Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İpotekte Eşin Rızası Aranır Mı?

Alışılagelmiş tanım doğrultusunda ipotek; doğmuş yahut henüz doğmayan ama doğması kesin ya da muhtemel olan alacakların gayrimenkul bedeli üzerinden güvence altına alınmasını ifade eder. İpotekli gayrimenkul sayesinde alacaklı; alacağını alamadığı durumlarda gayrimenkulün satışını isteyebileceğinden borcunu teminat altına almış olmaktadır. Taşınmaz rehininin bir türü olarak ipotek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 881 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TMK kanunu hükümleri incelendiğinde kural olarak ipotek tesisinde eşin rızası aranmadığı görülmektedir. Bu durumun istisnası TMK 194. maddesinde yer alan Aile Konutu düzenlemesidir. (Aile Konutuna ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.) İlgili hükme göre eşlerden herhangi biri diğer eşin rızası olmaksızın aile konutu üzerinde ipotek tesis edemeyecektir. Ancak bu sınırlama yalnızca aile konutu vasfına haiz taşınmaz için geçerlidir bu doğrultuda taşınmaz aile konutu olarak nitelendirilemeyecekse malik olan eş diğer eşin rızası aranmaksızın maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edebilecektir. Sonuç olarak ipotekte eşin rızasını aranır mı sorusunun, aile konutu düzenlemesi hariç TMK’dan kaynaklanmadığı görülmektedir.

Söz konusu araştırmaya girmemizin sebebi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’dur. TBK’nın madde 584 düzenlemesi “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir…” şeklindedir. Akabinde yer alan 603. madde ise “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. İpotekte eşin rızası aranır mı araştırmasının nedeni de yukarıda yer vermiş olduğumuz ilgili iki TBK hükmüdür.

TBK’da yer verilen ilgili sınırlamalar kefalete ilişkin getirilmiş olduğundan ipotekte eşin rızası mevcut mu araştırması yalnızca malik eşin borçlu olmadığı ipotek tesisinde yapılacaktır. Malik eş aynı zamanda borçlu ise kendi borcu için ipotek tesis edildiğinden kefalet ilişkisi söz konusu olmayacaktır bu doğrultuda eşin rızası olmaksızın ipotek tesis edilebilecektir. Malik ile borçlu sıfatının aynı kişide buluşmadığı durumlarda tesis edilen ipotek kefalet ipoteği olarak adlandırılmakta ve taşınmaz maliki sınırlı ve ayni bir sorumluluk altına girmektedir. Lehine ipotek verilen kişi ya da kurumlar tarafından ipotek sözleşmesinde müşterek ve müteselsil kefalete ilişkin hükümler eklenmesi hallerinde ise taşınmaz malikinin aynı zamanda müşterek ve müteselsil kefil olarak kabul edildiği yerleşmiş yargı kararlan ile de sabittir. Taşınmaz malikinin kefil olarak adlandırılabileceği bu durumlarda ipotek tesisi için eşin rızası kanunen aranan bir şarttır.

Malik eşin borçlu olmadığı ipotek tesisi işlemlerine ilişkin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı tarafından taşra birimlerine gönderilen 19.04.2013 tarih ve 23294678-010-07/29-3156 sayılı talimat yol gösterici olmaktadır. İlgili talimatta “…borçlu ile taşınmaz malikinin aynı kişi olmadığı durumlarda tapu müdürlüklerince düzenlenecek ipotek resmi senedi içerisinde gerçek kişilerce verilecek kefalete ya da Türk Borçlar Kanunu’nun 603. maddesi kapsamında herhangi bir kişisel güvenceye yönelik hüküm bulunması halinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583 ve 584. maddesi kapsamında, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğinin kendi el yazısıyla belirtmesinin zorunlu olduğu, ayrıca bu durumda eşin yazılı rızasının aranması, Banka ve kredi kuruluşlarının borçlu ile taşınmaz malikinin aynı kişi olmadığı ipotek istemlerinde (Resmi senet düzenlenmesi gereken veya onama ipoteği yoluyla tescilin talep edildiği yazılarda) Kanunda belirtilen hususların gereğinin yerine getirildiğinin veya TBK’mn 603. maddesi kapsamında kefalet ve kişisel güvence sağlayacak herhangi bir hükmün ipotek sözleşmesinde yer almadığının bildirilmesi ya da istem yazısında bu hususların gereğinin Kanuna uygun olarak yerine getirildiğinin bildirilmesi ve işlemden kaynaklanacak hukuki sorumluluğun ilgili kuruluşlarca üstlenilmesi durumunda başkaca bir belge aranmaksızın işlemlerin yerine getirilmesi gerekmektedir…” ifadelerine yer verilmiştir. Kanun metni ve ilgili talimat bir arada değerlendirildiğinde malik ve borçlu sıfatının birlikte bulunmadığı ipotek tesisinde, taşınmaz maliki eş kefalet ya da herhangi bir kişisel güvenceyle yükümlü kılınıyorsa, işbu ipoteğin tesisi için eşin yazılı rızasının bulunması zorunludur.

TBK kapsamında eşin rızası aranmakla beraber bazı durumlar istisna kapsamına alınarak eşin rızasının zorunlu olmadığı belirtilmiştir. İlgili istisnalar:

• Mahkemece verilmiş ayrı yaşama kararı mevcut ise ipotek tesisinde eşin rızası aranmayacaktır.
• Eşin kanunen ayrı yaşama hakkı mevcut ise ipotek tesisinde eşin rızası aranmayacaktır.
• Ticaret hayatının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla 28.03.2013 tarihinde TBK’nın 584. maddesine ek fıkra eklenmiştir. Buna göre;

1. Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler,
2. Mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler,
3. 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler,
4. Tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.

Son olarak eş tarafından verilmesi zorunlu olan rızanın sözleşmenin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması esnasında verilmesi gerekmektedir aksi takdirde geçersiz ipotek sözleşmesine dayanılarak yapılan tescilde yolsuz olacaktır. Kanun metninde rıza beyanının şekline ilişkin yazılı olması gerektiği belirtilmiştir. Şekle uygun olmayarak yapılan rıza beyanı da geçerli olmayacağı için yine yolsuz tescil sonucuyla karşılaşılacaktır.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim