Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (Güncel Olmayan Uygulama) – Aile Konutu Olarak Özgülenen Taşınmaz Malın Maliki Olmayan Eş Tarafından, Tapu Kütüğüne Konutla İlgili Gerekli Şerhin Verilmemesi Halinde, İşlem Tarafı İyiniyetli Üçüncü Kişinin Ayni Hak Kazanımı 4721 Sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1023.Maddesi Hükmü İle Korunmuştur

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2012/2-1567

K. 2013/579

T. 24.4.2013

  • İPOTEĞİN TERKİNİ VE AİLE KONUTU ŞERHİ VERİLMESİ İSTEMİ ( Taşınmaz Üzerine Davalı Şirket Lehine İpotek Tesis Edildiği Bu Sırada Taşınmazın Kaydında Aile Konutu Şerhi Bulunmadığı – Davacı Tarafından Davalı Şirketin Kötü Niyetli Olduğunun da İspatlanamadığı/İstemin Reddi Gerektiği )
  • AİLE KONUTU ( Olarak Özgülenen Taşınmaz Malın Maliki Olmayan Eş Tarafından Gerekli Şerhin Verilmemesi Halinde İşlem Tarafı İyiniyetli Üçüncü Kişinin Ayni Hak Kazanımının Korunacağı/Davalı Şirket Lehine İpotek Tesis Edildiği Sırada Taşınmazda Aile Konutu Şerhi Bulunmadığı – İpoteğin Kaldırılması İsteminin Reddi Gerektiği )
  • TAPU SİCİLİNE GÜVEN İLKESİ ( Davalı Şirket Lehine İpotek Tesis Edildiği Sırada Taşınmazın Kaydında Aile Konutu Şerhi Bulunmadığı – Davacı Tarafından Davalı Şirketin Kötü Niyetli Olduğunun da İspatlanamadığı/TMK’nun 1023. Md. Koşullarının İşlem Tarafı Olan Davalı Şirket Lehine Gerçekleştiğinin Gözetilmesi Gerektiği )
  • İYİNİYET ( Aile Konutu Olarak Özgülenen Taşınmazın Maliki Olmayan Eş Tarafından Gerekli Şerh Verilmezse İşlem Tarafı İyiniyetli Üçüncü Kişinin Ayni Hak Kazanımının Korunacağı – Davacı Tarafından Davalı Şirketin Kötü Niyetli Olduğunun İspatlanamadığı/Kanıtlanmayan İpoteğin Kaldırılması İsteminin Reddi Gerektiği )

4721/m.194,1023

ÖZET : Dava, aile konutu hukuksal nedenine dayalı ipoteğin terkini ve aile konutu şerhi verilmesi istemine ilişkindir. Aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır. Bu kadar önemli olduğu açık olan bir malvarlığıyla ilgili olarak, eşlerin tek başlarına hukukî işlem yapması diğer eşin önemli yararlarını zedeler. Aile konutu olarak özgülenen taşınmazın mülkiyetinin devri diğer eşin rızasına bağlı bir hukuki işlem olarak kabul edilmiştir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tarafından, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmemesi halinde, işlem tarafı iyiniyetli üçüncü kişinin ayni hak kazanımı 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1023.maddesi hükmü ile korunmuştur. Dosya içerisindeki belgelerden, taşınmaz üzerine, davalı şirket lehine 1.derece ipotek tesis edildiği, bu sırada taşınmazın kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacı tarafından davalı şirketin kötü niyetli olduğu da ispatlanmış değildir. Şu hale göre, tapuya güven ilkesini esas alan Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi koşulları işlem tarafı olan davalı şirket lehine gerçekleşmiştir. Mahkemece kanıtlanmayan ipoteğin kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki “ipoteğin terkini ve aile konutu şerhi verilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Erzurum Aile Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 06.04.2010 gün ve 2009/805 E.-2010/247 K. sayılı kararın incelenmesi davalı B… A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 17.05.2011 gün ve 2011/7714 E.- 2011/8523 K. sayılı ilamı ile;

( … Davacı davasını ispat etmekle yükümlüdür. ( TMK.md.6 ) Davacı verilen süre içerisinde konutun aile konutu olduğunu ve ipotek alacaklısı şirketin kötü niyetli olduğunu ( TMK.md.3 ) kanıtlayamamıştır. Mahkemece kanıtlanmayan ipoteğin kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, aile konutu hukuksal nedenine dayalı ipoteğin terkini ve aile konutu şerhi verilmesi istemine ilişkindir.

Davacı vekili; davalı Y. C.’nin müvekkilinin eşi olduğunu, 5451 ada 1 parselde kayıtlı 2. kat 6 nolu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu, davalı Y. C. tarafından müvekkilinin rızası dışında dava konusu taşınmazda davalı B… A.Ş. lehine ipotek tesis edildiğini, dava konusu taşınmazdan başka, müvekkili ve eşinin mesken veya gayrimenkulünün bulunmadığını, davalı B… A.Ş. tarafından Kadıköy 3.İcra Müdürlüğü’nün 2007/11705 E. sayılı dosya ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını belirterek, taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkin ile taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı B… A.Ş. vekili, müvekkili lehine tesis edilen ipotekten davacının haberdar olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, ipotek tesis tarihi esnasında konutun aile konutu olduğunun ispatlanması gerektiğini, ipotek tesisi sırasında tapuda aile konutu şerhi mevcut olmadığından tapu kaydına güven ilkesi gereği müvekkilinin iyi niyetinin korunması gerektiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin alacağını tahsil etmesini engellemek amacıyla eldeki davayı açtığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Y. C., davacı eşinden habersiz sekiz yıldır ve halen oturdukları konutu davalı B… A.Ş.’ye ipotek ettirdiğini, davacı eşinin ipotekten davalı B… A.Ş.’nin borcun ödenmesi için gönderdiği ihtar ile haberdar olduğunu, dava konusu taşınmaz dışında başka konutlarının bulunmadığını beyan etmiştir.

Mahkemece, “davanın kabulüne” dair verilen ilk karar; Özel Daire’ce “ipoteğin kaldırılmasına ilişkin isteklerin nispi harca tabi olduğu, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağına” işaretle bozulmuş; Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı B… Tic. A.Ş. vekilinin temyizi üzerine bu karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki kararında direnmiştir.

Direnme hükmünü davalı B… A.Ş. vekili temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce mahkemece ilk kararın gerekçesinde yer verilmediği halde, direnme kararında davalı şirketin TTK. m.20/2 gereğince basiretli bir tacir gibi davranmadığı gerekçesine yer verilmiş olmasının usulüne uygun bir direnme kararı mı, yoksa yeni hüküm niteliğinde mi olduğu hususu ön sorun olarak tartışılmış ve yapılan görüşmeler sonunda, Yerel Mahkemece gerekçeyi güçlendirmek amacıyla bu hususa yer verildiği, bu nedenle direnme hükmünün yeni hüküm niteliğinde olmadığı oybirliğiyle kabul edilerek ön sorun aşılmış ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

İşin esasına gelince;

Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; ipotek alacaklısı davalı şirketin kötü niyetli olduğunun ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun aile konutu ile ilgili 194.maddesi ile tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunmasına ilişkin 1023.maddesi hükmünün birlikte değerlendirilmesinde yarar vardır.

Türk Medeni Kanunu’nun “Aile konutu” başlığı altında düzenlenen 194.maddesi; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur”

hükmünü içermektedir.

Anılan maddenin gerekçesinde ise “Bu madde ile İsviçre Medenî Kanunu’nun 169’uncu maddesine uygun olarak eşlerin hukukî işlemlerinde 193’üncü maddeyle kabul edilen genel kuralın bir istisnasına yer verilmiştir. Madde eşlerin aile konutlarıyla ilgili hukukî işlemlerde eşlerin serbestliği ilkesine istisna getirmiş ve böylece aile konutu ile ilgili bazı hukukî işlemlerin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kabul edilmiştir. Aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır. Bu nedenle bu denli önemli bir malvarlığıyla ilgili olarak eşlerin tek başlarına hukukî işlemleri yapması diğer eşin önemli yararlarını etkileyebilir. Bunun sonucu olarak madde, konutla ilgili kira sözleşmesinin feshini, bu konutun başkalarına devrini ya da konut üzerindeki hakları ve buna benzer diğer hukukî işlemlerle tamamen ya da kısmen sınırlanmasını diğer eşin rızasına bağlamıştır. Maddede, aile konutunu eşlerden birinin kiralaması hâlinde, diğer eşin bir bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelmesi öngörülmektedir. Bu konu İsviçre Medenî Kanununda 7 Temmuz 1998 tarihli Kanunla yapılan değişiklikle “boşanmanın sonuçları” ile ilgili 121’inci maddede üç fıkra hâlinde düzenlenmiştir. Ancak bizde evliğinin devamı sırasında da kira sözleşmesine taraf olmayan eşin mağdur olması gündeme gelebilmektedir. Bu nedenle söz konusu hüküm evlenmenin hükümleri kısmında ele alınmıştır.

Diğer eşin kanunun kendisine tanımış olduğu rıza verme yetkisini haklı sebep olmaksızın eşinden esirgemesi, bu yolla hakkını kötüye kullanması mümkündür. Bunun önlenmesi için de maddenin ikinci fıkrasında böyle bir rızaya muhtaç olan eşe hâkime başvurma yetkisi tanınmıştır” ifadelerine yer verilmiştir.

Madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere, aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır.

Bu kadar önemli olduğu açık olan bir malvarlığıyla ilgili olarak, eşlerin tek başlarına hukukî işlem yapması diğer eşin önemli yararlarını zedeler. Bu nedenledir ki, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 194. maddesi hükmü ile bu konutun başkalarına devri diğer eşin rızasına bağlanmıştır. Başka bir anlatımla, aile konutu olarak özgülenen taşınmazın mülkiyetinin devri diğer eşin rızasına bağlı bir hukuki işlem olarak kabul edilmiştir. ( Öztan,B.; Aile Hukuku, Ankara 2004, s.207; Kılıçoğlu, Ahmet.; Türk Medenî Kanunu’nda Diğer Eşin Rızasına Bağlı Hukuksal İşlemler ve Yasal Alım Hakkı, Ankara-2002, s. 18 )

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 194.maddesi III.Fıkrası hükmü ile rıza alınmadan yapılacak işlemleri önleyebilmek amacıyla, tapu kütüğüne şerh verilmesi olanağı getirilmiştir. Ancak hemen belirmek gerekir ki anılan madde ile tapuya güven ilkesine bir istisna getirilmiş değildir ( Kılıçoğlu; age, s. 20 ).

Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 04.10.2006 gün ve 2006/2-591 E., 2006/624 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tarafından, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmemesi halinde, işlem tarafı iyiniyetli üçüncü kişinin ayni hak kazanımı 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1023.maddesi hükmü ile korunmuştur.

Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1023.maddesi, tapuya güven ilkesini öngörmektedir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 194.maddesi III.fıkrası ise, tapuya güven ilkesinin aynen sürdürülmekte olduğunun bir ifadesidir ( Kılıçoğlu; age, s. 20 ).

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dosya içerisindeki belgelerden, taşınmaz üzerine, 29.06.2004 tarihinde B… A.Ş. lehine 50.000.000.000 TL bedelli 1.derece ipotek tesis edildiği, bu sırada taşınmazın kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacı tarafından davalı B… A.Ş.’nin kötü niyetli olduğu da ispatlanmış değildir.

Şu hale göre, tapuya güven ilkesini esas alan Türk Medeni Kanunu’nun 1023.maddesi koşulları işlem tarafı olan davalı B… A.Ş. lehine gerçekleşmiştir.

Hal böyle olunca; Yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı B… A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Aile Konutu Olarak Özgülenen Taşınmaz Malın Maliki Olmayan Eş Tarafından, Tapu Kütüğüne Konutla İlgili Gerekli Şerhin Verilmemesi Halinde, İşlem Tarafı İyiniyetli Üçüncü Kişinin Ayni Hak Kazanımı 4721 Sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1023.Maddesi Hükmü İle Korunmuştur.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim