Fatura TTK’da tanımlanmamıştır. Faturanın ispat gücü bakımından ilk olarak bir içtihat kararıyla başlamak gerekirse YİBHGK., E. 2001/1 K. 2003/1 T. 27.6.2003 sayılı kararına göre fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını ölçüsünü fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari bir belge niteliğindedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Vergi Usul Kanunun 229. maddesinde ise “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu yazımızda faturanın ispat gücü konusunu işleyeceğiz.
Şartları
TTK m. 21’in uygulanabilmesi için her şeyden önce fatura veya teyit mektubunu düzenleyen kişinin tacir olması gerekecektir. Bu hükmün uygulanabilmesi bakımından faturayı alan kişinin tacir olması gerekip gerekmediği ise tartışmalıdır. Bir görüşe göre bu hükmün uygulanabilmesi için iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Yargıtay’ın da kabul ettiği diğer bir görüşe göre ise faturayı alan tarafın tacir olmaması bu hükmün uygulanmasını engellemeyecektir. (Yargıtay HGK., E. 2011/472 K. 2011/608 T. 12.10.2011)
TTK m. 21/1’de faturanın verilmesine ilişkin herhangi bir süre belirtilmemiştir. VUK m. 231/5’e göre ise faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği ve bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı kabul edilmiştir. VUK m. 231/5 hükmü, ticaret hukuku alanında geçerli değildir; diğer bir deyişle yedi günlük sürenin geçirilmiş olması, faturanın düzenlenme zorunluluğunu kaldırmayacağı gibi bu sürenin dolmasından sonra düzenlenen faturaya itiraz edilmemesi de, TTK m. 21/2’deki sonucun doğmasına engel olmayacaktır.
Faturayı alan kimse, faturayı aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa, faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacaktır. Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında sözleşme ilişkinin varlığı gereklidir. Faturaya itiraz halinde, faturanın geçerli bir delil olduğunu, faturayı düzenleyenin kanıtlaması gerekmektedir. Fatura, satılan bir malın alıcıya teslim edildiğini ispat eden bir belge değildir. Ayrıca fatura düzenlenmesi ve diğer tarafa gönderilmesi, sözleşmeyi ispat için de yeterli değildir.
Nitekim bu hususlar Yargıtay HGK., E. 2011/472 K. 2011/608 T. 12.10.2011 sayılı kararında; “Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 23/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.” şeklinde ifade edilmiştir.
Teslim hukuki işlem olmayıp, maddi bir vakıa olduğundan, tanıkla ispatı mümkündür. (Yargıtay 15. HD., E. 2015/1251 K. 2015/5084 T. 16.10.2015)
Sekiz günlük sürenin hesabında faturanın tebliğ edildiği gün sayılmaz. Son günün tatil günü olması, sürenin uzamasını gerektirmeyecektir. İtirazın sekiz gün içinde yapılması yeterlidir. İtirazın sekiz gün içerisinde diğer tarafa ulaşması gerekmeyecektir.
Fatura nitelik ve amacı itibariyle sözleşmenin esaslı unsurlarını tespite yaramaz. Bu sebeple faturaya, ancak konması mutad olan hususlar konmuş ve karşı taraf bunlara itiraz etmemiş ise hukuken sonuç doğuracaktır. Faturaya konulması mutad olan hususlar VUK m. 230’da 5 bent halinde sayılmıştır. Diğer bir deyişle ancak faturanın normal içeriğinden anlaşılan hususlarda itiraz edilmediği takdirde karşı tarafın bağlanacağı kabul edilmektedir. Sözleşme içeriğine dahil olmayan bir husus, faturaya itiraz edilmeksizin geçirilen sekiz günlük sürenin sonunda sözleşmeye dahil olmaz. Ancak, sözleşmede yer almamakla birlikte faturaya yazılan bir kaydın gereğinin yerine getirilmesi durumunda, faturadaki kayıt sözleşme koşulu halinde gelecektir.
YİBHGK., E. 2001/1 K. 2003/1 T. 27.6.2003 sayılı kararına göre; vade farkı kaydının faturanın mutad içeriğinden olmadığı ve sözleşmede kararlaştırılmayan vade farkı kaydının faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle kabul edilmiş sayılmasının ağır sonuçları olduğunu belirterek, böyle bir kaydı içeren faturaya itiraz edilmemesinin fatura içeriğini kabul anlamına gelmeyeceği yönünde içtihat etmiştir.
Yargıtay, sadece fatura göndermenin alacak hakkı doğurmayacağına, satış sözleşmesine dayanan davacının, bu ilişkiyi ve malın teslim edildiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu yönünde karar vermektedir. Faturaya itiraz olunmaması, faturada yazılı malın alıcıya teslim edildiğini göstermeyecektir. İtiraz edilmemek suretiyle alıcı aleyhine yazılı delil niteliği kazanan fatura içeriğinin aksi, ancak yazılı delil, ticari defter ve yeminle ispat olunabilecektir.
Taraflar arasında faturanın gönderilip gönderilmediği hususunda bir uyuşmazlık doğarsa, faturanın gönderildiğini ispat yükü, bu iddiayı ileri süren tarafa, yani faturayı düzenleyene aittir. Faturanın gönderildiğini ispat edemeyen taraf, faturaya itiraz edilmemesinin sağladığı karineden yararlanamayacaktır. Ancak Yargıtay’a göre tebliğe ilişkin iddia ispat edilemese bile, fatura borçlunun ticari defterine kaydedilmiş ise bu kayıt tarihinde faturaların tebliğ edildiğinin kabulü gerekir.
Fatura Türleri
Faturanın alt bölümüne kaşe konulması ve imzalanması (kapalı fatura) fatura bedelinin ödendiğine karinedir. Buna karşılık faturanın üst bölümüne kaşe konularak imzalanması (açık fatura) fatura bedelinin ödenmediğine karine teşkil eder. Açık faturaya itiraz edilmemesi halinde, satış bedelinin ödendiğini alıcının ispat etmesi gerekmektedir.
Faturanın bir türü de proforma faturadır. Proforma fatura, taraflar arasında sözleşmeden önce malın değer ve niteliklerini göstermek için alıcıya gönderilen faturadır. Proforma fatura hukuken öneri niteliğindedir. Bu fatura TTK anlamında fatura olmayıp, faturaya bağlanan hükümler bu tür faturalara uygulanamayacaktır.
Ticari Defterlere Kaydedilmiş Faturanın İspat Gücü
Faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olması (özellikle satın alanın ticari defterlerine kaydedilmiş olması) faturalar kapsamındaki malların teslim edildiğine karine teşkil eder. Bunun aksini malın teslim edilmediğini iddia eden davacının yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. (Yargıtay 19. HD., E. 2013/7951 K. 2013/12822 T. 15.7.2013)
Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacı defterlerinde kayıtlı olan navlun faturasının davalı defterinde kaydının bulunmadığı ve takip dayanağının da bu fatura bedeline ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacının defterleri usulüne uygun tutulmadığından lehine delil olamaz. Davalının da borca itiraz etmiş olması nedeniyle, davacının faturaya konu taşımayı yaptığını ve ücreti hak ettiğini ispat etmesi gerekir. (Yargıtay 11. HD., E. 2012/10552 K. 2013/9061 T. 06.05.2013) Bu kararda davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmamasından kast edilenin, defterlerin birbirini doğrulamaması olarak anlaşılması gerekmektedir.
Davacı taraf faturaya dayalı olarak takipte bulunmuş, yapılan bilirkişi incelemesi ile de faturanın davacının defterlerinde kayıtlı olduğu belirlenerek bu tutar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olup, bu durumda alacağın likit olduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 11. HD., E. 2012/79 K. 2012/11584 T. 02.07.2012)