Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Aliud ifa en genel tanımıyla borcun, borçlanılan edimden başka bir edimle ifa edilmiş olması halidir. Edim borçlunun yerine getirmekle yükümlü olduğu davranış olarak açıklanabilir. İfanın konusunu oluşturan edim; bir şey verme, bir şey yapma veya bir davranıştan kaçınma şeklinde ortaya çıkabilir. Bilindiği üzere borcun sona ermesi için borçlanılan edimin ifa edilmiş olması gerekmektedir, bu husus ifanın borçlanılan edime uygun olması kuralı olarak da nitelendirilmektedir.

İfanın, borçlanılan edime uygun olmaması ise gereği gibi ifa etmeme veya yanlış edimle ifa etme gibi sonuçlara sebebiyet vermektedir. Borcun gereği gibi ifa edilmesi asli edim yükümlülüğü değil bir yan edim yükümlülüğüdür. Gereği gibi ifa edilmemesi yani ayıplı ifa halinde yan edim yükümlülüklerine aykırı da olsa ifa mevcuttur. Ancak aliud ifa yani yanlış edimle ifa etme durumunda asli edim yükümlülüğünün ihlali söz konusu olduğundan ifadan bahsedilemeyecek bu nedenle borç son bulmuş olmayacaktır. Ayıplı ifa ile aliud ifa arasındaki en temel fark budur ayıplı ifa halinde gereği gibi olmasa dahi bir ifa mevcuttur ancak aliud ifa halinde ifanın varlığından bahsedilemeyecektir.

Ayıplı ve aliud ifa arasındaki bu yakınlık öğretide aliud ifayla ilgili farklı görüşlerin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Aliud ifanın tanımı ve uygulanması bakımından öğretide çeşitli görüşler mevcuttur en temel üç görüşü sıralayacak olursak;

Birinci görüş aluid ifayı tamamen reddederek her halde ayıp kavramının uygulanması gerektiğini iddia etmektedir. Bu görüşe göre gereği gibi ifa etmeme, yanlış edimle ifa etmeyi de kapsayan bir üst başlıktır ve bu halde de ifanın yokluğundan bahsedilmeyip ayıp hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Örnekleyecek olursak satış sözleşmesi ile kablosuz kulaklıkların teslim edilmesi kararlaştırıldığı ancak buna rağmen kablolu kulaklıkların teslim edildiği halde bir ifa mevcuttur ancak bu ifa gereği gibi ifa değildir bu nedenle alıcı yalnızca ayıp hükümlerine başvurabilecektir.

İkinci görüş ise aluid ifa kavramını çok geniş uygulayarak irade bozukluklarından yanılma halini dahi aliud ifa kavramı içerisinde değerlendirmektedir. Bu görüşe taraflar belirli bir malın teslimi konusunda bizzat anlaşmış olsalar ve bu ürün teslim edilmiş olsa dahi eğer bu ürün alıcının zihninde tasarladığı üründen farklı ise bu ifanın aliud ifa olduğunu belirtmektedirler. Örnekleyecek olursak bir müşteri marketten bizzat kendi inceleyip seçerek gazlı içecek olduğunu düşündüğü bir ürün almıştır ancak daha sonra bu ürünün gazlı içecek değil su olduğunu fark etmiştir ikinci görüş bu halde alıcının tasavvuru ile teslim edilen ürün uyuşmadığı için aliud ifanın mevcudiyetini savunur ve ifa etmemenin sonuçlarının uygulanması gerektiğini iddia eder.

Üçüncü ve son görüş ise aliud kavramını ne tamamen reddeder ne de çok geniş bir tanım yapar. Bu görüş çeşit ve parça borçları bakımından ayrım yapar ve aliud ifanın parça borçları bakımından söz konusu olmayıp yalnızca çeşit borçları bakımından sonuç doğuracağını benimsemiştir. Bilindiği üzere borcun konusu olan şey çeşitli özellikleri nedeniyle ferden belirlenmiş ise parça borcundan ancak ferden belirlenmeyip yalnızca türü cinsi belirtilmiş ise çeşit borcundan bahsedilecektir. Bu görüşe parça borcu söz konusu olduğundan aliud ifa söz konusu olmayacaktır çünkü kendisinden beklenen nitelikleri taşımasa dahi borç yalnızca o edimle ifa edilebileceği için edimin yokluğundan bahsedilemez ancak somut olaya göre gereği gibi ifa edilmemesi hükümleri uygulanabilir. Çeşit borcu söz konusu olduğunda ise tarafların üzerinde mutabakata vardıkları tür dışında bir şey teslim edilmişse gereği gibi ifa etmeme değil aliud ifa söz konusu olacaktır. Uygulamada ağırlıklı olarak üçüncü görüş benimsenmiştir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20.03.2019 tarihli, 2017/5049 Esas ve 2019/1836 Karar sayılı kararında “…Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; teknik incelemelerde iplikte doğrudan kalite sorunundan ziyade siparişi verilen (puntalı) ile önceki teknik bilirkişilerce incelenen iplikler (puntalı) arasında yapısal bir fark bulunduğu ve kalite sorunu olmamakla birlikte başka tip bir ipliğin verilmesi söz konusu olduğundan “aliud” değerlendirmesi yapılması gerektiği…” ifadelerine yer verilerek çeşit borcunda aliud ifanın varlığı kabul edilmiştir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22.02.2016 tarihli, 2015/10775 Esas ve 2016/2651 Karar sayılı kararında “…Davacının, davalıdan satın alıp dava dışı belediyeye teslim ettiği malların SN 8 değerinde olması gerektiği, bu özellikte olmayan malların davalı tarafından iade alındığı ve üçüncü şahsa satıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Somut olayda taahhüt edilen teknik özelliklerden farklı özellikte mal satıldığının, dolayısıyla aliud ifanın söz konusu olduğunun kabulü gerekir…” ifadelerine yer verilmiştir.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim