Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İnternet Üzerinden Tehdit Suçu

Tehdit suçu huzurda işlenebileceği gibi Whatsapp, İnstagram, Facebook, Telegram gibi her türlü online iletişim platformu üzerinden de işlenebilir. Tehdit suçunun temel hali TCK Madde 106/1’de düzenlenmektedir.

 

TCK Madde 106

(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Tehdidin;

  1. a) Silahla,
  2. b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  3. c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  4. d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.

 

Sosyal medya veya internet üzerinden işlenen tehdit suçunun temel hali; failin, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit etmesiyle oluşur. İnternet üzerinden gerçekleştirilen her türlü tehdit suçu TCK 106. Madde uyarınca cezalandırılacaktır.

İnternet üzerinden fail, mağdura yönelik haksız ve büyük bir zarara uğratacağını bildirmesiyle bu suç gündeme gelecektir.

Gerçekleştirilen tehdit, niteliği itibariyle korkutucu niteliğe haiz olmalıdır. Mağdur nezdinde endişe yaratmaya müsait olmayan ifadeler tehdit suçunu gündeme getirmez.

 

İnternet üzerinden tehdit suçu, manevi unsur olarak kastla işlenebilen bir suç tipidir. Fail, suçun kanuni tanımındaki unsurlarını bilmeli ve istemelidir. Failin mağdura vereceğini söylediği zarar ise haksız olmalıdır. Örneğin bir borç ilişkisinde edimini yerine getirmeyen tarafa, icra yoluna başvuracağını söyleyen taraf tehdit suçunu meydana getirmiş olmaz. Tehdit niteliği itibariyle korkutucu ve ciddi olmalıdır. Ciddiyet barındırmayan ifadeler, kastı ortaya koymayacaktır.

 

***Tehdit suçu doğrudan veya gıyapta işlemek suretiyle gerçekleştirilebilir. İnternet veya sosyal medya platformları üzerinden gerçekleştirilen konuşmalar, yine sosyal meyda platformları üzerinden gerçekleştirilen paylaşımlar gibi kişi doğrudan hedef tutularak tehdit suçuna sebebiyet verebilir.

İkinci durumda ise doğrudan mağdur hedef tutulmamakla birlikte, mağdura iletmesi kuvvetli aracılara söylenerek gıyapta bir şekilde de tehdit suçu işlenebilir. Örneğin “O arkadaşına söyle son duasını etsin. Yarın onu bulacağım” şeklinde gıyapta işlenebilir.

 

 

İNTERNET ÜZERİNDEN TEHDİT SUÇU ŞİKAYET VE ZAMANAŞIMI

 

Tehdit suçu, resen soruşturulur. Şikâyete tabi değildir. Bu durumda şikâyetten vazgeçme de davanın düşmesi sonucunu doğurmaz. Zira suç, savcılık tarafından resen takip edilmektedir. Ancak tehdit suçunu düzenleyen TCK 106/1’in ikinci fıkrası, tehdit suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli halini düzenlemektedir. Buna göre, malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte daha az cezaya hükmedilecektir. Bu durumda tehdit suçu şikâyete tabidir. Mağdur tehdit edeni ve tehdidi öğrendiğinden itibaren 6 ay içerisinde şikâyet hakkını kullanmalıdır. Şikâyet hakkı, en geç dava zamanaşımı süresi içinde kullanılmalıdır.

İnternet üzerinden tehdit suçunu düzenleyen TCK 106/2’deki daha fazla cezayı gerektiren nitelikli haller de şikâyete tabi değildir.

TCK 106/2 Tehdidin;

  1. a) Silahla,
  2. b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  3. c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  4. d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

 

İnternet üzerinden tehdit suçunda zamanaşımı 8 yıldır. Failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 8 yıl içerisinde soruşturmaya başlanılmazsa suç zamanaşımına uğrayacaktır.

 

GÖREVLİ MAHKEME

İnternet üzerinden tehdit suçu, Asliye Ceza Mahkemelerinin görevi kapsamında yer almaktadır. Bu suçun yargılamasında basit yargılama usulü uygulanabilir.

 

YARGITAY KARARLARI

 

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2018/3692 K. 2021/11759 T. 5.4.2021

“…Sanığın, katılan …’un kendisi ile arkadaşlığına devam etmesi amacıyla, katılan …’ün ve annesi … ile babası katılan …’ın ortak kullandığı facebook hesaplarına mesajlar göndermek suretiyle gerçekleştirdiği tehdit eylemlerinin, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişiye karşı birden fazla mesajla işlemesi nedeniyle, TCK’nın 106/1.1 maddesinden hüküm kurulurken zincirleme suç hükümleri gereği, TCK’nın 43/2-1. maddesi gereğince temel ceza artırıldıktan sonra, yine temel ceza üzerinden TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılarak bulunacak miktarın önceki cezaya ilavesiyle sonuç cezanın saptanması gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hükümler kurulmak suretiyle fazla ceza tayini bozmayı gerektirdiğinden…”

 

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2018/819 K. 2018/4172 T. 1.3.2018

“…Dava; tehdit suçuna ilişkindir. Her ne kadar facebook, twitter, ınstagram isimli sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini ABD adIî makamlarının cevaplamadığı, bu sebeple şüphelinin fiziki kimliğine ulaşılamadığı, ilgili sitenin bağlı olduğu internet servis sağlayıcılarının ve yer sağlayıcılarının yurtdışı kaynaklı olduğu ve yabancı ülke şirket ve sunucularının kullanılması sebebiyle elektronik delil elde etme imkânının da mevcut olmadığı, bilişim suçlarının yapısı gereği İnternet ortamında elde edilebilecek delillerin yokluğu ve şüpheli ya da şüphelilerin teşhis edilememesi halinde başka türlü delil elde etme olanağının bulunmadığı, bu aşamada soruşturmanın devamı halinde yeni delillere ulaşmanın teknik ve hukukî açıdan mümkün olmadığı, müştekinin şikâyetine konu edindiği olay ile ilgili olarak şüpheli ya da şüphelilere ulaşılmasına imkân veren hiçbir delil de sunmadığı gerekçeleriyle şikayetçinin iddiaların soyut nitelikte kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar karar verilmiş ise de, şüphelinin facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki profil bilgilerinin ve diğer hususların araştırılarak şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmeye çalışılması, ABD adlî makamlarıyla istinabe yapılması ve sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik soruşturma neticesinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve bu sebeple itirazın reddine dair mercii Sulh Ceza Hakimliğinin kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır…

5271 Sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 Sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müşteki vekilinin şikayet dilekçesi üzerine herhangi bir soruşturma yapılmadan, facebook, twitter, ınstagram isimli sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini ABD adIî makamlarının cevaplamadığı, bu sebeple şüphelinin fiziki kimliğine ulaşılamadığı gerekçesiyle iddiaların soyut nitelikte kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şüphelinin facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki profil bilgilerinin ve diğer hususların araştırılarak şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmeye çalışılması, ABD adlî makamlarıyla istinabe yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır…”

 

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2016/16236 K. 2016/14486 T. 21.11.2016

“…İddianamenin anlatım kısmında, sanığın, katılanı telefonla tehdit ettiğinin belirtilmesine karşın, facebooktan mesaj gönderilerek ya da elektronik posta yoluyla tehdit ettiğine dair anlatımın yer almadığı ve yargılamanın iddianameye konu edilen telefonla tehdit eylemi üzerinden yapılması gerektiği gözetilmeden, sanığın katılanı elektronik posta yoluyla, facebook üzerinden gönderdiği ve mahkemece tespit edilen mesajlarla tehdit ettiği kabul edilmek suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 225. maddesine aykırı davranılması…”

 

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2017/22735 K. 2018/467 T. 11.1.2018

“…Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin, Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla, CMK’nın 174/1. maddesinde öngörülen on beş günlük yasal süreden sonra iade edildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla, CMK’nın 174. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş günlük süre sonunda iade edilmeyen iddianamenin kabul edilmiş sayılacağı gözetilmeden, anılan iddianamenin iadesi kararına karşı Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan itirazın, kabulü yerine reddine dair kararda isabet bulunmamaktadır. Ayrıca; CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Somut olayda; şüphelinin kullandığı telefon hattından, şikayetçinin kullandığı hatta, hem sms hem de whatsapp yoluyla gönderilen tehdit ve hakaret içerir mesajlara ait dökümler dosyada yer almaktadır. Bu mesajlar dikkate alındığında, şüpheli hakkında isnad edilen suçlardan dolayı kamu davası açılması için yeterli şüphenin mevcut olduğu, mahkemenin iddianamenin iadesine konu ettiği ses kaydının suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan delil niteliğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır…”

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim