Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Danıştay 4. Daire Kararı – Navlun Niteliği Taşıyan Kira Sözleşmesi Sebebiyle Gelir Vergisi Tevkifatı Yapılmayacağı

T.C.

DANIŞTAY

4. DAİRE

E. 2001/3109

K. 2002/3147

T. 8.10.2002

• GELİR VERGİSİ TEVKİFATI YAPILMAMASI ( Navlun Sözleşmesi Niteliği Taşıyan Sözleşme – Kira Ödemeleri – Rusya’da Mukim Bir Şirketten Kiraladığı Gelirler İçin Yapılan Kira Ödemeleri )

• NAVLUN SÖZLEŞMESİ ( Gelir Vergisi Tevkifatı Yapılmaması Gerektiği )

• KİRA SÖZLEŞMESİ ( Navlun Niteliği Taşıyan Kira Sözleşmesi – Gelir Vergisi Tevkifatı Yapılmayacağı )

193/m.70,94

5422/m.24

ÖZET : Dava konusu olayda taraflar arasında imzalanan sözleşme “navlun sözleşmesi” niteliği taşıdığından davacının Rusya’da mukim bir şirketten kiraladığı gelirler için yaptığı kira ödemelerinden tevkifat yapma zorunluluğu bulunmamaktadır.

İstemin Özeti : Deniz ulaştırmacalığı faaliyeti yapan davacı şirketin 1995 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu; Rusya’da mukim … C.O’dan kiraladığı gemiler için yaptığı kira ödemelerinden 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 24′ üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılmadığı ileri sürülerek 1995/1-12 nci ayları için resen kurum ( stopaj ) vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış ağır kusur cezası kesilmiştir. İstanbul 3. Vergi Mahkemesi, 23.1.2001 günlü ve E:2000/1278, K:2001/30 sayılı kararıyla; Türk Ticaret Kanununun 1131 inci maddesinde; “geminin tamamen veya muayyen bir cüz’ü yolcu taşımak üzere üçüncü şahsa tahsis edilir veya üçüncü şahsa muayyen miktarda yolcu taşıma hakkı verilirse, taşıyan ile üçüncü şahıs arasındaki hukuki münasebet hakkında dördüncü faslın birinci kısmının mezkur münasebetin mahiyeti ile telif olunabilecek hükümleri tatbik olunur” düzenlenmesine yer verildiği, sözü edilen dördüncü faslın birinci kısmında yer alan 1016 ncı maddede ise; navlun sözleşmesinin, taşıyanın geminin tamamını veya bir cüzünü yahut muayyen bir yerini taşıtana navlun karşılığında tahsis ederek eşyayı denizde taşımasını taahhüt eden bir mukavale olarak tanımlandığı, başka. bir deyişle bu tür sözleşmelerin navlun sözleşmesi olduğunun hükme bağlandığı, uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasındaki sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi gerektiği, geminin ticari işletmesi ile ilgili tüm masrafların davacıya, geminin tamiri, bakımı, hazırlanması ile ilgili giderler ile personel ücretleri ve sigorta masraflarının gemi sahibine ait olduğu, gemi sahibinin kaptan, makina ve güverte mürettebatını sağlamak, bunların ücretlerini ödemek ve gemiyi sigorta ettirmekle yükümlü olduğu, gemi sahiplerinin onayı olmadan hiçbir kargo taşınamayacağı gibi kiracının, kaptanın ve gemi çalışanlarından memnun olmaması halinde gerekli değişikliği ancak gemi sahibinin yapabileceğinin anlaşıldığı, bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin bir gemi kiralama sözleşmesi değil taşıma taahhüdü içeren bir sözleşme olduğu, gemi sahibi açısından taşıma taahhüdü içeren sözleşme gereği elde edilen navlun gelirlerinin ticari kazanç niteliği taşıdığı ve davacının 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 24 üncü maddesi gereğince tevkifat yapma zorunluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı idare, yük taşımak üzere gemi tahsis edilmesine ilişkin olarak gemi sahipleriyle yapılan sözleşmenin bir gemi kiralama sözleşmesi olduğunu ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır:

Tetkik Hakimi H.GüI Yılmaz’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Sefer Yıldırım’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlereden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayadığı nukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin esası incelendi:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

SONUÇ : Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 8.10.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim