Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İş Kanunu 2/6 maddesi: “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmünü amirdir. İlgili madde uyarınca işyeri veya işletmelerde, işverenin işyerindeki uzmanlık gerektiren bir işini veya asıl işine yardımcı işlerinin bir başka işverene, alt işverene, yaptırılması mümkün olmaktadır. İşte bu durumda işverenin, kendi işyerinde faaliyette bulunduğu yardımcı işlerin veya işlerin bir kısmının, kendi emir ve talimatı altında çalışan işçilerine yaptırmak yerine, başkaca işverenlere vermesi halinde asıl işveren alt işveren ilişkisi ortaya çıkmaktadır. İş hukukunda alt işveren kavramı, sıklıkla karşımıza çıkan bir kavramdır.

Asıl İşveren-Alt İşveren ilişkisi Kurabilecek Sözleşmeler ve İşçi Temin Sözleşmeleri

Hukukumuzda asıl işveren-alt işveren sözleşmesi diyebileceğimiz bir sözleşme türü bulunmamaktadır. Uygulamada, asıl işveren alt işveren ilişkisinin tanımının unsurlarını taşıdığı için ve aynı zamanda asıl işveren-alt işveren ilişkisi de yaratan sözleşmeler vasıtasıyla bu ilişki kurulmaktadır.

 

Alt işveren, işveren vekili değildir. Asıl işverenle eser sözleşmesi veya başka bir sözleşme yapan ayrı bir işverendir. Genellikle asıl işveren ile alt işveren arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesine dayanır. Bazı sözleşmeler niteliği itibariyle asıl işveren alt işveren ilişkisi kuramazlar. Distrübritörlük sözleşmeleri asıl işveren – alt işveren ilişkisi kurulamayacak sözleşmelere örnek olarak gösterilebilir.

 

Uygulamada son dönemlerde daha sık karşılaşılan bir durum da alt işveren olarak adlandırılan kişinin işçilerini asıl işverenin işyerinde görevlendirmesi, ancak bu iş için asıl işverene ait işyerinde herhangi bir organizasyon oluşturmaması, söz konusu işçilerin yönetimini tamamen asıl işverene bırakmasıdır. Yargıtay böyle bir durumda asıl işveren-alt işveren ilişkisinden bahsedilemeyeceğini belirtmektedir. Söz konusu durumda, asıl işverene işçi temini söz konusu olur. Yargıtay tarafından da belirtildiği üzere işverenler arasında yapılan iş bulmaya aracılık sözleşmesi, asıl işveren – alt işveren ilişkisi olarak nitelendirilemeyecektir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/23572 E. 2017/15685 K. 1.10.2017 T.)

 

Asıl İşveren – Alt İşveren İlişkisinin Unsurları

İş hukukunda alt işveren -asıl işveren nedir ve unsurlarına gelecek olursak:

  • İlişkinin her iki tarafında da işverenin bulunması
  • Alt işverene, işyerinde ürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin verilmesi: İşyerinde yürütülen işin bir bölümü ya da yardımcı bir iş dışında bir iş başka bir işverene verildiğinde bu iş işverene ait işyerinde yapılsa da bu ilişki alt işverenlik ilişkisi olmayacaktır. Bu kapsamda akla ilk akla gelen işler çatı onarımı işi, asıl işverene ait işyerini boya işlerinin başka bir işverene verilmesi ya da bahçeye bir bekçi kulübesi yapılması gibi işlerdir.
  • Alt işverene işin bir bölümünün verilmesi: İşin tamamının devri halinde alt işverenlik ilişkisinden bahsedilemez. Yargıtay’a göre anahtar teslimi şeklinde ihale edilen işi üstlenen işveren, işçisinin uğradığı iş kazasından ihaleyi veren kişi sorumlu tutulamayacaktır.
  • İşin asıl işverene ait işyerinde yaptırılması: Asıl kural işin, asıl işverene ait işyerinde yapılması olsa da bazı işler niteliği gereği iş yerinde yapılamaz. Örneğin asıl işi meşrubat üretim ve dağıtımı olan bir işverenin dağıtım işini alt işverene vermesi halinde dağıtım işinin, işyerinde yapılması beklenemez. [2]
  • Alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan işte çalıştırılması (münhsıranlık koşulu)

 

Birlikte Sorumluluk

 

4857 sayılı İş Kanununun 2/6 hükmünde alt işveren ilişkisi tanımlandıktan sonra, bu ilişkide asıl işverenin alt işveren işçilerine karşı alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Gerçekten de anılan hükme göre, “…Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”

 

Asıl işveren-alt işveren ilişkilerinde yasa koyucu konuyu işçi yararı yönünden ele almış ve özellikle az sermayeli alt işverenlerin ücret ödeyemeyecek duruma düşmelerinde, bunların yanında çalışan işçilerin ücret ve diğer haklarını alamamaları tehlikesini önlemek için bu işin yapılmasında yararı bulunan asıl işvereni de sorumlu tutarak işçiyi korumayı amaçlamıştır. Buna göre alt işveren işçileri; haklarını sadece alt işverenden ya da sadece asıl işverenden isteyebileceği gibi her iki işverenden ortak olarak talep edebilir.

 

İşçi; ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücreti gibi ücret alacaklarının yanında kıdem, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, boşta geçen süre ücret alacağı ya da işe başlatmama tazminatı gibi alacaklarını da asıl işverenden talep edebilecektir.  Alt işveren işçisine karşı iş sözleşmesi ile yemek ve yol yardımı ya da ikramiye veya prim gibi bazı haklar sağlamışsa, asıl işveren bunlardan da sorumludur. Eğer alt işverenin işyerinde uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesi varsa asıl işveren toplu iş sözleşmesine dayanan haklardan da sorumlu olur. Asıl işverenin alt işverenin işçisine olan sorumluluğu kendi döneminde geçen sürede doğan alacaklardan dolayıdır. Dolayısıyla işçinin alacağı bu dönemde doğmamışsa asıl işveren bu alacaktan sorumlu olmayacaktır. [3]

 

Asıl İşveren – Alt İşveren İlişkisinde Muvazaa

 

Asıl işveren – alt işveren ilişkisinde muvazaa İş Kanunu 2/7 maddesinde şöyle tanımlanmıştır; “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”

 

İş hukukunda alt işveren ilişkisinin muvazaalı olarak gerçekleşebileceği haller, İş Kanunu madde 2/7 ile sınırlı olmayıp bu hallerin dışında da alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı durumlar olabilmektedir. Yargıtay’ın muvazaa hususunda belirlediği belli başlı kriterler mevcuttur. Bunlardan ilki; alt işverenler değişmesine rağmen işçilerin aynı işi yaptırmayı sürdürmeleridir. Bir diğer kriter, asıl işverenin işçiyi işe alma ve işten çıkarmada yetkili olması ve çalışma şartlarını belirlemesidir. Alt işveren işçileri üzerinde yönetim hakkını asıl işverenin kullanması da Yargıtay’ın alt işverenlik ilişkisinde muvazaa olduğuna kanaat getirmesine yarayan kriterlerden biridir. Alt işverenin iş sözleşmesinin tarafı ve iş görme ediminin alacaklısı sıfatıyla kendi işçisine karşı yönetim hakkını kullanmaması ve bu hakkı asıl işverenin kullanması, gerçek bir alt işverenlik ilişkisi bulunmadığı konusundaki en önemli belirtilerden biridir. Yargıtay’ın dikkat ettiği ölçütlerden diğerleri; alt işveren işçilerinin asıl işverenle yapılan sözleşme kapsamı dışına işlerde çalıştırılması, araç ve gerecin asıl işverence sağlanması olarak sıralanabilir.

[1] Osman Güven ÇANKAYA, Şahin ÇİL – İş Hukukunda Üçlü İlişkiler, Yetkin Yayınları, syf. 16

[2] Nuri ÇELİK, Nurşen Canikoğlu, Talat Canbolat – İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 31. Bası, syf 105

[3] ÇELİK, CANİKOĞLU, CANBOLAT, syf 119

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim