Hafta İçi : 09:00-18:00
·

6102 sayılı TTK’da deniz ticareti sözleşmeleri başlığı altında 1119-1130. maddeleri ile gemi kira sözleşmeleri düzenlenmiştir. Bu bölümde hüküm bulunmayan hâllerde Türk Borçlar Kanunu’nun adi kira sözleşmeleri hakkındaki hükümleri nitelikleri elverdiği ölçüde uygulanır, denilmiştir.

Hukukî niteliği bakımından ele alındığında gemi kira sözleşmesinin adi kira sözleşmesi gibi; rızai, ivazlı ve tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu söylenebilir. (Aslında bu sebeple de, hüküm bulunmayan hallerde adi kiraya ilişkin TBK hükümleri uygulanıyor) Gemi kira sözleşmesinin rızai olması  nedeniyle, tarafların sözleşmenin esaslı noktalarına ilişkin birbirine uygun iradelerini beyan etmeleri sözleşmenin kurulabilmesi için yeterlidir. Tarafların sözleşmenin tali noktaları üzerinde anlaşamamaları, TBK’nın 12. maddesi uyarınca sözleşmenin kurulmasına engel oluşturmaz.

Gemi kira sözleşmesinin kurulmasında herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklamaları ile kurulur. TTK m. 1120 uyarınca taraflardan birinin talebi üzerine, diğer taraf sözleşme şartlarını içeren gemi kira senedi düzenleyip vermekle yükümlüdür. Bu belgenin düzenlenmesi, sözleşmenin geçerlilik şartı değildir.

Türleri

  1. Demise Charter

Aslında, gemiyle birlikte gemi adamlarının da kiracının emrine verilmesinin taahhüt edildiği sözleşme-lerin niteliği kanun hükmü ile belirlenmiştir. Bu düzenleme getirilmemiş olsaydı, bahse konu sözleşme-lerin gemi kira sözleşmesi olarak nitelenemeyeceği açıktır. Nitekim kiraya verenin, gemi kullanımının bırakılması yanında ücret karşılığında (management fee) kiracıyı temsilen gemiyi donatma, bakımını yaptırma, gemi adamı temin etme gibi yükümlülükleri de üstlendiği gemi kira sözleşmesi (charter by demise), kira ve yönetim sözleşmesi unsurlarını içeren karma bir sözleşme olarak nitelenmektedir.

Yargıtay bir kararında, yapılan sözleşmeden anlaşıldığı kadarıyla geminin, gemi adamlarıyla birlikte kiraya verildiği için sözleşmenin çıplak gemi kira sözleşmesi sayılamayacağını belirtmiştir. (1)

TTK 1119. madde gerekçesinde “maddenin 1. fıkrasında çıplak gemi kirasının, 2. fıkrasında geminin adamları ile birlikte kiralanmasının tarif edildiği” belirtilmiş ise de, ikinci fıkrada herhangi bir tanımla-ma yapılmamış; kiraya verenin gemi ile birlikte gemi adamlarını da kiracının emrine vermeyi üstlendi-ği sözleşmelerin niteliği, dolayısıyla da uygulanacak hükümler hakkında düzenleme getirilmiştir.

TTK 1119(2) hükmü, donatılmış gemi kira sözleşmesinin (Charter by Demise) de hukukî nitelik olarak bir gemi kira sözleşmesi olduğunu ve dolayısıyla bu tür sözleşmelerin de gemi kira sözleşmesine uygulanan kurallara tabi olduğunu belirtmektedir. Aslında her iki hükümde belirtilen gemi kira sözleşmeleri tek bir tanım altında toplanarak uygulamayla uyumluluk sağlanabilirdi. Fakat bu takdirde gemi adamlarının hizmetlerinden, kiralanmaları ile yararlanılabileceği gibi kanun koyucu tarafından da istenilmeyen bir sonuç ortaya çıkabilirdi. Önder’e göre ise, Türk Ticaret Kanunu’nda da yapıldığı gibi sözleşmenin temel tanımının verilmesi ile yetinilmesi ve gemi adamlarının hizmetlerinin de sözleşmeye dâhil edilebileceğinin ayrıca kabul edilmesi daha yerinde olmuştur. (2)

  1. Bareboat Charter

Bareboat charter sözleşmesinde, kaptan başta olmak üzere, gemi adamlarını kiracı temin ve istihdam eder ve ücretleri kiracı tarafından ödenir. Doğal olarak, gemi adamlarının iş sözleşmesini fesih yetkisi de kiracıya aittir. Dolayısıyla, gemi adamları kiracının müstahdemi olurlar.

Danıştay bir kararında “geminin ticari işletmesi ile ilgili tüm masrafların davacıya (kiracıya), geminin tamiri, bakımı, hazırlanması ile ilgili giderler ile personel ücretleri ve sigorta masraflarının gemi sahibine ait olduğu, gemi sahibinin kaptan, makina ve güverte mürettebatını sağlamak, bunların ücretlerini ödemek ve gemiyi sigorta ettirmekle yükümlü olduğu, gemi sahiplerinin onayı olmadan hiçbir kargo taşınamayacağı gibi kiracının, kaptanın ve gemi çalışanlarından memnun olmaması halinde gerekli değişikliği ancak gemi sahibinin yapabileceğinin anlaşıldığı, bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin bir gemi kiralama sözleşmesi değil taşıma taahhüdü içeren bir sözleşme olduğu… anlaşılmıştır” diyerek aslında çıplak gemi kiralama sözleşmesinin tanımını yapmıştır.(3)

Mevzuat Dergisi’nde ise “taşıtana teknik yönden de talimat vermek yetkisi tanıyan sözleşmeler gemi kira sözleşmesidir. Kira sözleşmesi niteliğindeki time charter’ın en iyi örneği çıplak gemi kirası’dır. Bu da genel olarak bareboat charter diye anılan sözleşmedir. Bareboat charter’da taşıtan (kiracı), içinde gemi adamı (kaptan/zabit/tayfa) olmaksızın, bir gemiyi, belli bir zaman için donatandan kiralamaktadır; geminin hem gemi adamıyla donatılmasını, hem yakıtını, hem kumanyasını kiracı sağlamaktadır; gemi adamları kiracının müstahdemidir. İşte böyle bir durumda kiracı, kaptana her türlü talimatı (teknik, seyirle ilgili, ticari talimatı) verebilmektedir. Bu nedenle de, donatan, kiracıya karşı taşıyan durumuna gelmemekte, kiralayanlar arasındaki ilişki kira ile ilgili kurallara sıkı sıkıya bağlı olmaktadır” denilerek, Danıştay’ın yukarıdaki kararı ile paralel bir tanım yapılmıştır. (4)

Sözleşmenin Sicile Şerhi

TTK 1121 hükmü, gemi kira sözleşmesinin sicile şerhinin, sonraki maliklere, kiracının gemi kira sözleşmesindeki koşullar çerçevesinde, gemiyi kullanmasına izin verme zorunluluğu yükler. Bu hükme göre gemi kira sözleşmesinde taraflar sözleşmenin sicile şerh edilmesini istemedikleri takdirde bunu açıkça kararlaştırmak zorundadır. Aksi halde taraflardan her biri, diğerinin muvafakatına gerek olmadan gemi kira sözleşmesinin sicile şerhini isteyebilir.

Sözleşmenin Unsurları

  1. Gemiyi Kiraya Verenin Hak ve Borçları

Geminin kullanımını belli bir süre bırakmayı üstlenen taraf kiraya verendir. TTK’da alt kira düzenlenmemiştir ancak, kiracının kira sözleşmesinden doğan hakkı “gemiyi tahsis amacına uygun olarak sözleşme hükümleri çerçevesinde dilediği gibi kullanma” ile sınırlandırılmış, (TTK 1125/1) kiracıya gemiyi başkasına kiralama hakkı tanınmamıştır. Bu itibarla, TTK m.1130 hükmünde TBK’nın kira sözleşmesi genel hükümlerine yapılan atıf uyarınca TBK m.322 hükmünün gemi kira sözleşmelerine uygulanabileceği ve bu hükme göre sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, kiracının gemiyi başkasına kiralama hakkına sahip olduğu ileri sürülemez. Dolayısıyla, gemi kira sözleşmesinde kiracıya alt kira sözleşmesi yapma izni verilmediği takdirde, kiracı gemiyi başkasına kiralayamaz. Buna göre TTK m.1119 vd. hükümlerinde düzenlenen gemi kira sözleşmesinde kiraya verenin ancak gemi maliki olabileceği anlaşılmaktadır. (5)

TTK m.1119 hükmüne göre, gemi kira sözleşmelerinde aslolan, geminin kiracıya boş ve mürettebat olmadan teslim edilmesidir. Bu prensip, 1122. ve 1125. maddelerden de anlaşılmaktadır. Demek ki, gemi adamları da yakıt da kumanya da sözleşmenin kapsamında değildir. Örneğin gemi, bir miktar yakıtla teslim edilmişse, sözleşme sona erdiğinde aynı cins ve miktar yakıtla, kiraya verene iade edilmelidir.

Kiraya veren, gemi kira sözleşmesinden doğan bütün alacakları için kiracıya ait taşınır ve kıymetli ev-rak üzerinde TMK m. 950-53 hükümleri uyarınca hapis hakkına, kiracıya ödenecek navlun ve diğer ala-caklar üzerinde TMK m.954-61 hükümleri uyarınca alacak rehnine ve kiracıya ödenecek navlunu temi-nat altına almak üzere TTK m.1201 hükmüne göre hapis hakkına sahiptir. (TTK 1128/2) Borçlular, ala-cak rehni kendilerine bildirilmediği takdirde kiracıya yapacakları ödemeyle borçlarından kurtulurlar. (6)

 

  1. Gemiyi Kiralayanın Hak ve Borçları

Gemi kira sözleşmesinde, geminin kullanılması karşılığında kira bedeli ödemeyi üstlenen taraf ise kiracıdır. Kiracı, TTK 1061/2 hükmü gereğince menfaat sağlamak amacıyla kendi adına bizzat veya kaptan aracılığıyla başkasına ait gemiyi kullanması sebebiyle üçüncü kişilere karşı donatan sıfatını alır.

Kiracı, gemiyi tahsis amacına uygun olarak sözleşme hükümleri çerçevesinde dilediği gibi kullanma hakkına sahiptir. (TTK m.1125/1) Geminin tekne sigortası sözleşmesinde sefer bölgesi sınırlaması mevcut ise, sözleşmede belirtilmemiş olsa bile, gemiyi sefer bölgesi sınırları dahilinde kullanmak ve denize elverişli halde bulundurmak zorundadır. Geminin bakım giderleri, gemideki ayıptan kaynaklanmayan tamir ve parçaların değiştirilmesi bedelleri (olağan bakım ve tamir giderleri) ile geminin işletme giderleri kiracıya aittir. (TTK m.1124/3) Gemi adamlarının hizmet sözleşmesinden doğan alacakları da geminin işletme giderleri kapsamında olmakla birlikte, TTK’nın 1127. Maddesinin birinci fıkrasında, gemi adamlarının çalıştırılmasından doğan bütün borç ve yükümlülüklerin kiracıya ait olduğu ayrıca hüküm altına alınmıştır. (7)

Kiracı, gemiyi kullanması karşılığında kira bedeli ödemekle yükümlüdür. Kira bedeli sözleşmede kararlaştırılan zamanda, bu hususta bir anlaşma yoksa geminin zilyetliğinin sözleşme şartları çerçevesinde kiracıya devredildiği günden başlamak üzere aylık olarak ve peşin ödenir. (TTK m.1128)

Kiracı, kira süresinin bitiminde gemiyi teslim aldığı haliyle kiraya verene iade etmekle yükümlüdür. (TTK 1129/1) Kiracı kira süresinin sonunda gemiyi iade etmekte geciktiği takdirde, geciktiği sürenin ilk 15 günü için kira bedeli üzerinden ve sonraki günler için kira bedelinin iki katı üzerinden hesaplanacak bir tazminatı ödemekle yükümlüdür. (TTK 1129/2) Ancak kiraya veren, geminin iadesindeki gecikme yüzünden daha yüksek bir zarara uğradığını ispat ederse, kiracı bu zararı tazmin eder.

Geminin Sigortalanması ve Zamanaşımı

TTK m.1126 hükmüne göre sigorta sözleşmesinde ve poliçesinde, kiraya verenin ismen bildirilmesi ve sigortanın kimin olacaksa onun lehine yaptırılması zorunludur. Denizcilik rizikolarına karşı sigorta ile ya gemiyi kullanma hakkı dolayısıyla kiracının sahip olduğu menfaat ya da kiraya verenin malik menfaati, fakat her halde gemiye ilişkin menfaat sigortalanabilir. TTK m.1126 hükmünde kiracının denizcilik rizikolarına karşı sigorta ile hangi menfaati sigorta ettirmekte olduğu belirsizdir.

Öte yandan TTK m.1454 hükmünde “kimin olacaksa onun lehine sigorta”, sigortanın kimin menfaati için yaptırıldığı hususunun açık bırakıldığı sigorta olarak ifade edilmiştir. Denizcilik rizikolarına karşı sigortanın kimin olacaksa onun lehine yaptırılması, kimin menfaatinin sigortalandığı, dolayısıyla da sigorta tazminatını kimin talep edebileceği hususunda sorun oluşturacaktır.

Bundan başka TTK m.1126 hükmü, sorumluluk sigortası ile kimin kime karşı sorumluluğunun sigortalanacağı hususunda da açıklıktan yoksundur. Sorumluluk sigortası ile kastedilen, kiracının üçüncü şahıslara karşı doğabilecek sorumluluğu ise, yapılacak sigorta P&I sigortası olup, bunun kimin olacaksa onun lehine yaptırılması söz konusu olmadığı gibi, gerekli de değildir.

Kiracının denizcilik rizikolarına karşı sigorta ile sorumluluk sigortası kurulduğunu kiraya verene önceden bildirmekle yükümlü olduğuna dair hükümde yer alan “önceden” ifadesi de “gemiyi teslim almadan önce” şeklinde anlaşılmalıdır. Buna göre kiracı sigorta sözleşmeleri akdetme ve akdettiğini kiraya verene bildirme yükümlülüğünü gemiyi teslim almadan önce ifa etmelidir.

Son olarak; TTK m.1246 hükmü uyarınca gemi kira sözleşmelerinden doğan bütün alacaklar 1 yılda zamanaşımına uğrar. Bu süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. (8)

 

(1) Yargıtay 11. HD., 11.10.2012, E. 2011/8537, K. 2012/15837. Bkz. Kar, B.: Salih Önder, Gemi Kira Sözleşmeleri, s. 166.

(2) Salih Önder, Gemi Kira Sözleşmeleri, s. 22.

(3) Danıştay 4.HD., 8.10.2002, E. 2001/3109, K. 2002/3147.

(4) Fazlı Emektar, Time Charter Sözleşmesi Çerçevesinde Yurt Dışında Yerleşik Firmalardan Yapılan Gemi Kiralamalarında Katma Değer Vergisi Sorumluluğu, Mevzuat Dergisi, C. 8794A.015, S. 135, 2015

(5) Kender, Çetingil ve Yazıcıoğlu, Temel Deniz Ticareti, s. 144.

(6) Kender, Çetingil ve Yazıcıoğlu, Temel Deniz Ticareti, s. 146

(7) Kender, Çetingil ve Yazıcıoğlu, Temel Deniz Ticareti, s. 147

(8) Kender, Çetingil ve Yazıcıoğlu, Temel Deniz Ticareti, ss. 147-148

whatsappdestek iletişim iletişim