Hafta İçi : 09:00-18:00
·

İflas Sebepleri ve İflasta Yetki

 

İflas sebepleri, genel iflas sebepleri ve özel iflas sebepleri olmak üzere ikiye ayrılır.

 

Genel iflas sebepleri

  • Bir tacirin muaccel olan para borcunun ödenmemesi

 

Özel iflas sebepleri

  • Sermaye şirketlerinde ve kooperatiflerde pasifin aktifi aşması. (Borca batıklık durumu)
  • Tereke mevcudunun borcunu ödemeye yetmemesi (Terekenin borca batık olması.)
  • Tacire karşı başlatılan haciz yolu ile takipte tacirin malvarlığının yarısını kaybetmesi ve geriye kalan malvarlığının mevcut ve 1 yıl içerisinde muaccel hale gelecek borçları ödemeye yetmemesi durumu.

 

DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLAS HALLERİ

Evvelce takibe hacet kalmaksızın iflas:

 A – Alacaklının talebi:

İİK Madde 177 – Aşağıdaki hallerde alacaklı evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebilir.

1 – Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle kaçar, alacaklıların haklarını ihlal elen hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoliyle yapılan takip sırasında mallarını saklarsa;

2 – Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa;

3 – 308 inci maddedeki hal varsa;

4 – İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse Türkiye’de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağırılır. (Ek: 9/11/1988-3494/36 md.) Bu Kanunun 178 inci maddesinin ikinci fikrası burada da uygulanır.

 

B – Borçlunun müracaatiyle:

İİK Madde 178 – İflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebilir. Borçlu, bu halde bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. Bu belge mahkemeye ibraz edilmedikçe iflasa karar verilemez. (Ek: 9/11/1988-3494/37 md.)

İflas talebi l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. Alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.

İflasa tabi bir borçlu aleyhine alacaklılardan birinin haciz yolu ile takibi neticesinde yapılan haciz borçlunun yarı mevcudunun elinden çıkmasına sebep olup da kalanı muaccel ve vadesi bir sene içinde hülül edecek diğer borçlarını ödemeye yetişmiyorsa borçlu derhal aczini bildirerek iflasını istemeye mecburdur.

 

Hukukumuzda genel iflas sebebi olarak, iflasa tabi olan bir borçlunun muaccel olan bir borcunu, aleyhine bir iflas davası açılmış olmasına rağmen ödememesi durumu gösterilebilir. Bu durumun sürekli olması ve yaygınlık göstermesi durumuna, borçlunun ödemelerini tatil etmesi denir.

 

Burada dikkat edilmesi gereken, borçlunun pasifinin aktifinden fazla olması, genel bir iflas sebebi değildir. Yani pasifi aktifinden fazla olan bir borçlunun borçları henüz muaccel değilse veya bir şekilde borçlarını ödeyebiliyorsa bu kişinin iflasına karar verilemez.

Yine aktifi pasifinden fazla olan bir borçlu, mevcut olan aktifini kolayca paraya çeviremiyorsa ve muaccel olan borcunu ödeyemiyorsa alacaklının talebi üzerine iflas ettirilebilir.

***Borçlunun iflas ettirilmesinin ana nedeni borçlarını ödeyememesi ya da ödemelerini tatil etmiş olmasıdır.

 

Kanunumuz anonim, limited şirketler ve kooperatifler için özel iflas nedenlerini de kabul etmiştir. Buna göre pasifi aktifinden fazla olan sermaye şirketleri veya kooperatifler hakkında iiflas istenebilecektir. Yani, sermaye şirketlerinde, şirketin borçlarını ödeyip ödeyemediğinde bakılmaksızın, pasifin aktifinden fazla olması halinde iflasları istenebilecektir.

 

İİK Madde 179

Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.

 

Bunlardan başka, tereke mevcudunun borcuna yetmemesi ve yine borçlunun yarı mevcudunun haczedilmesine rağmen kalan mevcudun diğer borçları ödemeye yetmemesi de birer iflas sebebidir.

İFLASTA YETKİ

Alacaklının borçlu hakkında iflas yolu ile takip yapabilmesi için icra dairesinden iflas takip talebinde bulunması gerekmektedir. İflas kararını almak isteyen alacaklı ise Asliye Ticaret Mahkemesi’ne iflas davası açmalıdır. İflas kararını Asliye Ticaret Mahkemesi verecektir.

 

YETKİLİ İCRA DAİRESİ

İflas yolu ile takipte, borçlunun muamele (işlem) merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesi yetkilidir. Ancak bu yetki, kesin yetki hali değildir ve bu doğrultuda kamu düzenine ilişkin değildir. Bu nedenle kamu tüzel kişilikleri ve tacirler, aralarında akdedecekleri bir yetki sözleşmesi ile yetkili olabilecek icra dairelerini belirleyebilirler.

Alacaklının icra dairesine iflas takip talebinde bulunmasından sonra icra dairesi kendiliğinden yetkili olup olmadığını araştırmaz. Borçlu bu noktada icra dairesinin yetkili olmadığını ancak iflas ödeme emrine itiraz süresi içerisinde yetki itirazında bulunmak suretiyle ileri sürebilir. Bu süre içerisinde borçlu yetki itirazında bulunmazsa artık Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde icra dairesinin yetkisiz olduğunu ileri süremez. Aynı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesi de icra dairesinin yetkisiz olduğunu kendiliğinden dikkate alamaz.

 

YETKİLİ TİCARET MAHKEMESİ

İflas davalarında yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemelerinin bu yetkisi kamu düzenine ilişkin ve kesindir. Bu sebeple tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında Asliye Ticaret Mahkemesinin iflas davalarında yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında yetki sözleşmesi yapamazlar.

Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin ve kesin olduğundan dolayı mahkeme, yetkili olup olmadığını kendiliğinden incelemek/araştırmak zorundadır. Buradaki yetki itirazı, yetki ilk itirazı değildir ve o şekilde ileri sürülmez. Borçlu burada her zaman mahkemenin yetkisiz olduğunu ileri sürebilir.

Ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde o yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi aynı zamanda Asliye Ticaret Mahkemesi görevi de yapar. İflas davalarına ve ticari davalara bakar.

 

YETKİLİ İFLAS DAİRESİ

İflasta yetkili iflas dairesi, iflas kararını vermiş olan Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresindeki iflas dairesidir. İflas dairesinin yetkisi de Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu gibi kamu düzenine ilişkindir ve kesindir. Bu nedenle tacirler ve kamu tüzel kişileri aralarında yetki sözleşmesi yaparak yetkisiz bir iflas dairesini yetkisiz kılamazlar.

 

 

 

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2012/19-643 K. 2013/256 T. 20.2.2013

“…Uyuşmazlık; iflas erteleme talebinde bulunan şirketlerin muamele merkezlerinin Bursa ili mi yoksa Balıkesir ili mi olduğu; buradan varılacak sonuca göre, yetkili mahkemenin bu iki yerden hangisi olduğu, noktasında toplanmaktadır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ( İİK )’nun “İflas Takiplerinde Yetkili Merci” başlığı altında düzenlenen 154/III. maddesinde, “…Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır.” Hükmü öngörülmüştür.

Bu açık hüküm karşısında, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesi’nin yetkisi kamu düzenine ilişkin olup, kesindir.

Nitekim, aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2011 gün ve E:2011/19-446, K:2011/569 sayılı ilamında da benimsenmiştir.

İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir…”

 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim