Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Abonelik Sözleşmelerinden Kaynaklanan Haksız İcra Takipleri Karşısında Başvurulabilecek Hukuki Yol

Abonelik sözleşmesi; Tüketicinin herhangi bir mal veya hizmeti sürekli veya sürekli olmayan şekilde, belirli aralıklarla edinmesini sağlayan bir sözleşmedir.

Hukukumuzda abonelik sözleşmeleri için iki adet kaynak karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri ASPAK (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun) diğeri ise ASPAY (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Yönetmelik)’dir.

Bir abonelik sözleşmesinden bahsedebilmek için kanun ve yönetmeliğe göre aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:

  • Taraflar arasında bir abonelik sözleşmesi olmalı,
  • Abonelik sözleşmesinden kaynaklı bir para alacağı olmalı,
  • Abonelik sözleşmesi ile tüketiciye sunulmuş bir mal veya hizmet olmalı ve bedeli faturada bulunmalı ve son olarak
  • Alacak bir avukat tarafından takip edilmelidir.

 

ASPAK Madde 2’ye göre:

  • Bu Kanun 7.11.2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda ve diğer mevzuatta düzenlenen abonelik sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin ifası amacıyla tüketiciye sunulup bedeli faturaya yansıtılan mal veya hizmetten kaynaklanan ve avukatla takip edilen para alacaklarına ilişkin icra takiplerini kapsar.
  • Birinci fıkra kapsamındaki icra takipleri ancak bu kanunda belirtilen yöntemle başlatılabilir. Aksi halde icra dairesi takip talebini reddeder.

Bu maddeye göre abonelik sözleşmeleri kapsamında başkaca bir takip yolunun tercih edilmesinin önü kapanmıştır.

 

Abonelik sözleşmesinden kaynaklı haksız bir takip başlatıldığında aşağıdaki yollara başvurulabilir:

1.Manevi Tazminat Davası

6502 sayılı kanunun 83.maddesine göre,

  • Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.

Hükmüne göre, TKHK’da manevi tazminat istemine ilişkin bir düzenleme olmadığından, manevi tazminat istemlerine ilişkin olarak Borçlar Kanunu’na bakılması gerekmektedir.

Borçlar Kanunu madde 58’e göre: Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Manevi tazminat davalarının amacı kişinin hukuka aykırı nedenlerden dolayı uğradığı zararın karşılanmasıdır. Haksız icra takibi nedeniyle manevi tazminat istenildiğinde, davacının imzasının abonelik sözleşmesinde yer almamış olması, davacının abonelik sözleşmesine imza atmamış olmasına rağmen, sözleşmenin akdedilmiş olması (davacının imzasının haksız kullanılması veya davacının imza atmamış olmasına rağmen sözleşmede yer alması) kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.

Davacının kimlik bilgilerinin rızası dışında kullanılması ve sahte abonelik sözleşmesi ile adına hat vs. çıkarılması nedeniyle sorumlu olmadığı bir borç sebebiyle icra takiplerine maruz kalması ve haciz tehdidi altında olması da kişilik haklarına birer saldırı niteliğine haizdir.

Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin bir kararında: …’Sayılı icra takibine ilişkin olarak açılan menfi tespit davasında takibe konu abonelik sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği ve davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının, kimlik bilgilerinin rızası dışında kullanılması ve sahte abonelik sözleşmesi ile adına hat çıkarılması nedeniyle sorumlu olmadığı bir borç sebebiyle icra takiplerine maruz kalması ve haciz tehdidi ile karşı karşıya bırakılması, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder…’ diyerek söz konusu durumların oluşması halinde manevi tazminat isteminin de haklı olacağını vurgulamıştır. (Yargıtay 4. HD, 2021/859 E, 2021/4748 K, 15.09.2021 T.)

 

2.Maddi Tazminat Davası

Maddi tazminat davası, hukuk sistemimize hukuka aykırı olarak uygulanan işlemlerden dolayı kişinin uğradığı maddi zararın karşılanması için getirilmiştir. Maddi tazminat davası ile hukuka aykırı bir şekilde işlenmiş bir fiil neticesinde söz konusu kişinin veya kişilerin malvarlığında veya malvarlıklarında meydana gelmiş zararın giderilmesi amaçlanmaktadır.

Haksız icra takibi sebebiyle maddi tazminat davası açılabilmesi için haksız icra takibinin varlığı, tazminata teşkil niteliğinde sayılabilecek bir zararın söz konusu olması ve söz konusu zararın meydana gelmesiyle başlatılan icra takibi arasında uygun illiyet bağı unsurlarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra haksız icra takibi kapsamında maddi tazminat davası açılabilmesi için haksız icra takibinin varlığının kanıtlanması da gerekmektedir. Burada ispat yükü TBK madde 50’ye göre: ‘Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.’ Diyerek zarar gören kişiye yükletilmiştir.

 

whatsappdestek iletişim iletişim