Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Davaların yığılması başlıklı HMK m. 110’a göre “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” denilmiştir.

Davacının mahkemeden hukuki himaye istediği konular, bazen birden fazla talebi de içerebilmektedir. Bazen de davacının mahkemeden hukuki himaye istediği kişi birden fazla kişi olabilmektedir. Birincisinde taleplerin birden fazla olması ikinci ihtimalde ise birden fazla davalı olması söz konusudur.

Aynı davacının aynı dava dilekçesi ile aynı davalıya karşı aynı görevli ve yetkili mahkemede biri diğerinin ferisi niteliği taşımayan birbirinden bağımsız birden fazla talepte bulunmasına davaların yığılması (objektif dava birleşmesi), bunun yanında aynı tarafta birden fazla davacı veya davalının olması halinde ise sübjektif dava birleşmesi denmektedir. Davaların yığılması için kümülatif dava yığılması deyimi de kullanılmaktadır.

Objektif dava birleşmesi, bir davada aynı taraflar arasında birden fazla talebin ileri sürülmesi diğer bir deyişle aynı taraflar arasında birden fazla talep sonucunun mahkeme önüne çözümlenmesi amacıyla getirilmesidir.

Aynı davacı tarafından aynı davalıya karşı iki ayrı dava dilekçesi ile birbirinden bağımsız taleplerde bulunulması veya aynı dava dilekçesinde aynı davalıya karşı ileri sürülen taleplerde görevli mahkemelerin aynı değil farklı olması, birden fazla taleplerle ilgili yetkili mahkemenin ortak olmaması, talepler arasında aslilik-ferilik ilişkisi olması veya terditli durumun bulunması veya taleplerle ilgili olarak uygulanacak yargılama usullerinin farklı olması halinde davaların objektif yığılmasından bahsedilemez.

Davaların yığılması kurumu usul ekonomisi ilkesine hizmet etmektedir. Ayrıca davaların yığılması sayesinde birbiriyle çelişkili kararların ortaya çıkmasının da önüne geçilmiş olmaktadır.

Şartları

1. Davacının birden fazla talebini aynı dava dilekçesinde istemesi gerekir. Davacının aynı davalıya karşı farklı dava dilekçelerinde farklı taleplerden dolayı istemlerde bulunması durumunda bu madde kapsamında davaların yığılması değil davaların birleştirilmesi söz konusu olabilecektir. Aynı şekilde davacının açmış olduğu davada talep etmediği yeni bir talebi ıslah suretiyle dahi davaya ilave etmesi mümkün olmadığından böyle bir durum kabul görmeyeceği gibi bu girişim objektif dava yığılması olarak da değerlendirilemeyecektir.

2. Objektif dava birleşmesinden bahsedilebilmesi için aynı davacı tarafından aynı davalıya karşı taleplerde bulunulması gerekir. Davacı veya davalı taraf aynı değilse davaların yığılmasından bahsedilemeyecektir.

3. Taleplerin birden fazla ve her bir talebin diğerinden bağımsız olması gerekmektedir.

Talepler arasında herhangi bir hukuki veya ekonomik bağlantının bulunması ise şart değildir.

Aksi takdirde yani biri diğerinin eki niteliğinde birden fazla talebin bulunduğu diğer bir deyişle aslında tek asli talep bulunmakla birlikte buna bağlı bir veya birden fazla talebin söz konusu olduğu davalarda davaların yığılması söz konusu değildir.

Örneğin, boşanma davası ile birlikte buna bağlı (eki-fer’isi niteliğinde) velayet, tedbir-iştirak ve yoksulluk nafakaları, maddi ve manevi tazminat taleplerini içerir davada davaların yığılması söz konusu değildir. Boşanma talebi dışındaki talepler boşanmaya bağlı taleplerdir ve boşanmadan bağımsız talepler olmadığından objektif dava birleşmesi yoktur. Fakat aynı davada bunlara ilave olarak davacının mal tasfiyesinde, ziynetlerin iadesi taleplerinde bulunması ihtimalinde bu talepler boşanmanın eki niteliğinde olmayan bağımsız talepler olduğu için bu durumda davaların yığılmasından bahsedilebilecektir.

Taleplerin birbirinden bağımsız olup olmamasının usul hukuku açısından doğurduğu en önemli fark, bağımsız nitelikteki her bir dava bağımsız harç ve yargılama giderlerine tabi iken bir talebin eki niteliğindeki talepler için asıl talepten ayrı bir harç ve yargılama gideri söz konusu olmamasıdır.

4. Davaların yığılmasının söz konusu olabilmesi için davanın açılıp görüleceği mahkemenin birbirinden bağımsız talepler için ortak yetkili mahkeme olması gereklidir.

Davacının aynı davalıya karşı ileri sürdüğü taleplerin ayrı yetkili mahkemelerde görülmesi gereken talepler olması halinde davaların yığılmasından bahsedilemeyecektir.

Ortak yetkili mahkeme hem yer bakımından (yetki) hem de madde bakımından (görev) ortak yetkili olmayı gerektirmektedir. Diğer bir deyişle taleplerin tümünün görüleceği görevli mahkeme aynı mahkeme olmalıdır. Aksi halde davaların yığılmasından bahsedilemeyecektir.

Davanın açıldığı mahkemenin tüm talepler için ortak görevli mahkeme olmadığı hallerde mahkemece resen veya talep üzerine görevsiz olunan taleplerin ayrılması ile görev dava şartı yokluğu nedeniyle bu talep ya da taleplerle ilgili olarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilecektir.

Ortak yetkili mahkemenin söz konusu olmaması halinde kesin yetki söz konusu ise resen, kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde ise ilk itiraz olarak ileri sürülmek suretiyle yetkisiz taleplerle ilgili olarak tefrik ve yetkisizlik kararı verilip sadece yetkili olunan talep ya da talepler görülüp karara bağlanacaktır.

5. Davacının aynı davalıya karşı aynı dava dilekçesinde ileri sürdüğü birbirinden bağımsız ve eşdeğer taleplerle ilgili olarak aynı mahkemede aynı yargılama usulü uygulanmalıdır.

Taleplerden bazılarının basit yargılama usulüne bazılarının ise yazılı yargılama usulüne tabi olması, bazılarının çekişmeli bazılarının çekişmesiz yargılamaya tabi olması, bazı taleplerin kendiliğinden delil toplama bazı taleplerin ise taraflarca getirilme ilkesinin uygulanması durumunda taleplerle ilgili olarak birlikte yargılama yapılması mümkün olamayacağından davaların yığılması söz konusu olamayacaktır.

Bu gibi durumlarda taleplerin tümünün aynı mahkemenin görev ve yetkisine girmesi durumunda aynı yargılama usulüne tabi davaların birlikte farklı yargılama usulüne tabi olanların ise tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilerek görülmesi, mahkemenin görevsiz olduğu taleplerle ilgili tefrik ve görevsizlik kararı vermesi, yetki ile ilgili olarak kesin veya kesin olmayan yetki olmasına göre hareket edilmesi gerekmektedir.

Bu şartların tümünü haiz davaların yığılması halinde mahkemece her bir taleple ilgili ayrı ayrı hüküm verilir. Kural bu olmakla birlikte HMK m. 167 gereği davanın daha iyi bir şekilde yürütülmesinin gerekli olması durumunda taleplerle ilgili ayrılma kararı verilmesi ve ayrı esaslara kaydedilerek davaların görülmesi biri hakkında karar verilmesinin diğerinin sonucuna göre bekletici mesele yapılması da mümkündür.

Objektif dava birleşmesinde talep sayısınca dava mevcut bulunduğundan davacı her bir talebi için dava dilekçesinde vakıaları ayrı ayrı belirtmek ve ispat yükü kendisinde ise ispatlamak zorundadır. Yapılan yargılamada her bir talep hakkında ayrı ayrı inceleme yapılır. Yargılama sonunda da her bir talep hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmelidir.

Taleplerin bağımsızlığı sebebiyle davaların yığılmasında her bir taleple ilgili olarak tahkikat tamamlanana kadar ıslah mümkündür.

Her bir talep hakkında HMK m. 297’deki unsurları taşıyan karar oluşturulmalıdır. Mahkeme her bir talep hakkında aynı kararı verme mecburiyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla bir taleple ilgili davanın kabulüne karar verebileceği gibi başkası hakkında davanın reddine veya esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı gibi esasa veya usule ilişkin her türlü nihai kararı verebilecektir.

Taleplerin niteliklerine göre birbirinden bağımsız harç ve yargılama gideri hüküm altına alınmaktadır.

Her bir talep diğerinden bağımsız surette kesinleşmeye tabi tutulur. Örneğin tarafların istinaf etmediği talepler istinaf edilen taleplerden bağımsız olarak kesinleştirilecektir.

Her bir talep için kesinlik sınırı ayrı ayrı dikkate alınacaktır. Aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan talepler yönünden ise aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan taleplerin toplamına göre kesinlik sınırı belirlenir.

Arabuluculuk

Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri, son yıllarda istikrarlı olarak dava şartı arabuluculuğa tabi olan bir taleple, arabuluculuğa tabi olmayan bir talebin aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi halinde taleplerin bütünün arabuluculuğa tabi olmadığı yönünde karar vermektedir. (Ankara BAM, 20. HD., E. 2022/252 K. 2024/549 T. 15.3.2024, Yargıtay 11. HD., E. 2022/1129 K. 2023/4285 T. 10.7.2023)

Doktrinde ise davaların yığılmasında her bir talebin birbirinden bağımsız olduğu gerekçesiyle haklı olarak Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları eleştirilmektedir. Doktrinin savunduğu görüşe göre dava şartı arabuluculuğun da diğer dava şartları gibi her bir talep bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava şartı arabuluculuk şartını sağlayan talepler bakımından yargılamaya devam edilmeli, dava şartı arabuluculuk şartını sağlanmayan talepler bakımından ise ayrılma ve dava şartı yokluğu sebebiyle usulden red kararı verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

Vekalet Ücreti

Davaların yığılmasında her bir talep birbirinden bağımsız olduğundan her bir talep bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmektedir. (Yargıtay 10. HD., E. 2022/7092 K. 2023/9096 T. 3.10.2023)

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim