Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Aile Konutu Şerhi Konulduğunda, Konulan Şerh “Kurucu” Değil “Açıklayıcı” Şerh Özelliğini Taşımaktadır

T.C.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2019/1311

K. 2019/4071

T. 4.4.2019

  • AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASI TALEBİ ( Eşlerden Biri Diğer Eşin Açık Rızası Bulunmadıkça Aile Konutu ile İlgili Kira Sözleşmesini Feshedemeyecek Olup Aile Konutunu Devredemeyip Hakları Sınırlayamayacağı/Aile Konutu Şerhi “Konulmuş Olmasa da” Eşlerin Birlikte Yaşadıkları Aile Konutu Üzerindeki Fiil Ehliyetlerinin Sınırlandırıldığı – Sınırlandırmanın “Emredici” Nitelikte Olduğu/Bu Haktan Feragat Edilemeyeceği Gibi Eşlerin Anlaşmasıyla da Ortadan Kaldırılamayacak Olup Açık Rıza Ancak “Belirli Olan” Bir İşlem İçin Verilebileceği )
  • HAKKIN SINIRLANDIRILMASI ( Eşlerden Biri Diğer Eşin “Açık Rızası Bulunmadıkça” Aile Konutu ile İlgili Kira Sözleşmesini Feshedemeyecek Olup Aile Konutunu Devredemeyeceği ve Aile Konutunun Maliki Olan Eşin Aile Konutundaki Yaşantıyı Güçlüğe Sokacak Biçimde Aile Konutunun İpotek Edilmesi Gibi “Tek Başına” Bir Ayni Hakla Sınırlandıramayacağı – Bu Sınırlandırma “Ancak Diğer Eşin Açık Rızası Alınarak” Yapılabileceği )
  • AÇIK RIZA ŞARTI ( Eşin İzni İçin Bir Geçerlilik Şekli Öngörülmediği – Bu Nedenle Söz Konusu İzin Bir Şekle Tabi Olmadan Sözlü Olarak Dahi Verilebilecek Olup İznin “Açık” Olması Gerektiği/Her Ne Kadar İpotek Doğrudan Doğruya Aile Konutundan Faydalanma ve Oturma Hakkını Engellemiyorsa da Hak Sahibi Eşin Kötüniyetli ve Muvazaalı İşlemleri ile Aile Konutunun Elden Çıkarılma Tehlikesi Nedeniyle İpotek İşlemine Diğer Eşin “Açık Rızası”nın Şart Olduğu )
  • MALİK OLMAYAN EŞİN AÇIK RIZASI ALINMADAN YAPILAN İŞLEMİN GEÇERSİZ OLMASI ( Olayda İpotek Tesis Edilirken Davacı Eşin Açık Rızasının Alınmadığı/Davalı Banka Tarafından Tahkikat Aşamasında Sunulan ve Fakat Dilekçeler Aşamasında Dayanılmayan Delil Listesinde de Sunulmayan Muvafakatname de Dikkate Alınamayacağı – Eşin Açık Rızası Alınmadan Yapılan İşlemin Geçersiz Olduğunun Kabulünün Zorunlu Olduğu/Açıklanan Nedenlerle Davanın Kabulüne Karar Verilecek Olup Kararın Bozulması Gerektiği )

4721/m.193, 194

ÖZET : Dava, aile konutu şerhi konulması talebine ilişkindir. Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu hüküm ile aile konutu şerhi “Konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Getirilen sınırlandırma, “Emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir.

Eşlerden biri diğer eşin “Açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “Tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “Ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir.

Eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörülmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilecek olup iznin “Açık” olması gerekir. Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “Açık rızası” şarttır.

Olayda, ipotek tesis edilirken davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Davalı banka tarafından tahkikat aşamasında sunulan ve fakat dilekçeler aşamasında dayanılmayan, delil listesinde de sunulmayan muvafakatname de dikkate alınamaz. Malik olmayan eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçersiz olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne karar verilecek olup, kararın bozulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )Davacı tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması talebinde bulunmuş, bu dava 28.02.2014 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin üçüncü fıkrası, 06.02.2014 tarihli 6518 Sayılı Kanunla değiştirilmiş, yapılan değişikle, aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini, tapu müdürlüğünden isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu değişiklik 6518 Sayılı 19.02.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmakla aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Anılan yasal değişiklikten sonra, tapu müdürlüğünün, talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte artık hukuki yararı yoktur. Çünkü aynı sonucu tapu müdürlüğüne yapacağı başvuruyla elde etmesi imkan dahilindedir. Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, dava şartı ( HMKm.ll4/l-h ) olup, davanın her aşamasında ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın hakim tarafından kendiliğinden gözetilir ( HMK m. 115/1 ). O halde, davanın hukuki yarar bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan kesin hüküm oluşturacak şekilde esasa ilişkin ret kararı verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

2- )Diğer dava, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından “açık rızası bulunmadan” ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteklerin ( 2007 ve 2009 tarihli ) kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.

Türk Medeni Kanunu madde 194. hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “Konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakla aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “Kurucu” değil “Açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır.

Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “Emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir.

Türk Medeni Kanunu madde 193. hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “Aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “Açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “Tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “Ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “Açık” olması gerekir. Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “Açık rızası” şarttır.

Somut olayda, ipotek tesis edilirken davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Davalı banka tarafından tahkikat aşamasında sunulan ve fakat dilekçeler aşamasında dayanılmayan, delil listesinde de sunulmayan muvafakatname de dikkate alınamaz.

Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde; malik olmayan eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçersiz olduğunun kabulü zorunludur.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim