Hafta İçi : 09:00-18:00
·

BOŞANMA NEDENİYLE AİLE KONUTUNUN TAHLİYESİ 

Aile konutu, evlilik birliğinin devamı boyunca eşlerin ve varsa çocukların bir arada yaşadığı ve ailenin yaşam merkezi olan konuttur. Türk Medeni Kanunu aile konutunu ortak hayatın kurulması ve aile müessesesinin kültürümüzdeki önemi nedeniyle özel olarak düzenlemiştir. TMK m. 194 ile eşlerden birinin aile konutu üzerinde yapacağı tasarruflar diğer eşin rızasına bağlanmıştır. 

TMK m.194: 

Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. 

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.  

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.  

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur. 

Aile konutu her zaman eşlerden birinin mülkiyetindeki konut olmayabilir. Bazen de aile konutu, eşlerden birinin akdedeceği kira sözleşmesi ile de sağlanabilir. Aile konutunun kira ile sağlandığı durumlarda kira sözleşmesinin tarafı olmayan eş, kiraya verene bulunacağı bildirimle kira sözleşmesinin tarafı haline gelecektir. 

Boşanma süreci aile konutunun bu vasfını değiştirmez. Evliliğin sona ermesi halinde aile konutundan kimin yararlanmaya devam edeceği konusunu ise TMK m. 254 düzenlemektedir. Buna göre, evliliğin iptal ya da boşanma kararıyla sona ermesi halinde öncesinde aile konutu olarak kullanılan taşınmazda kalmaya ve ev eşyasından yararlanmaya hangi eşin devam edeceğini taraflar kendi aralarında kararlaştırabilirler. Tarafların bu şekilde bir anlaşmaya varamamaları halinde ise hakim, somut olayın özelliklerini, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını göz önünde bulundurarak aile konutunda kalmaya devam edecek eşi iptal veya boşanma kararıyla birlikte resen belirler. 

Peki aile konutunda kalmaya devam edecek eşin kira sözleşmesinin tarafı olmaması halinde ne olacaktır? 

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimini düzenleyen TMK m. 254/4 hükmüne göre hakim boşanma veya iptal kararıyla beraber kira sözleşmesinin tarafı olmayan eşin kalmasına karar verebilir. Bu durumda hakim, kiracı olmayan eşe taşınmazın kullanım hakkını vermekle beraber kira sözleşmesini de değiştirmektedir. Böylece kira sözleşmesinde hakim kararıyla değişiklik yapılmış olmaktadır. Bu husus hakimin takdir yetkisi içerisinde olup her olay kendi içinde değerlendirilmelidir. 

İlaveten, kiralananda oturmaya devam eden eşin kira sözleşmesinin tarafı olmaması halinde kira sözleşmesine taraf olan eş, sözleşmeyi feshedebilir. 

Aile konutunun eşlerden birinin mülkiyetinde olması halinde ise durum biraz daha farklıdır. Boşanma sürecine girilmiş olması aile konutunun bu ayrıcalıklı vasfını etkilemeyeceğinden boşanma kararının kesinleşmesinden sonraki süreci ele almak daha faydalı olacaktır. Boşanma kararının kesinleşmesi ile artık eşler birbiri için 3. kişi konumunda olacaktır. Böylece birbirlerine karşı dava ikame edebilir ve icra takibi başlatabilirler. 

İşte boşanma kararının kesinleşmesinden sonra eşlerden biri diğerinin mülkiyetinde bulunan konutta oturmaya devam ediyorsa malik olan eş, haksız işgal sebebiyle el atmanın önlenmesi davası ile konutu tahliye edebilir, hatta ecrimisil talep edebilir. 

Sonuç olarak, boşanma sebebiyle ortak konutun tahliyesi hususunu her somut olay özelinde ve aile hukukunun kendi özgü dinamikleri çerçevesinde ele almak gerekir. 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim