Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İkale sözleşmesi son dönemde uygulamada sıklıkla karşılaştığımız  ve bir çok kişiyi ilgilendiren bir konudur.

İkale(bozma) sözleşmesi, kısaca işçi ile işveren arasında iş sözleşmesinin anlaşma yoluyla ortadan kaldırılmasıdır.

Her ne kadar bu anlaşma ile taraflar arasında ki iş sözleşmesi son bulsa da 4857 sayılı İş Kanununda yazılı fesih hallerinden biri değildir.

Burada tek taraflı irade beyanından ziyade iki taraflı bir irade beyanı söz konusudur. Halbuki İş Kanunu’nda yer alan diğer fesih bildirimlerinde kural olarak karşı tarafın onayı gerekmez. Bu açıdan ikale sözleşmesi karşı tarafında kabulünü gerekli kılan bir sulh sözleşmesidir diyebiliriz.

İkale sözleşmesinin her iki taraf açısından avantajları olduğu gibi aleyhe olan yanları da vardır. Özellikle işçi açısından işsizlik maaşı alınamaması buna bir örnektir. Aynı şekilde işçi bu sözleşme sebebiyle işe iade davası açar ise kural olarak davası reddedilecektir.

Öte yandan anlaşma çerçevesinde tarafların birbirlerine karşı sorumlulukları devam edecektir.

İkale yoluyla iş sözleşmesinin sonlandırılmasına ilişkin talebin işverenden gelmesiyle işçiden gelmesi hallerinde sözleşmeye bağlanan farklı hukuki sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Kural olarak ikale sözleşmesi talebinin işçiden gelmesi halinde kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesini Yargıtay yeterli görmekte, bunun dışında ek bir ödeme yapılmasını aramamaktadır.

İkale sözleşmesinin yazılı olarak yapılması zorunlu değildir ancak ispat açısından yazılı olması önem arz etmektedir.

Bazı Yargıtay kararlarında ikale sözleşmesine işçi tarafça “Yasal haklarım saklıdır” ibaresinin konulması ikale sözleşmesinin geçersiz hale geldiği belirtilmektedir.

Öte yandan işveren tarafça sözleşmenin ikale yoluyla sonlandırılması söz konusu olduğu takdirde Yargıtay kıdem ve ihbar tazminatına ilaveten işçiye makul bir yararın sağlanması şartını aramaktadır. Bahsedilen makul yarar da yine Yargıtay uygulamalarında genelde 4 aylık ücrete karşılık gelen tutardır. Ancak burada ki miktar her somut olaya göre değişebilecektir. İşçinin çalışma süresi, görevi, eğitim durumu, irade fesadına uğrayıp-uğramadığı vb. hususlar makul yarar miktarını belirleyen ölçütlerdir. (Yargıtay 9.HD.2008/1888 E.,2008/25058 K. 25.09.2008 T.) (Yargıtay 9.HD. 2015/17239 E., 2015/25415 K., 14.09.2015 T.)

 

 

 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim