Hafta İçi : 09:00-18:00
·

Ticaret unvanı ve bu unvanın korunması konusunda İki farklı kanun himayesinden bahsedeceğiz. Biri TTK(Türk Ticaret Kanunu) diğeri ise SMK(Sınai Mülkiyet Kanunu) kapsamında ikili bir ayrım yapacağız.

Konuyu TTK kapsamında inceleyecek olursak tescil edilmiş bir ticaret unvanının TTK’nın 50. maddesi çerçevesinde usulüne uygun olarak tescil ve ilan edilmiş olması durumunda ticaret unvanı sahibine tekel imkanı tanınmaktadır. Ticaret unvanının korunması ise TTK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi; bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir. Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.

Ticaret ünvanı terkini istemli davanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-1298 Esas, 2019/335 Karar sayılı ve 21.03.2019 tarihli kararında “... ticaret unvanının sahibinden izin almadan, ticaret unvanının aynısının veya benzerinin kullanılması yahut işletme adı, marka, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu anlamında eser veya internet alan adı olarak kullanılması hâlinde de tecavüz gerçekleşecektir. 6762 sayılı TTK’nın 54. maddesinde belirtilen “ticaret unvanı kanuna aykırı olarak başkası tarafından kullanılan” ibaresinden ticaret unvanının aynısının veya karıştırılma (iltibas) ihtimali oluşturacak derecede benzerinin bir başkası tarafından kullanılmasının anlaşılması gerekir. Ticaret unvanını önceden tescil ettiren tacir, 6762 sayılı TTK’nın 54. maddesi gereğince daha sonra tescil ettirilen ve haksız olarak kullanılan ticaret unvanının sicildeki kaydının değiştirilmesini veya silinmesini dava edebilir. Ticaret unvanlarının karıştırılma (iltibas) ihtimali bakımından yapılan değerlendirmede öncelikle ticaret unvanlarının çekirdek ve ek kısımlarının bir bütün hâlinde gözetilmesi gereklidir. Ayrıca buna ilave olarak unvanlar arasında karıştırılma (iltibas) ihtimalinden bahsedebilmek için, esas itibariyle ticari işletmelerin faaliyet konularının aynı veya benzer olması gerekmektedir…” ifadelerine yer verilmiştir.

Ticaret ünvanının korunması SMK kapsamında değerlendirildiğinde ise kanun öncelikle marka tescilinde mutlak ve nispi ret nedenlerine yer vermiştir. Her iki marka işaretinde aynılık olmadığını,bu nedenle mutlak ret nedenlerinin söz konusu olmakla birlikte markaların benzer oluşu ve hizmet sınıflarının da aynı olması nedeniyle 6.madde kapsamında nispi ret nedenleri söz konusu olabilir. Öte yandan nispi ret nedeniyle başvurunun iptali için tescil başvurusunun ilanı akabinde itiraz edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan marka tescilinin sağladığı koruma nedeniyle marka sahibinin haklarına başvurabilecek bir diğer yol ilgili kanunun 7. maddesinde düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun 25. maddesinde markanın hükümsüzlüğü düzenlenmiştir. Hükümsüzlük gerekçesi olarak 5. veya 6. maddeye aykırı kullanıma yer verilmiştir. 6.maddeye aykırı kullanım olduğu iddiasıyla markanın hükümsüzlüğü talep ve dava edilebilir. Hükümsüzlük yargısında muhtemel iki defi ile karşılaşılabilir bunlar; ilk tescil edilen markanın sahibi sonraki tarihli markanın kullanımını bildiği veya bilmesi gerektiği tarihten itibaren 5 yıl sessiz kalmamış olmalı ve kendi markasını etkin bir şekilde kullanmalıdır.

SMK kapsamında son imkan ise marka hakkı tecavüze uğrayan kişilerin ileri sürebileceği hakları düzenleyen 149. madde düzenlemesidir İlgili madde ” Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:

a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.

b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.

c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.

ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.

d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulması.

e) (d) bendi uyarınca el konulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.

f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.

g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.

şeklinde düzenlenmiştir.

Sonuç olarak Ticaret ünvanının korunması için yukarıda açıkladığımız hukuki yollardan birine  başvurulabilir. Markanın hükümsüzlüğü ve markaya tecavüz nedeniyle açılacak davada mahkemeler somut olaya göre değerlendirme yaparak özellikle ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı incelenmektedir.

Karıştırılma ihtimalini tanımlamak üzere Yargıtay kararlarında da kendine yer bulmuş tanıma yer vermek gerekir. Prof. Dr. Ünal Tekinalp iltibas kavramı ile ilgili olarak “Karıştırılma ihtimali, bir mal veya hizmetin alıcısı durumunda bulunan kimselerin almayı düşündüğü, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı düşüncesi ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma tehlikesi ile karşı karşıya olması anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle, markası sebebi ile belirli bir mal veya hizmeti alma durumunda bulunan bir kimse, o malın veya hizmetin almayı düşündüğü mal veya hizmet olmadığını, başka bir işletmenin aynı veya benzer malı olduğunu bilse, o mal veya hizmeti almayacak olmasına rağmen, marka ile işaret arasında ayniyet veya benzerlik nedeni ile diğer bir işletmeye ait mal ve hizmeti alma tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorsa “karıştırılma ihtimali” veya “karıştırılma” vardır.” tanımına yer vermektedir. Tanımdan da hareketlerle bu kriterler doğrultusunda karıştırılma ihtimalinin ispat edilmesi durumunda da dava yoluna gidilebilecektir.

Ticaret unvanının korunması talebinde ise daha şekli bir inceleme yapıldığından dolayı şirket türlerini belirten kısaltmalar hariç ünvanlar birebir aynı ise  açılacak bir davanın hak sahibi lehine sonuçlanma ihtimali yüksektir.

 

 

 

 

İlgili Yazılar

whatsappdestek iletişim iletişim