 05.05.2015 tarihli kararında maddi tazminat miktarının hesaplanmasında davacının yaptığı işi, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle ilgili meslek odalarından ve gerektiğinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden olay tarihinde alabileceği emsal günlük net ücretleri sormak, buradan gelen neticelere göre ücretin tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. İş kazası sonucunda ölüm gerçekleşmişse maddi ve manevi tazminatta faize ölüm tarihinden itibaren hükmedilir, maluliyet halinde ise faize maluliyet tarihinden itibaren karar verilir. Maluliyet derecesi, kusur oranı, kaçınılmazlık, hakkaniyet, eşin evlenme durumu, SGK tarafından yapılan yardımlar belirlenecek tazminat miktarında indirim sebebi olarak göz önünde bulundurulur. Ödenecek maddi tazminat tutarının hesaplanmasında uygulanacak indirim nedenlerinde hakimin geniş ölçüde takdir yetkisi vardır.

İş kazasının meydana gelmesiyle birlikte işçinin yaralanması veya ölümü hallerinde ilgili kolluk birimi ve Cumhuriyet Savcısı gerekli soruşturmayı yaparak ilgililer aleyhine ceza davası da açabilecektir. Açılacak ceza davasının tazminat davasındaki etkisi Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin E. 2016/12324, K. 2017/154, T. 13.01.2017 kararında “.. hukuk hakimi kusurun olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zarar miktarının belirlenmesi konusunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak Ceza Mahkemesi’nin mahkumiyet kararındaki, fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi olaya dair kabul, hukuk hakimini de bağlar. Şu halde, iş yerinde meydana gelen ölüm olayında ceza mahkemesinde belirlenen maddi olgulardan anlaşılacağı üzere, davalının da kusurlu olduğu sabittir. Ceza mahkemesince belirlenen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup..” hükmüyle açıklanmıştır.

İş kazası neticesinde ölümün meydana gelmesi durumunda ölen işçinin yardımına muhtaç olan kişiler destekten yoksun kalma tazminatı davası açabilirler. Destekten yoksun kalma tazminatında ana düşünce, ölen şahsın yaşamaya devam etmesi halinde ilgililere desteğe devam edecek olmasıdır. Bu tazminata hükmedilebilmesi için ayrıca ölen işçinin sağlığında destekten yoksun kalacağını iddia eden kişilere bakacak güçte olması gerekir.

İş kazası davaları niteliği gereği uzun sürebilmektedir, hem usul ekonomisi hem de davalı işçinin bu zor süreci daha kolay atlatabilmesi için uzman birisinden yardım almakta fayda vardır. Konuyla ilgili her zaman bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Önceki Yazı

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim